Son yazımı 04 Nisanda yazmışım, o günden beri tembellik edip yeni yazı yazmadığım doğrudur. Son yazımda seçimin bittiğini artık normal hayatımıza dönmemiz gerektiğini yazmıştım fakat durum hiç de istediğim gibi olmadı, koltuğa yeni oturan başkanların ilk icraatları eski yönetimin borçlarını çıkarttırıp belediye binalarının önüne asmak oldu. Denizli de ise hem eski yönetimin borçlarını asmak hem de sözde ihtiyaç fazlası araçların belediye önüne sıralayıp halka göstermeleri oldu. Bu olay kazanılan diğer 15 ilçeye de sıçradı onlarda aynı uygulamaları yaptılar. Memleketin birçok yerindeki bazı ilçelerde yapılan belediye binaları ve şatafatlı makam odaları her gün haberlerde dakikalarca gösterilerek milletin gözüne sokuldu, asılan listelerdeki gereksiz harcamaların büyüklüğü ve yapılan israflar ay sonunu zor getiren halkımıza gündem oldu, seçim biteli neredeyse bir ay olmasına rağmen hala parklarda, cami avlularında ve kahvelerde bu konular konuşulmaya devam ediyor. Seçilemeyen ve bu borçları bırakan eski belediye başkanları ise sosyal medyadan kendilerini savunma ihtiyacı hissedip çektikleri videolar ile boy boy asılı olan afişlerdeki hesapların yanlış olduğunu, aslında bu kadar borçlarının olmadığını anlatmaya çalıştılar.
Benim merak ettiğim konu ise bu hesapları kimin çıkardığıdır, yeni seçilen belediye başkanı eski belediye hesap işleri müdürünü makamından kaldırıp yerine kendisi mi oturdu da bu hesapları tek tek çıkardı, bu hesaplar asıldığı zaman bildiğimiz kadarıyla eski yönetimin daire müdürleri henüz değiştirilmemişti, yeni başkan tüm daire müdürleri ile toplantı yapıp ne kadar borçları olduğunu çıkarılması emrini vermiş, müdürlerde hesapları çıkarıp yeni başkanın önüne koymuşlar, eski başkanın sosyal medyadan bu borçları yalanlaması kendisi ile çelişmiyor mu? O hesabı çıkaran eski başkanın yıllardır beraber çalıştığı hesap işleri müdürü değil mi? O müdürler hemen giden ağam gelen paşam diyerek eski başkanı satıyorlar. Hiçbir gazeteci bunu sormayı akıl edemiyor maalesef.
Bizim millet olarak anlamadığımız şey o makamların bize emanet olarak verildiğidir, bir süre sonra adam o makam için doğduğunu o makamın kendisinin hakkı olduğunu ve her istediğini yapabileceğini sanıyor veya etrafındakiler buna onu inandırıyorlar, hak, hukuk, haram, helal, israf, beytül mal falan unutulup gidiyor. Halkımızda güce sınırsız itaat diye bir şey var, bir yere birisi seçildiği ya da atandığı zaman hemen onu tebriğe gitmeler, ona methiyeler düzmeler başlıyor en son örnek de Sn. Nihat Zeybekçi beye yapılanlar, 31 Mart 2019 tarihli, yerel seçimlerde Cumhur ittifakının İzmir büyükşehir belediye başkanlığı adayı idi, seçilemedi, uzun süre sesi soluğu çıkmayan Zeybekçi 07 Ekim 2023’te Partinin 4. Olağanüstü büyük kongresinde MKYK ya seçilerek ekonomi işlerinden sorumlu genel başkan yardımcısı seçildi, haberin şehirde öğrenilmesinden hemen sonra daha koltuğuna bile alışmadan Denizli’de ne kadar sivil toplum kuruluşu, partililer, belediye başkanları, varsa soluğu Ankara’da alıp Sn. Zeybekçi'yi tebrik etmeye gittiler, inanmayanlar o tarihli Denizli’de yayın yapan internet gazetelerine bakabilirler.
Ben kimin ne yapıp ne yapmadığını bilmem, herkes huzuru mahşerde ne yaptı ise hesabını verecek fakat millet olarak bu güce tapınma diyorum ben bu hastalığa, bundan bir an önce kurtulmalıyız. Bir adam gerçekten dürüst ve hizmet etmek için gelse bile hemen etrafını sarıp halkla irtibatını kesiyorlar, yardımcılar özel kalemler, sekreterler korumalar etrafına etten bir duvar örüp o kişinin ne zaman oturacağına ne zaman ve ne yiyeceğine ne giyeceğine, kimlerle görüşeceğine hatta ne zaman uyuyup ne zaman dinleneceğine bile onlar karar veriyorlar, ilk zaman sıkıcı gelse bile bir süre sonra bu rahata alışıyor, yaptığı her işe verdiği her karara ‘’ evet efendim, tamam efendim, çok doğru bir karar efendim, siz daha iyisini bilirsiniz efendim’’ diyerek başkanın egosunu tavan yaptırıyorlar, adam bir süre sonra Allah onu o makam için yarattı sanıyor, yapılan işlerin birçoğundan haberi bile olmadığına eminim, sayıları onları bulan yardımcılar işleri paylaşıyor başkana gezip tozmak toplantılara başkanlık etmek, eline verilen metni okumak, zengin düğünlerine katılmak, nikah kıymak ve makam aracı ile dolaşmak kalıyor, ona her şey yolunda, asayiş berkemal, vatandaşın bir eli yağda bir eli balda gösteriliyor.
Aklıma Kibar Feyzo filmindeki Maho ağa gelir, Feyzo başlık parasının taksitini ödeyemeyince öküzün birisini satmak zorunda kalır, anasıda diğer öküzün yerine Feyzo yu koşar çifte ve tarla sürerlerken Ankara’dan gelen heyet Maho ağanın köyünü incelerken Feyzo nun çifte koşulduğunu görünce Maho ağaya kızar, Maho ağa da yardımcısına ‘’kullarımın halını sorarım hep iyidir, iyidir dersiniz’’ diye döver.
Başkanlar yardımcılarına soruyor galiba Denizli halkının hali nasıldır? Onlar da cevap verir Eyidir, Eyidir başkanım.
Nerede padişahlara günde üç sefer ‘’Mağrurlanma padişahım senden büyük Allah var’’ diyen yardımcılar?
Allah sonumuzu hayır etsin işimiz çooook zor çok.