Uzun süredir yazmayıp bayağı tembellik ettik. Bugün yılbaşı yazısı yazacaktım fakat sosyal medyada adının önünde Prof. Titri olan tıp doktoru Oytunç Erbaş’ın verdiği demeç yüzünden yılbaşı yazısını erteleyip bu yazıyı kaleme almak istedim.
Asgari ücret açıklandı iktidar dışında bunu yeterli bulan pek kimse yok, muhalefet hop oturup hop kalkıyor, bu ücretin yeterli olmadığı konusunda onlara katıldığımı belirtmek isterim.
Son günlerde bu zat televizyon ekranlarında ve sosyal medyada aykırı çıkışları ile meşhur oldu youtube de birçok videosu var. İlk falsosu ‘’ben şimdiye kadar tıp kitabı hariç hiç kitap okumadım’’ beyanatıydı o bizi ilgilendirmez kendi cehaletini açıklamış.
Bu kameraların insanı yoldan çıkaran bir gücünün olduğuna inanırım. Birçok insan gördüm kamerayı görünce hemen pozisyonunu alıp kepçeyi eline alarak poz verdiğini, bu arkadaş da öyle, medya maymununa döndürdüler adamı, adamın işi gücü tıp, niye evlenmiyorsun diyenlere ‘’ ne gerek var, beni kim ne yapsın? Benim ellerim fare kokar, ben farelerle deneyler yapan birisiyim’’ diyen bir adama ekran karşısında ‘’asgari ücret konusunda ne düşünüyorsun diye’’ soruyorlar, Sen 300 metre kare evim olsun, daha şu olsun, şunu alayım, şunu yiyeyim, bunun sonu yok ki! Bugün kuru fasulyede protein et de protein aynı, hoca mütevaziliği öğrenmemiz gerekiyor bunun sonu yok. Bakın asgari ücret 50 de olsa, elli verin yine harcar insanlar, yüz verin yüz harcarlar bunun sonu yok ki! Ben her zaman şunu söylerim fakir hayat ya da fakir tipi hayat en sağlıklı hayattır’’ diye buyuruyor. Bu beyanatından da anlaşıldığı üzere bu asgari ücret olayını hiç anlamamış, hani derler ya bizde bekara karı boşamak kolaydır diye, gerçekten de bekar kendisi, bir ailenin ihtiyaçları nelerdir ev kirası, elektrik, su parası, mutfak masrafı nedir? Okul servisi, çocukların beslenmeleri, giyim, kuşam masrafları ne kadardır, bir ay nasıl geçinilir belli ki hiçbirinden haberi yok. İş bu kadarla kalsa iyi, medya durur mu Oytunç Erbaş’ın cağ kebapçısında ocakta pişen kebabın başında verdiği beyanatı yayınladılar, karnı şiş son derece doyduğu belli, kebabın başında dikilmiş ‘’Abi kuzu eti yemek ömrü uzatıyor, çocuklar için çok gerekli beyin için çok gerekli, yağ yiyenler özellikle böyle kuzu yağı yiyenler Parkinson olmuyor abi’’ diyor inanmayan youtube e Oytunç Erbaş cağ kebap yazsın ve görüntüleri izlesin. Bu tür beyanatlar insanın son derece canını sıkıyor, herkes işini yapmalı branşı dışında ahkam kesmemeli, asgari ücreti belirleyenler de öyle. Bir tarafta hükümet temsilcileri ve işveren temsilcileri tuzları kuru, diğer tarafta işçi temsilcileri onların da tuzları fena değil asgari ücretli temsilcileri ise yok çünkü asgari ücretlileri temsil edecek bir sendika yok, 150 – 200 bin lira maaş alan bunlar oturuyorlar ve asgari ücretlinin ücretini belirliyorlar ne kadar garip bir durum değil mi? bir taraf enflasyon şu oldu şu kadar verilmeli bir kısmı o kadar veremeyiz diyor birkaç gün laf olsun diye toplanıyorlar ve sonuçta hükümet adamları ve iş adamlarının belirlediği oran belirlenip açıklanıyor, ister kabul et ister etme! Hükümet adamları haberlere çıkıp biz asgari ücretliyi enflasyona ezdirmedik diye beyanat veriyor yandaşlar da alkışlıyor.
Bu asgari ücreti hesaplamak o kadar da zor bir şey değil ki? Geçen yılki asgari ücretle kaç ekmek ya da kaç gram altın alınıyordu hesaplanır aynı ekmek veya aynı gram altın şimdi kaç lira ediyorsa verilir kimse de enflasyonun altında kaldı diyemez. Amaç gerçekten de enflasyona ezdirmemek olsaydı öyle yaparlardı elbet.
Sn. Prof Dr. Oytunç Erbaş’ı en yakın zamanda bir üniversitenin başında rektör olarak görmez isek çok şaşırırım. Kendisi diyanetten sonra fakirliği övüp car kebapçısından çıkmayan bir zat olarak zamanın ruhuna ve giderine uygun hareket ediyor. Bu zat benim için "okuma oranı arttıkça beni afakanlar basıyor. Ben her zaman cahil halkın ferasetine güveniyorum" diyen prof. Dr. Bülent Arı nın yanındaki yerini çoktan aldı.
Ne diyelim! Rabbim fakir fukaraya sabır versin.