Geçen yılki son yazım asgari ücret hakkındaydı. Yeni yılın ilk yazısının konusunun da memurlara ve emeklilere yapılan zamlar olmasını planlıyordum. Ferdi Tayfur için yazacağım hiç aklıma gelmezdi. Memurlar ve emekliler biraz bekleyebilir, önümüzdeki günlerde Reis in maaşlarda biraz daha iyileştirme yapacağı konusunda umudum hala devam etmekte.
Son bir ayda birçok tanıdığın cenaze haberini aldık bazılarına katılabildik bazılarına ise imkân bulamadık, kaybettiklerimiz arasında bizden yaşça küçükler bile vardı. Sosyal medyada bir arkadaşımın ‘’2024 git artık bi git ‘’ diye yazdığını gördüm. Çok cenaze haberi almamız ve birçoğunun yakınımız ya da tanıdığımız olması sıranın bizlere geldiğinin işareti bence, Eeee kaçış yok her an hazırlıklı olmak lazım.
Bu yılın ilk haberi ise Ferdi Tayfur’un kaybı haberi idi, bu haberi duyunca atladım zaman makineme sürdüm taa 1970 lere, o güzel günlere, çocukluk yıllarına gittim.
Doğruyu söylemem gerekirse ben Ferdi Tayfur’u pek sevmezdim o zamanlarda, daha çok Orhan Gencebay cı idim. Nedenini bugüne kadar hiç düşünmediğime şaşırdım şimdi. Orhan babanın tüm kasetleri olmasına rağmen Ferdi nin bende kaseti hiç olmadı, şarkıları da bana pek hitap etmiyordu sanırım, Orhan baba daha kavruk, daha duygulu ve daha köylü geliyordu bana Ferdi ise daha şehirli ve lümpen gibiydi, kahveye gelen gazetelerden, çikletlerden çıkan artist resimlerinden tanıyorduk kendisini, kasabamızdaki sinemada oynayan Çeşme filmini izlediğimi hatırlıyorum, o filmde de rol yapma yeteneğinin zayıf olduğu kalmış aklımda. Koyu bir MHP li olduğunu yeni öğrendim, hatta Bahçeliye bir şarkı yazdığını da, onun siyasi yönünü hiç bilmiyordum, hiç te aklıma gelmedi doğrusu.
Elbette benim Ferdi yi beğenmemem onun kötü bir sanatçı olduğu anlamına gelmez, haber kanallarında sayısız beste yaptığı 30’dan fazla albüm çıkardığı, Çeşme filmi nin 12 milyon kişi tarafından izlendiği, Prangalar albümünün 5 milyon sattığı, 9 kere altın plak ödülü aldığı, 30 un üzerinde film yaptığı, Gülhane de verdiği konseri 200 bin kişinin izlediği anlatılıyor. Müzikle geçen bir hayat ve arabesk müziğine katkıları ortada, çok çalışkan ve çok üretken bir sanatçı, halk tarafından çok sevilen şarkıları dillerden düşmeyen, bizim gibi yaş almışların yanında gençlerinde dillerinden düşmeyen zamansız besteler yapmış, enstrüman çalabilen ve şarkılar söyleyen birisi, böyle kaç sanatçımız var ki!
Halk tarafından ne kadar takdir edildiği ve sevildiği bu günkü anma töreninde meslektaşları, onu yakinen tanıyanlar ve birlikte yol aldığı kişilerin konuşmalarından ve cenaze namazındaki izdihamdan belli değil mi?
Beni son derece üzen bu tür değerli sanatçıların özel hayatlarında mutluluğu yakalayamamış olmalarıdır. Para, pul, şöhret tamamda, o mutluluk hep eksik kalıyor hayatlarında, sürekli onu ararken birçok hatalar yapıyorlar ve sonunda parçalanmış aileler ve çocuklar bırakıyorlar geride, bunun istisnaları yok mudur? Elbette vardır fakat son derece az olduğu konusunda bana katılacağınızdan eminim, bir örnek ver derseniz hemen ilk aklıma gelen İbrahim Tatlıses derim.
Bunun sebeplerini düşününce aklıma gelen ilk şey çocukluklarının son derece kötü şartlarda ve yokluk içerisinde geçmesi diyebilirim. O yıllarda yaşadıkları sıkıntılar, travmalar içlerine hatta ruhlarına işliyor, yıllar boyu çabalayıp şöhrete paraya ulaştıklarında sahip oldukları zenginlik içlerindeki o eksikliği, boşluğu bir türlü doldurmuyor. Bir aile kursalar bile uzun süreli olmuyor, hep bir şeyler eksik kalıyor, o eksik kalan şeyi de şan şöhret para pul örtmeye ve tatmin etmeye yetmiyor. Geride kalan eşleri ve çocukları da kendisi gibi olamıyor, cenazede kardeşler ve yakınlar arasındaki yaşananları gördünüz, görmediyseniz bir hafta boyunca magazin programlarına konu olacaktır, oralardan izlersiniz.
Bu şaşalı, zengin ve şöhretli hayatın kefareti mi? diye aklına geliyor insanın.
Bu dünyadan bir Ferdi Tayfur geldi ve geçti, bu süreçte milyonlarca insanı mutlu etti, Kendisi mutlu olamasa da onların kalplerinde izler, yüzlerinde gülümsemeler bıraktı, şarkıları sonsuza kadar söylenecek, adı hep anılacak. Umarım öbür dünyada huzuru ve mutluluğu bulur.
Sanatçılar unutulunca ölürmüş derler, o ölümsüzlüğü hak etmiş bir sanatçıydı.
Mekânı cennet olsun.