Sayın Valim Dr. Ahmet Altı...
Sayın Valim Dr. Ahmet Altıparmak Pamukkale Sağlık Eğitim Vakfı (PASVAK)’nı ziyaret ettiler. Bu ziyaretten oldukça memnun olduk, kendilerine teşekkür ederiz. Bizlere yaptığı iltifat bir taraftan şevkimizi artıracak, diğer taraftan sorumluluk bilincimizi pekiştirecektir. Yapılan iş malum. 1200 civarında ihtiyaç sahibine yılın her günü üç kap sıcak yemek eve teslim ediliyor. Sıcak yemeğin adrese teslimi Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın başbakan iken istediği ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün, bölge müdürlükleri vasıtası ile yürüttüğü bir proje idi. Projenin sonradan iaşe uygulamasına döndürüldü.
Sayın Valim bu projenin aktif olduğu dönemde Muğla’da görevli imiş. Tabldot firmalarına ihale yolu ile yaptırılan bu hizmetin uygulamasında bazı aksaklıkların olduğuna bizzat şahit olmuş. İhaleleri kar amacı gütmeyen vakıf şirketimiz vasıtası ile alan vakfımız hiçbir olumsuzluk yaşamamıştı. Kar amacı gütmeyen gönüllü teşekküllerin varlığı önemli. Sadece kar amacı değil, siyasi, dini ve ideolojik hiçbir amacı olmayan, sadece ihtiyaç sahiplerine yardım etmeyi önceleyen kurumların varlığı da önemli. Bunu karşılıksız ve beklentisiz bir hizmet gibi görebiliriz. PASVAK başlangıçta devlet vatandaş işbirliği şeklinde başlattığı bu hizmeti, günümüzde tamamiyle Denizlili hayırseverlerin katkıları ile yürütmektedir.
Vali beyin daha önceki ziyaretçilerden farklı olarak kaç gönüllü bağışçımız olduğu üzerinde durması dikkatimi çekti. Bu merakın sebebini vakıfta yaptığımız sohbette anladık. Sayın Valim yaptığımız hizmetin niteliğini görünce Yrd. Doç. Dr. Mahmut Karaman’ın ile mutlaka tanışmamız gerektiğini belirtti. Bir sosyolog olan Karaman, Sayın Valimizin eşleri Özden Altıparmak’ın daveti üzerine Denizli’ye gelmiş ve “Toplumun Yeniden İnşası Kardeşlik Seferberliği” başlıklı bir konferans vermiş. Kendisinin başında bulunduğu Aşhane adındaki gönüllü bir teşekkül, gezici bir araçla İstanbul’da 25 noktada, 500 civarında evsize çorba dağıtıyor. Karaman’ın iddiası; Türkiye’de yoksulluk sorunu yok, varlıklı insanlara ulaşılması sorunu var. Anladığım kadarı ile Karaman’ın felsefi boyutta dillendirdiği bir sorunu ve çözüm önerisini PASVAK 13 yıldır uygulamaya koymuş bir kurum oluyor.
Bu hizmetlerin kamu eli ile de yürütüldüğünü biliyoruz.Sosyal Yardımlaşma Ve Dayanışma vakıflarının hatırı sayılır bir bütçesi ve önemli bir yardım faaliyeti var. Neticede devletin kimsesizlerin kimsesi olmak gibi bir zorunluluğu var. Ancak gerek dini gerekçelerle, gerekse sosyal sorumluluk gereği olarak varlıklı insanların yardım etme,varlığının bir kısmını içinde yaşadığı toplum için harcama duygusu da var. İster nakdi, ister ayni olsun, bu insanların yardıma ihtiyacı olan kişilere uzak olmak gibi bir durumları da sözkonusu. Şehirlerin varlıklı ve yoksul kesimler olmak üzere coğrafi olarak ayrıştığını söyleyebiliriz. İç göçler sonucu yer değiştirmeler kişiyi hem içinde yaşadığı topluma yabancılaştırıyor, hem de toplumdan soyutluyor.
Varlıklı insanların gönüllerinden kopardıklarını verecekleri bir adres bulma konusunda bir sıkıntıları var. Bu nedenle olsa gerek kapısını çalana verip geçmek kolaycılığı yaşanıyor. Zekat inancı olan, yani vermeyi bir zorunluluk gören vatandaşların varlığı da bir gerçek. Özellikle cemaat yapılanmalarının bu konularda daha organize oldukları, yardımlaşma kavramının zamanla insan ve maddi kaynak devşirmeye evrildiğini yaşayarak gördük.
Özetleyecek olursak, toplumumuzda varlıklı bir kesim, varlığının bir kısmını paylaşmak istiyor. Doğru bir adres bulamaz ise bu duygu istismar edilebiliyor. PASVAK gönüllü bağışçılar, yöneticiler ve yardım edilen ihtiyaç sahipleri bakımından öyle heterojen bir yapıya sahip ki, buradan istense de herhangi bir siyasi, dini ve ideolojik yapıya evrilme çıkmaz. Yapılan işi sadece ve sadece Allah rızası için yapılmakta. Pasvak bu hali ile yardımlaşan kitlenin tabanını genişletmiştir.
PASVAK’ın kuruluş felsefesi yapılmayanı yaparak topluma rol model oluşturmaktı. Bu konuda bir bakıma başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Protokolü, siyaseti, bürokratı, iş adamı ve sade vatandaşı ile tüm Denizli’nin bu kurumda bir tuzu oldu, olmaya da devam ediyor. Her birine ayrı ayrı teşekkür ederiz.
‘Prof. Dr. Bülent TOPUZ’