Uzun yıllardır amatör ol...
Uzun yıllardır amatör olarak çeşitli platformlarda yazılar yazarım. Bu günler her yıl tekrarlandığı için (Kadınlar günü, Anneler günü, sevgililer günü) yazılabilecek her şey yazılıyor ve yine de değişen bir şey olmuyor. O gün sadece yılın o günü geçerliymiş gibi düşünüp ertesi günü unutarak başka bir günün kutlamasını ya da anmasını yapıyoruz, bu kısır döngü hep devam edip gidiyor, korkarım bu zihniyetle de hep devam edip gidecek.
Birkaç. Gündür Tv. Ekranlarında kadınlar günü için yapılan programlar, bir özel sektör firmasının hazırladığı reklam filmi (Adamlar yapmış! Hayır! Adamlar değil kadınlar yapmış, şirketimizin yüzde bilmem kaçı kadın gibi) ekranlarda sürekli dönüp duruyor. Faso fiso işler bunlar, yılda bir gün kadınlar akıllarına geliyor. Üç yüz altmış dört gün dediğim dedik, çaldığım düdük hesabı.
[ilgili-haber=1011]
Kadın Cinayetleri: Bu konunun anaokulunun ilk gününden itibaren ele alınıp, bireyin eğitiminin sonuna kadar devam ettirilmesi gereken bir süreç olduğunu düşünüyorum. O küçücük güzel beyinlere. İnsanı sevmek, kadını sevmek, hayvanları sevmek, doğayı sevmek ne demek? Öğretmeliyiz. Özellikle kız çocuklarını sevmeyi, onların narin birer çiçek olduğunu, ileride birer genç kız, birer kadın, birer anne olacağını, toplumumuzun ve insanlığın devamı için doğurganlığın ne anlama geldiğini, yaratanın onlara bu harika özelliği verdiğini ve bizlerinde onları çok sevmemiz ve korumamız gerektiğini anlatmalıyız.Şu an ülkemizde yaşayan anne babaların becereceği bir iş değil bu, bizlerden geçti. Bu işin çözümü için sıfırdan yeni bir nesil yetiştirmek lazım, bu uzun soluklu bir iş. Bizler annemizin ve babamızın bizi eğittiği gibi eğitilip çocuklarımızı da bildiğimizin üzerine sonradan öğrendiğimiz yüzde onu katarak eğittik. Geçmişin izleri bilinçaltımız da ve genlerimizde hala durmakta. Doğurganlık kazanmış hangi genç kız babasına sarılabiliyor ve ondan hak ettiği sevgiyi alabiliyor? Bu sevgi açlığını, annesinden sadece önünde bir et parçası ile doğduğu için pohpohlanmış, egosu şişirilmiş, kadınları sadece bir tarla ve ona hizmet eden varlık olarak gören oğlanla evlendirilince, onda bulacağını sanıyor, bulamayınca da sonuç malum.
Yine kendimden örnek vermek isterim. Ben babamın anneme ‘’seni seviyorum’’ dediğini hiç duymadım, o da babasından duymamıştır. Bizim çocukluğumuzda sevgi göstermek ayıp ve zayıflık olarak algılanırdı. Oğlan çocuğu doğurmak kadın için statü sembolüydü, oğlan çocuğu olmayan aileler, aleni olmasa bile toplumda hep ezik yaşarlardı. Adam çok çalışıyor ise her lafın gelişinde ‘’Senin oğlun mu var? Kime çalışıyon bu gada, yarın damatlar malını mülkünü yer, ardından da az bırakmış diye söverler’’ derlerdi. (Bu bize Araplardan geçmiş bir olgudur, Türklerde böyle bir gelenek yoktu. Bknz. Türklerde kadının yeri) Şimdi böyle bir toplumdan gelen ben, çocuklarıma ne kadar kendimi eğitmeye çalışmış olsam da, genlerime işlemiş olanın dışında bir eğitim verebilir miyim? Elimden geldiği kadar vermeye çalıştım elbet, çok hayal etmeme rağmen çocuklarımla arkadaş olamadım, aramızdaki mesafe hiç kapanmadı, düşüncelerini, isteklerini annelerine söylediler, anneleri de bana. Yukarıda bahsettiğim iki nesil ben ve şu an eğitimlerini tamamlamış olan çocuklarımdır, onlarda benim gibi olacaklar, ben çok istememe ve kararlı olmama rağmen, ölüm döşeğinde yatan babamın başucunda dikilirken dilimin ucuna gelen ‘’ Baba seni çok seviyorum, hakkını helal et ) deyip ona sevgi ile sarılamadım, hayattaki en büyük pişmanlığımdır. Çocuklarım da bana diyemiyorlar çünkü benden öyle gördüler.
Köylüm, bir çocuk annesi genç bir kadın dün, boşanma aşamasındaki kocası tarafından av tüfeği ile vurularak öldürüldü. Cuma gününden beri köyde huzur bulmaya gitmiş olan ben Pazartesi dönmeyi düşünürken, cenazeye dayanamam diye öğleyin döndüm şehre. Döndüm de kaçmakla kurtulabildim mi? Hayır! Sosyal medya genç kadının resimleri ile doluydu, içimden bir şeyler koptu, çok üzüldüm.
Sebebi ne olursa olsun, bir insanı daha birkaç ay önce bir yastığa baş koyduğun çocuğunun anasına nasıl kıyarsın? Bir yılda yurdumda üç yüzden fazla kadın, çeşitli sebeplerle öldürülmüş. SEVMEYİ BİLMİYORUZ azizim, BİLMİYORUZ. Bilmediğimiz için de öldürüyoruz.
Lütfen yalvarıyorum, birileri sevmeyi öğretsin bizlere, öğretsin ki! İnsan olabilelim insan. Seven insan cana kıyabilir mi? Kıymaz, kıyamaz…
Raşit ÖZTÜRK
Yazar
Yazar