Kartalkaya kayak otelinde çıkan ve 78 canımızın yanarak ölmesine sebep olan yangın, ihmallerin, denetimsizliğin, açgözlülüğün ve insan hayatının ucuzluğunun bir sonucu olarak ortaya çıktı. Daha öncekilerde olduğu ve bundan sonra da olacağı gibi.

Bu olguda da taraflara ayrılıp işaret parmağımızı karşı tarafa peşinen uzattık, şimdi bu elin altını doldurmaya çalışıyoruz. Hoş bunun için fazla çaba sarf etmemiz gerekmiyor, nasıl olsa bize ve söylediklerimize peşinen inanmış ve inanacak yeterince taraftarımız var.

Bir olguda ihmal, denetimsizlik, açgözlülük, insan hayatının ucuzluğu gibi faktörlerin hepsi varsa, bu demektir ki bu olguda toplum olarak hepimiz suçluyuz demektir.

Benim Kartalkaya ile ne alakam var, hayatımda bırak Kartalkaya’yı, ne kayak yapmışlığım, ne de tatil yapmışlığım var demeyelim. Hemen birkaç dakika kadar çalıştığımız kurumu, oturduğumuz evi, bindiğimiz arabayı, yürüdüğümüz yolu, kullandığımız tarım ilacını, kirlettiğimiz çevreyi bi düşünelim bakalım hangimiz bu toplumun genel karakterinden azadeyiz.

Demem o ki toplum olarak ayağa kalkmalı ve sanık sandalyesine oturmalıyız. Bunun için bir işaret fişeğine ihtiyacımız var. Mesela ne gibi?

Şimdi biz, Kartalkaya faciasına ucundan kıyısından bulaşan tüm kurumları sanık sandalyesine oturtsak. Otel sahibi, Otel yöneticisi, Turizm bakanlığı, İl Özel idaresi, Belediye diye uzayıp giden kurumların hangi birimleri sorumlu ise, bu birimlerin başında veya yetkili ve sorumluluk makamında kim oturuyorsa yargılansa. Onları toplum vicdanının razı geleceği bir şekilde mahkum etsek. Böylece, bundan sonra da bu tür facialarda her kimin bulaşığı olur ise karşılığını bulacağını net bir şekilde ortaya koymuş olsak.

Bu durumun tüm etkin ve yetkin kişilerde bir alarm haline sebep olacağına ve aynı duruma düşmemek için gerekli tedbirleri alma çabasında olacaklarına inanıyorum ben.

Bakalım bekleyip göreceğiz…