Malumunuz iki aydır seçimle yatıp seçimle kalkıyordu yurdum insanı. Bir önceki yazımda yaşanan bu hengameden uzak kaldığım için çok memnun olduğumu yazmıştım. Eskiler büyük lokma ye ama büyük konuşma demişler, yurt dışında kalışımızı iki ay daha uzatmaya karar vermiş iken ani bir kararla yurda dönmek zorunda kaldık ve bu hengamenin son dokuz gününe yetiştik şükür. Üzeri adayların resimleri ve sloganları ile donatılmış olan ve her mahalleden bağıra bağıra geçen araçların gürültüsü, apartmanımızın kapısının altından atılan hatta asansöre ve iç kapılarımızın önüne dahi bırakılan, tanımadığımız muhtar adaylarının broşür bombardımanına maruz kaldık, semt pazarına giderken merdivende dikilmiş muhtar adayı veya hanımı tarafından muhtar adayının ismi ve ne iş yaptığı konusunda bilgilendirildik, arabasının üzerinde kocaman bez afişte mahallemizin muhtar adayı olduğunu bildiren lokmacı muhtar adayımızın lokmasını yedik, oy için kendisini umutlandırdık, sayısını tam bilmiyorum fakat yerlerde gezen broşürlerden beş yada altı tane hanım muhtar adayımız olduğunu öğrendik. Her akşam televizyonlardan belediye başkanı adaylarının icraatlarını, yenilerin ise projelerini bol bol dinledik, birbirine hakarete varan eleştiriler, bize oy vermezseniz hizmet gelmez tehditlerini. Cumhur ittifakına oy vermenin caiz vermemenin ise günah olduğuna dair fetva yı cübbeli Ahmet'ten duyduk, tarikatların yoğun mesai harcadığı ev ev dolaştıklarını gördük, her şeyi bilen televizyon yorumcularının fikirleri ile aydınlandık. İki ayda içimizde biriktirmiş olduğumuz tüm huzur yok olup gitti, beynimiz tekrar fabrika ayarlarına dönmek zorunda kaldı çünkü çok ısınmıştı, yanma tehlikesi atlattı.

ÇALGÜNERLER EVLERİ RESTORE EDİLECEK Makale: ÇALGÜNERLER EVLERİ RESTORE EDİLECEK

Pazar günü öğleye doğru vardık mahallemizin okuluna, daha okulun dış kapsından içeri dahi girmemiştik ki ellerinde zarfa koyulacak kendi adları yazan beyaz oy pusulası kağıtlarını elimize tutuşturmaya çalışan muhtar adayları tarafından kuşatıldık, kuşatmayı yarıp okulun bahçesine girdik orada da mevcut muhtarın hanımı ve bina giriş merdiveninde iki hanım muhtar adayı tarafından selamlandık adlarını öğrendik ve boyumuz biraz uzadı, elimizde hiç tanımadığımız birçok muhtar adayının verdiği kağıtlar vardı, birinci kata çıkıp sandık numaramızın yazdığı odanın kapının önünde durduk pek kuyruk yoktu, elimizdeki kağıtları çöpe atıp girdik içeriye ve on dakika olmadan oylarımızı kullanıp çıktık, gelenler artmış ortalık kalabalıklaşmıştı, vatandaşlık görevimizi yapmanın huzuru ile evimize geldik.

Yıllardır seçimlerde olduğu gibi huzursuz, heyecansız ve umutsuz bir şekilde iftarımızı açarken seçim kurulu yayın yasağını kaldırdı ve sonuçlar gelmeye başladı, daha sandıkların yüzde üçü ya da beşi açılmışken ana muhalefet partisinin birçok şehirde önde olması beni şüphelendirmedi değil, pek inanasım gelmedi doğrusu, açılan sandık sayısı artınca durum değişir ümidindeydim fakat ara daha da açılmaya başlayınca yine temkinli davranıp ‘’ACABA’’ dedim kocaman bir acaba. Bu gördüklerimiz doğru muydu? Birkaç saat sonra ana yoldan korna çalarak geçen araçların seslerini duymaya başladık, yerel bir kanalı açtım canlı yayında ilçeleri ve Denizli belediyesinin önünde biriken kalabalığı gösteriyordu, ilçelerden gelen sonuçlara da inanmakta zorlandığımı itiraf etmeliyim. Merkez ilçelerde sadece merkez efendinin değişmeyeceğini düşünürken Pamukkale ve Büyükşehir’in de değişmesi karşısında şok oldum, bünye alışık değil ya ondan.

