Çal Yöresi sempozyumunun...


Çal Yöresi sempozyumunun yürütücülüğünü yapmaktayım. Bu vesile ile Çal yöresinin dağını taşını dolaşıyoruz. Ben, yöremi bu vesile ile tanıma fırsatı buldum diyebilirim. Pamukkale üniversitesindeki akademisyenler kendi alanları ile ilgili rutin çalışmalarını yaparlarken, bazen de biz onlara somut veriler sunuyoruz araştırılmak üzere. Çocukluğumun geçtiği Ağalar mahallesinde metruk bir binanın temelinde yazılı bir kaya olduğu haberini aldım. PAÜ’den Arkeolog Esengül hoca ile söylenen yere gittik. Esengül hoca arkeolojinin epigrafi alanında çalışır. Yani bu antik Yunan alfabesini okumak konusunda özel uzmanlığı vardır.

Esengül Hoca yığma taş binanın temeline yerleştirilen bu yazılı kayanın fotoğrafı çekti ve orijinal bir yazıt mıdır ben bi araştırayım dedi. Onun orijinal demekten kastı; 19. Yüzyılın sonuna doğru bu bölgeyi çalışan İskoç Arkeolog Ramsay okunmadık yazı bırakmamış. Bu yazıt onun elinden kurtulmuş ise, ilk defa okunacak olması bakımından bir anlamı olacak.

Günler sonra Esengül hoca orijinal olabilir ön tespiti ile aradı ve yazıtı yerinden çıkardık, fotoğrafladık ve belediyeye teslim ettik. Bina sahibi benden habersiz nasıl alırsınız diye biraz ekşidi, ama ona da izah ettiğim gibi; arkeolojik araştırmalara gitmeden önce yapılması gerektiği gibi Müze müdürlüğü haberdar edilmişti. Müdürlüğün resmi izini ile araştırma yapan PAÜ öğretim üyesi, korumaya alan belediye idi. Somut kültürel miras olması bakımından arkeolojik buluntular kişilerin malı değildir, kamuya aittir.

Esengül hoca yazıtı okudu. Kent ahalisinden biri, Sağlık Tanrısı Asklepios adına bir anıt yaptırmış. Anıtın sürekliliğini sağlamak içinde bağ arazisi bağışlamış. Tapınağı yaptırana tapınak rahipliği ünvanı verilmiş. İkinci yüzyıla tarihlenen bu yazıttan da anlıyoruz ki bağcılık bu toprakların kadim geçim kaynağı.

Biz Bahadınlar Asartepe’deki, Apollon lairbenos tapınağındaki adak yazıtlarından, buralarda Atyokhorion isminde bir yerleşim yeri olduğunu zaten biliyoruz dedi Esengül hoca. Yazıtta geçen sülale isminden yola çıkarak bu yazıt tahminen Atyokhorion kentine ait olduğunu söyleyebiliriz. Ancak yazıtın Zeyve/Akkent’de bulunması, buranın Atyokhorion olduğu anlamına gelmiyor, çünkü temel taşı olarak kullanılan malzeme çok büyük ihtimalle devşirme, yani taşıma bir malzeme. Kim bilir nerden gelmiştir. Başkaca yazıt olur ise haberleşmek üzere anlaştık.

Derken birkaç yıl içinde aşağı mahallemizin muhtarı Mustafa Tekin aradı. Dikilitaş mevkiinde yazılı bir kaya bulmuşlar. Dikilitaşın adını orada bulunan iki adet düzgün yontulmuş mermer sütundan aldığını biliyoruz. Bu iki sütun orada anıtsal bir yapının varlığına işaret eder gibidir. Hemen oracıkta, yüzeyinde bol miktarda seramiğin çıktığı ören yerini tüm köy bilir. Hatta yakınındaki yamaçlarda bu yerleşimin mezar yerleri vardır ki, definecilerin buraları karıştırdığı bazılarının malumudur. Yazılı kaya bu ören yerinde bulunmuştu. Ortaya çıkarıldı, özenle temizlendi, fotoğraflandı ve önceki yazılı kayanın ve iki sütunun da yapıldığı gibi Çal’daki depoya kaldırıldı.
Bu yeni bulduğumuz yazının da orijinal olması ile sevindik tabii. Bu yazıtta da Atyokhorionlu bir zengin önce kimliğini söyleyip, ardından yapmış olduğu boğa ve para bağışından bahsediyordu.

Bu iki yazıt ve Bahadınlar Asartepede bulunan bir başka yazıtta geçen sülale isimlerinden yola çıkıldığında yazıtın bulunduğu ören yerinin Atyokhorion olduğu kesinleşti. Tekrarlamak gerekirse Akkent’den Bekilli’ye giden yolun Menderesi geçtiği köprüye varmadan sağ tarafta bulunan ören yerinin adının Atyokhorion olduğunu artık söyleyebiliriz.

Yazıtta ilginç olan bir konuya da değinerek bahsi kapatalım. Sağlık tanrısı Asklepios adına tapınak öyle her yerleşime inşa edilmezmiş. Yani anlayacağınız bu Atyokhorion önemli bir yerleşim imiş.
Not; Esengül hoca, kelime benzerliğinden yola çıkarak bu yerleşimin Seleukos  Kralı Antiokhos tarafından Antioch adı ile yapılan 16 şehirden biri olduğunu söylemek mümkün değil diyor. Antiokheia ile Atyokhorion etimolojik olarak aynı kökten gelmiyorlar.
Bülent TOPUZ
Yazar