Yıllar önce, bir yakınım evlenecek, belediye başkanından nik...
Yıllar önce, bir yakınım evlenecek, belediye başkanından nikahı bizzat kıymasını istemeyi düşünüyorum. Bu işlerden anlayan bir dostuma akıl danışıyorum;
“Alacaksın Oku’nu, varacaksın makama güzelce söyleyeceksin” deyince kulağım ve aklım “oku” kelimesine takıldı. Işık hızı ile çocukluğuma ve köyüme gittim. Köyün düğünleri, “okucu” denilen bir kişi vasıtası ile uzak yakın, eş dost, konu komşuya haber verilirdi. Okucu, şeker ile dolaşır, her davet ettiği kişiye bundan ikram ederdi. Unutmuş gitmişim ama duyar duymaz hatırlamak bi tarafa adeta yeniden yaşar gibi oldum. Ondan sonra dikkat ettim ki, nadiren de olsa bu geleneği hala devam ettirenler var. Bazı düğün sahipleri davetiyelerinin yanına, tekstil kenti olmaktan sebep olsa gerek havlu, mendil vb bir tekstil ürünü ilave ediyorlar.
Bir ay kadar evvel oğlunu evlendiren bir dostum telefonla aradı. Sabah davetiye dağıtmak üzere evden çıkmış, öğle vakti olduğunda ancak üç davetiye dağıttığını fark etmiş. Bana diyor ki; “ofisine gelecem, orda isen görüşürüz, yoksa davetiyeyi bırakıp gidecem, kusura kalma” cevaben dedim ki whatsapp’dan gönder zahmet etme.
Peki davetiyenin davet edilene ulaşma şekli önemli mi? Ben kendi adıma, kapıma kadar gelen davetiyelere mutlaka icap etmeye çalışıyorum. İkinci sırada telefon ile aranan ve whatsapp’dan şahsıma atılan davetiyeler var. Üçüncü sırada iletişim gruplarına atılanlar, dördüncü sırada face vb ortamlara atılanlar var. Günümüzün imkan ve şartlarının pratik olana doğru yönelttiğini yaşayarak gördüm.
Önümüzdeki Cumartesi 04 Eylül saat 19 00 kızımın Pasvak’ta nikahı var. Anladım ki “davetiye” dağıtmakla başa çıkılabilecek bir iş değil. En iyisi whatsapp’dan bireysel bildirimler. Sanırım dijital çağ kağıt davetiye olgusunu ortadan kaldıracak. Davetiyenin resmini kayıt alıp istediğin zaman bakabiliyorsun, kaybolma riski yok. Anlayacağınız bundan sonra benim favorim davetiyenin resmini göndermek ve de almak.
Bir de davetli listesinde olması gerekirken telaşeden unutma stresi var. Bundan 20 yıl kadar önce idari görevim nedeniyle haftada iki gün rektörlük makamına çıktığım halde, genel sekreterim bana davetiye vermeyi ihmal etmişti. Düğüne davetsiz gittim. Tabii lafımı da söyledim; “sen davetiye vermedin ama ben geldim” dedim. Hayır verdim diye benimle inatlaşıyor. Neticede çok memnun kaldı.
Diyeceğim o ki, kimileri için davetiye şart değildir. Ulaşmadı ise telaşedendir. Alınganlık olmaz. Çıkar gelirsin. Zira telafisi yok.
Uzun lafın kısası Topuz ailesinin bu özel ve mutlu anına bekliyorum. Bizi çok mutlu edersiniz.
Siz kendinizi bilirsiniz…
Prof. Dr. Bülent TOPUZ
“Alacaksın Oku’nu, varacaksın makama güzelce söyleyeceksin” deyince kulağım ve aklım “oku” kelimesine takıldı. Işık hızı ile çocukluğuma ve köyüme gittim. Köyün düğünleri, “okucu” denilen bir kişi vasıtası ile uzak yakın, eş dost, konu komşuya haber verilirdi. Okucu, şeker ile dolaşır, her davet ettiği kişiye bundan ikram ederdi. Unutmuş gitmişim ama duyar duymaz hatırlamak bi tarafa adeta yeniden yaşar gibi oldum. Ondan sonra dikkat ettim ki, nadiren de olsa bu geleneği hala devam ettirenler var. Bazı düğün sahipleri davetiyelerinin yanına, tekstil kenti olmaktan sebep olsa gerek havlu, mendil vb bir tekstil ürünü ilave ediyorlar.
Bir ay kadar evvel oğlunu evlendiren bir dostum telefonla aradı. Sabah davetiye dağıtmak üzere evden çıkmış, öğle vakti olduğunda ancak üç davetiye dağıttığını fark etmiş. Bana diyor ki; “ofisine gelecem, orda isen görüşürüz, yoksa davetiyeyi bırakıp gidecem, kusura kalma” cevaben dedim ki whatsapp’dan gönder zahmet etme.
Peki davetiyenin davet edilene ulaşma şekli önemli mi? Ben kendi adıma, kapıma kadar gelen davetiyelere mutlaka icap etmeye çalışıyorum. İkinci sırada telefon ile aranan ve whatsapp’dan şahsıma atılan davetiyeler var. Üçüncü sırada iletişim gruplarına atılanlar, dördüncü sırada face vb ortamlara atılanlar var. Günümüzün imkan ve şartlarının pratik olana doğru yönelttiğini yaşayarak gördüm.
Önümüzdeki Cumartesi 04 Eylül saat 19 00 kızımın Pasvak’ta nikahı var. Anladım ki “davetiye” dağıtmakla başa çıkılabilecek bir iş değil. En iyisi whatsapp’dan bireysel bildirimler. Sanırım dijital çağ kağıt davetiye olgusunu ortadan kaldıracak. Davetiyenin resmini kayıt alıp istediğin zaman bakabiliyorsun, kaybolma riski yok. Anlayacağınız bundan sonra benim favorim davetiyenin resmini göndermek ve de almak.
Bir de davetli listesinde olması gerekirken telaşeden unutma stresi var. Bundan 20 yıl kadar önce idari görevim nedeniyle haftada iki gün rektörlük makamına çıktığım halde, genel sekreterim bana davetiye vermeyi ihmal etmişti. Düğüne davetsiz gittim. Tabii lafımı da söyledim; “sen davetiye vermedin ama ben geldim” dedim. Hayır verdim diye benimle inatlaşıyor. Neticede çok memnun kaldı.
Diyeceğim o ki, kimileri için davetiye şart değildir. Ulaşmadı ise telaşedendir. Alınganlık olmaz. Çıkar gelirsin. Zira telafisi yok.
Uzun lafın kısası Topuz ailesinin bu özel ve mutlu anına bekliyorum. Bizi çok mutlu edersiniz.
Siz kendinizi bilirsiniz…
Prof. Dr. Bülent TOPUZ