Şehirden bunalmış on gün için yazlığa gitmiştik, yazlığa gitmek iyi de! Bir yılı geçkin zamandır uğranılmayan evin temizliği adamı çok yoruyor, (olsun koyunlara bir z...
Şehirden bunalmış on gün için yazlığa gitmiştik, yazlığa gitmek iyi de! Bir yılı geçkin zamandır uğranılmayan evin temizliği adamı çok yoruyor, (olsun koyunlara bir zararı yok sonuçta). Ertesi sabah erkenden kalkıp denize girmenin keyfi önceki günkü yorgunluğu unutturmaya yetiyor elbette. Arabamın bagajından katlanır sandalyemi çıkarıp koyuyorum ağacın gölgesine, termosumda ise taze demlenmiş mis gibi çay var. Uzun süre yüzdükten sonra sahildeki ağaçların gölgesine oturup denizin sesini ve kendi iç sesimi dinliyordum. Uzun süre kendini dinlemek pek faydalı değil bilesiniz, bir süre sonra kendinle kavga etmen kaçınılmaz oluyor. Hafif bir esinti var, martıların birisi iniyor bir diğeri kalkıyor denizin üzerinden, benim gibi karga b…nu yemeden gelen birkaç kişi daha var sahilde.
Aklımda ise binlerce soru. Ne olacak bu memleketin hali? Ya da bu Dünyanın hali? Görünen o ki freni patlamış eski bir kamyon gibi yokuş aşağı gitmekteyiz bilinmeze doğru. Canım sıkılıyor yine, telefonumdaki radyo istasyonlarından birini açıp biraz müzik dinleyip kararan içimi biraz olsun ferahlatmak istiyorum. Sevdiğim bir şarkıdan sonra söyleyenin kim olduğunu bilmediğim bir şarkı başlıyor ve yeniden kafama binlerce düşünce üşüşüyor.
Şarkıyı dinledikten sonra kapattım kanalı, ne kadar doğru bir tespit yapmış şarkıyı yazan kişi diye geçirdim aklımdan. Bu Dünyanın çivisi çıktı, birisi yeniden yerine takmalı diye bir söz vardı eskiden, hakikaten doğru bir söz. Biz insanoğlu kımıl zararlısı gibiyiz girdiğimiz yeri tarumar etmekteyiz, Dünyanın bu günkü hali malum, bundan sonrası için iyiye gideceğine dair hiçbir belirti de yok. O halde ne yapmalı? Şarkı da dediği gibi Dünyadan uzak bir yer bulup yerleşmeli mi? Bu konuda çalışmaların olduğunu biliyoruz.
Bulduk diyelim fakat bir sorun var bence, oraya bu Dünyada yaşamış insanları götürmemeliyiz çünkü kısa zaman sonra orayı da bu Dünya haline getirecekleri kuşkusuz. Burada en önemli görev genetikçilere düşüyor, insan embriyosunun genlerindeki binlerce yıldır birikmiş ve nesiller boyunca aktarılıp gelen tüm zararlı oluşumları ayıklamaları gerekecek, aksi halde Adem ile Havva’nın oğulları Abil ile kabil gibi birbirini öldürmeleri ve orayı da bu Dünya haline getirmeleri uzun sürmezdi.
Gönül istiyor ki! İnsanoğlu başka Dünyalar aramaya gerek kalmadan başına gelenlere bakıp şapkasını önüne koyarak düşünsün ve yaptığı hataları düzeltsin. Ne yazık ki! Bunun olmayacağını hepimiz biliyoruz.
Ne demiş birisi; Umut Fakirin ekmeği ye Memedim ye! Biz de umut etmeye devam edeceğiz gari!
Bir yer bulalım Dünyadan uzak. Doydum artık bana müsaade, bir yer bulalım Dünyadan uzak.
Aklımda ise binlerce soru. Ne olacak bu memleketin hali? Ya da bu Dünyanın hali? Görünen o ki freni patlamış eski bir kamyon gibi yokuş aşağı gitmekteyiz bilinmeze doğru. Canım sıkılıyor yine, telefonumdaki radyo istasyonlarından birini açıp biraz müzik dinleyip kararan içimi biraz olsun ferahlatmak istiyorum. Sevdiğim bir şarkıdan sonra söyleyenin kim olduğunu bilmediğim bir şarkı başlıyor ve yeniden kafama binlerce düşünce üşüşüyor.
[ilgili-haber=1648]
İlk defa duyduğum bir şarkı, hayret ediyorum daha önce neden duymadığıma. Bir yol var ama her yerde tuzak. Bir yol daha var ama dönmek de yasak. Deryaya yakın Dünyadan uzak. Gel vazgeçelim hiç zorlamadan, sen aklıselim ben yorgun adam. Bir yer bulalım Dünyadan uzak. Doydum artık bana müsaade, bir yer bulalım Dünyadan uzak.Şarkıyı dinledikten sonra kapattım kanalı, ne kadar doğru bir tespit yapmış şarkıyı yazan kişi diye geçirdim aklımdan. Bu Dünyanın çivisi çıktı, birisi yeniden yerine takmalı diye bir söz vardı eskiden, hakikaten doğru bir söz. Biz insanoğlu kımıl zararlısı gibiyiz girdiğimiz yeri tarumar etmekteyiz, Dünyanın bu günkü hali malum, bundan sonrası için iyiye gideceğine dair hiçbir belirti de yok. O halde ne yapmalı? Şarkı da dediği gibi Dünyadan uzak bir yer bulup yerleşmeli mi? Bu konuda çalışmaların olduğunu biliyoruz.
Bulduk diyelim fakat bir sorun var bence, oraya bu Dünyada yaşamış insanları götürmemeliyiz çünkü kısa zaman sonra orayı da bu Dünya haline getirecekleri kuşkusuz. Burada en önemli görev genetikçilere düşüyor, insan embriyosunun genlerindeki binlerce yıldır birikmiş ve nesiller boyunca aktarılıp gelen tüm zararlı oluşumları ayıklamaları gerekecek, aksi halde Adem ile Havva’nın oğulları Abil ile kabil gibi birbirini öldürmeleri ve orayı da bu Dünya haline getirmeleri uzun sürmezdi.
Gönül istiyor ki! İnsanoğlu başka Dünyalar aramaya gerek kalmadan başına gelenlere bakıp şapkasını önüne koyarak düşünsün ve yaptığı hataları düzeltsin. Ne yazık ki! Bunun olmayacağını hepimiz biliyoruz.
Ne demiş birisi; Umut Fakirin ekmeği ye Memedim ye! Biz de umut etmeye devam edeceğiz gari!
Bir yer bulalım Dünyadan uzak. Doydum artık bana müsaade, bir yer bulalım Dünyadan uzak.
Raşit ÖZTÜRK
Yazar
Yazar