Bi Bakıp Gidicem Makale: Bi Bakıp Gidicem

Şoku atlattıktan sonra bayrağı alıp çınar meydanına koşmak geldi içimden fakat biraz düşününce bu fikrimden caydım çünkü uzun yıllardır böyle bir seçim galibiyeti yaşamamış olan yurdum insanının ne yapacağı belli olmaz dedim. Atmış yaşını devirmiş olan bizler bile sevinmenin, mutlu olmanın, seçim galibi olmanın ne olduğunu bilmezken, mevcut iktidar zamanında doğmuş gençler nereden bilecek! Onlar çamaşır makinesini, buzdolabını, televizyonu, arabayı, hatta uçağı bile mevcut iktidarın bulduğuna hatta atomu bile reisin parçaladığını söyleyen büyüklerine inanıp, seçim kazanmak onların hakkı sanıyorlar, o yüzden bu sevinme işini yüzlerine gözlerine bulaştırırlar da başımıza iş açarlar diye gitmedim. Parti liderlerinin ve reisin konuşmalarını izledikten sonra sahura kadar haber kanalları arasında keyifle zapping yaptım, yüzümde anlamsız bir gülümsemeyle uyuduğumu söyleyebilirim.

Türk insanı demokrasiye inanmış ve özümsemiş, sandığın her iktidarı değiştirebileceğinin farkına varmış bence. Atmış milyondan fazla seçmenin olduğu bir ülkede birkaç olay dışında sakin bir seçim yaşadık. Sosyal medya hesabıma içimden geçen şu sözleri yazdım.

‘’Günaydınlar güzel yurdumun güzel insanları, bu sabah güneş daha mı parlak? Gökyüzü daha mı aydınlık? Erkenden uyandım balkondan bakıyorum telaşla işe giden insanların yüzlerine, o asık suratlara bir gülümseme gelmiş, silkinmenin, üzerindeki ölü toprağını atmanın, umudun, başarmanın haklı gururuydu bu. Bu insanlara tepeden bakan, onlara parmak sallayan, o koltukları kendilerine tanrı vermiş sanan ve her yaptığını haklı gören, emeklileri üç kuruşa mahkum eden kesimi al aşağı etmenin haklı gururu vardı yüzlerinde. Artık başarabileceğini anladı bu halk, önünde kimse durmaz.’’

Sosyal medyada ki bu yazım birçok beğeni aldı ve birkaç da paylaşım oldu. 

Bu seçimde iktidar partisi ve ortakları devletin tüm imkanlarını kullandı, 17 bakan belediyelere oy istedi, devletin tüm kurumları ve mevcut belediyeleri ile mücadele ettiler, kibirleri alttan gelen bu dalgayı görmelerini engelledi ve kaybettiler. Rabbimiz şöyle buyuruyor; "İnsanları küçümseyip yüz çevirme, yeryüzünde böbürlenerek yürüme; Allah, kendini beğenip övünen hiç kimseyi şüphesiz ki sevmez”.

Umuyorum mevcut iktidar seçmenin verdiği bu mesajı iyi okumuştur. Yeni seçilenler de liyakatli, hakka, hukuka, adalete ve insan haklarına riayet eden, şeffaf, hesap veren bir yönetim anlayışı içinde çalışırlar.

Hepsine başarılar diliyorum,

Hayırlı uğurlu olsun.