Yine akşam haberleri, ev...
Yine akşam haberleri, evde adet olmuş gün içerisinde koşuşturmaktan haberlere bakmaya zaman olmuyor. Akşam yemeğinde mutlaka bir haber kanalını açıp Dünya da neler olmuş bakmak istiyor insan. İstiyor da, tam yemek esnasında insanın lokmalarını boğazına dizen haberleri de koyuyorlar. Yeni yılın ilk günü, yeni bir yıl yeni umutlar derken, yeni yılın ilk akşam yemeğinde yine öyle bir durum oldu, canım sıkıldı insanlara lanetler okuyup kalktım sofradan. Haberde Amasya’nın Suluova ilçesinin Seyfe köyü kırsalında iki yılkı atı silahla vurularak öldürülmüş halde bulunmuş, atlardan birisi hamile imiş. Bu haber beni yıllar öncesine götürdü.
İlk öğrendiğimde çok şaşırmıştım, Adanalı bir müşterimle bir yaz akşamı otelin terasında yemek yiyorduk, laf arasında bahsi geçti, bir akrabası dağdan at yakalamaya gidecekmiş,
“Hadi len! sallama, burası Türkiye, Teksas la karıştırdın herhalde.” Dedim samimiyetimden.
Beni inandırmak için yeminler etti, baktı ben inanmıyorum başladı anlatmaya:
Adana ve Konya düz arazide kurulu olduğu için at arabacılığı çok yaygınmış eskiden. Yaz boyu yoğun çalışıp para kazanan at sahipleri, kış gelince işler durunca, hele bir de yaşlı ve yorgun ise atı, kış boyu arpa, saman yemesin, masraf olmasın diye, atları Şehirden uzak bir yere dağların yamacına terk edip gelirlermiş evlerine, birçoğu açlık ve susuzluktan ya da yabani hayvanlar tarafından öldürülürmüş. İçlerinde tahammüllü olanlar sağ kalır bazen de dişilerle çiftleşip yavrular dünyaya getirip çoğalırlar ve vahşi hayata uyum sağlarlarmış.
Bu durum çok ilginç gelmişti bana. Toroslarda sürüler halinde yılkı atlarının dolaştığı. Konuyu açtığım bir arkadaşım sadece Toroslarda değil Denizli’nin dağlarında da yılkı atları olduğunu söyledi, inanılır gibi değil.
İnsanoğlunun nankörlüğüne bakar mısınız? Hayvanı çalıştır para kazan sonrada işin bitince dağa terk et. Aynı şey evcil hayvanlar için de geçerli, sokaklar terk edilmiş evcil hayvanlarla dolu. Bir ay sonra yine geldi o arkadaş otele, sordum.
“Nasıl durum? Yakalamış mı? Akraban Yılkı atlarını” diye.
‘’Onlar kardeşleriyle gidiyorlar, günlerce koşuyorlar peşlerinden, iki tane yakalayıp getirmişler, şimdi ehlileştirmekle uğraşıyorlar ’’ dedi.
Gün geçtikçe azalıyormuş at sürüleri, şehirlerde at arabacılığı azaldığı ve ihtiyarlayan hayvanları celeplere verip, kaçak olarak kestirip sattıkları için, dağa hayvan terki durmuş, bir de dağdaki hayvanları silahla vurup gizlice kesiyorlarmış. Amerikan filmlerinde görmüşsünüzdür yaban atını ehlileştirmek bilgi sabır ve tecrübe gerektirir, bizim toplumumuzda o tecrübe, sabır ve bilgi olmadığı ve yakalamanın da zor olduğu için, çoğu zaman vurarak ele geçirirlermiş.
Sürüler halinde dağlarda özgürce koşan atlar gözümün önüne gelince, bu insanlara içimdeki nefret bir kat daha arttı. İnsanlıktan istifamı verip hayvanların tarafına geçesim geliyor. At asil bir hayvandır, insanlığın gelişmesinde çok önemli bir yere sahiptir, o asil hayvanın tırnağı kadar değeri olmayan vahşiler, onları katlediyor para için. Bu sadece atlar için değil doğada hareket eden her türlü canlının düşmanıyız biz. Bu dünyayı sadece kendimiz için yaratıldı sanıyoruz. Kızılderili şefinin dediği gibi, “Son ağaç kesildiğinde, son bizon avlandığında ve son balık öldüğünde, insanoğlu paranın yenecek bir şey olmadığını anlayacak ama iş işten geçmiş olacak, söylenecek çok şey var ama, işte….
İçinde bol ateşlerin olduğu, Cehennem bekliyor o insanları!
Raşit ÖZTÜRK
Yazar
Yazar