İzleyebildiğim kadarı ile,...


İzleyebildiğim kadarı ile, korona virüse karşı korunma tedbirlerini uygulama ve sonuç alma konusunda en başarılı ülkelerden biri Japonya. Şaşırdık mı? Tabii ki hayır. Çünkü biliyoruz ki, ne yapılması konusunda otoriteler bilgilendirir, Japon insanı istisnasız uyar.

İtalya ve İspanya’da, hastane koridorlarında ve sedyelerde hastaların yığıldığını gördük. Şaşırdık mı? hayır; birer Akdeniz ülkesi olmakla hareketli, hiperaktif, düşünme ve eylem faaliyetini eşzamanlı yapan toplumların hali…

Amerika’da tedbirler protesto edildi. Şaşırdık mı? hayır, amaçlarına ulaşma yöntemi olarak hep şiddeti tercih etmiş bir toplumdan ne beklenir…

Ben de safiyane bir şekilde 11 Nisan tarihinde aşağıdaki yazıyı yazmışım, ama nedense gazeteye göndermemişim. Bugün okuyunca o günlerde sahip olduğumuz bilgi ile telaşlı bir yazı yazmışım diye düşünüyorum. Bugün dünyada ve ülkemizde alınan tedbirler, tedbirlere uyum sorunları ve pandeminin seyrine bakıyorum da, önerilerim pek de işe yaramazmış diye düşünüyorum. Demem o ki bu koronovirüs pandemisi başka bişey, hani iş olacağına varır denir ya işte öyle bişey. Gelelim üç ay önceki yazıma;

BİR DAHA BAŞIMIZA GELİR İSE

Dünya’da ilk koronavirüs vakası 24 Ocakta Çin’de tespit edildi. Bu tarihten itibaren virüsün nelere sebep olabileceğini Çin örneğinde gördük ve öğrendik. Bu öğrendiklerimiz doğrultusunda er ya da geç bizimde Çin’deki önlemlere benzer önlemler almamız gerekeceği de görülüyordu. Buradan hareketle iki hareket tarzından biri izlenebilirdi. Birincisi gelsin bakalım duruma göre hareket ederiz tavrı ki bugün olan ve yaşadıklarımız bu tavrın bir sonucudur.

İkincisi ise ön alarak sonradan zaten almak zorunda kalacağımız tedbirleri başından almak. Nedir onlar;

Yurtdışına girişi ve çıkışların yasaklayalım. Bunun tarihini iki hafta öncesinden ilan edelim. İki haftalık süre içinde acil işi olanlar, hali hazırda yurt dışında olanlar, yurtdışına gidecek ve gelmeyecek olanlar durumlarını kontrol edip, kararlarını verip uygulamaya koysunlar. Bu cümleden olarak umre, turistik seyahat vb yurt dışı çıkışların tamamiyle yasaklayalım. Tabii ki özel durumlar özel izne tabi olabilir.

Yurt dışından gelenlerin Atatürk hava limanına indirilerek burada 14 gün karantina altına alınması, burada bir karantina misafirhanesi oluşturulması.

Yurt içinde şehirlerarası her türlü yolcu taşımasının yasaklanması. Zaten sömestir tatiline gitmiş olan öğrencilerin şehirlerinde kalmaları. Şehir içi yolcu taşımacılığının hastaneye giden araçlar hariç durdurulması.

Sürecin içinde bir hafta sonu sokağa çıkma yasağı ilan edilerek uzun süreli sokağa çıkma yasağı ilan edilmesi durumunda yaşanabilecek sorunların uygulamalı olarak görülmesi

18 yaş altına ve 60 yaş üstüne sokağa çıkma yasağı ilan edilmesi.”

Sonuç olarak, biz bizden istenen tedbirlere uyalım, en doğrusu diye bir yöntem olmadığı anlaşıldı…

‘Prof. Dr. Bülent TOPUZ’