Bilinen adıyla Aksaçlılar, yeni adıyla “Denizli Kültür Topluluğu” “Jeopark Çalışma Grubu” olarak bizi davet edince, ben de kentimizin güzide, görmüş geçirmiş insanlarının kimisi ile tanışmış, tanış olduklarımla da buluşmuş oldum. Topluluk yöneticileri, bu toplantıyı takiben beni de kendi aralarında oluşturdukları whatsapp grubuna ilave edince, toplantılardan haberdar olur oldum. Bu durumu davet niteliğinde görüp toplantılara katılıp, konuşulan konulara ve güncele dair fikrimi paylaşmaya başladım.  Fikirlerimin önemli bir kısmı daha önceki köşe yazılarımın bir özeti olsa da, bazen yepyeni bir konu açılıyor. Bu hafta olduğu gibi;

Bu haftanın konuşmacı konukları Üniversitemizin İnşaat Mühendisliği Bölümünden Prof Halim Ceylan ve Prof Soner Haldenbilen hocalardı. Konu ulaşım ve ulaşım mastır planı olunca biraz dersime çalıştım. Eskiden beri Denizli ile Organize Sanayi Bölgesi arasındaki anlamsız servis trafiğine bakıp, aynı güzergahta var olan demiryolunun bir banliyö hattı mantığı ile kullanılıp kullanılamayacağını düşünüp durmuşumdur. Bu toplantı ve konusunu fırsat bilip oturdum haritanın başına ve mevcut demir yolu hattı, avantajları, dezavantajları, düzeltilmesi, tamamlanması gereken kısımları üzerine kafa yordum. Havaalanına gidip gelirken demiryolu hattını gözlemleyerek hayaller kurdum. Öncelikle toplantıyı birkaç cümle ile özetleyeyim;

Denizli Traverten Jeoparkı Makale: Denizli Traverten Jeoparkı

Ulaşım konusunda sadece Denizli değil, Türkiye çapında danışmanlık veren hocalarımız, bizleri Denizli’nin ulaşım sorunu ve bir çözüm yöntemi olarak hafif raylı sistemi tarihsel geçmişi, projelendirme ve uygulama safhaları, temel güzergah ve nerelere uzanabileceği konusunda bilgilendirdiler. Basında da defalarca yazılan bu bilgileri burada tekrarlamayacağım. Benim asıl gelmek istediğim nokta benim kafamdaki proje;

Öncelikle, hemen her konuda tekrarladığım bir prensibi burada da tekrarlamak isterim. Toplumsal yapıyı, hizmeti, istihdamı yaygın ve derin etkileme durumu olan projeler ya yepyeni bir anlayışla toplumu da dönüştürecek kapsamda yapılır, ya da halihazırda var olan altyapı konsept değişikliği ve iyileştirmeler ile kullanılır. Bunlardan birincisi uzun ve ayrıntılı fizibilite çalışması, yüksek meblağlı yatırım gerektirir, finansman ve geri dönüşü bakımından risk alınır. Mevcut altyapı, iyileştirme mantığı ile kullanıldığında ise, maliyeti ve yan etkileri daha düşük olur. Şimdi somut örneğimize geçiyorum.

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE DENİZLİ'DE ÜNİVERSİTE TARTIŞMASI Makale: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE DENİZLİ'DE ÜNİVERSİTE TARTIŞMASI

Denizli’den Organize Sanayi bölgesine uzanan demiryolu hattına ikinci bir hat ekliyoruz ve elektrifikasyonunu sağlıyoruz. Gerekirse hattı, Eskihisar’dan sonra Goncalı istikametinden ayırarak, Korucuk Güzelköy arasında mevcut demiryoluna yeni bir hatla bağlıyoruz. Karşılıklı sefer yapan bu hat özerinde, Eskihisar ve Pınarkent mahallesinde işçi konutları yapılmasını teşvik ediyoruz.

Kore’de görmüştüm Samsung, LG, Hyundai ve daha pek çok marka ile anılan siteler yapmışlar. Büyük ihtimalle kamu destekli olmalı. Şöyle düşünelim, Toki Pınarkent’de 1+1 ve 2+1 işçi konutları yapıyor. İşveren ile yapılan bir sözleşme kapsamında işveren konut taksitine girenlere, taksit süresince istihdam garantisi veriyor. İşçinin tazminatı doğrudan TOKİ veya kredi veren kamu bankasına yatırılıyor. İşçi emekli olduğunda bir evi ve emekli maaşı oluyor.

Sonra bu hattı sırasıyla toplu konut yatırımları ile birlikte Kocabaş’a ve Kaklık’a uzatıyoruz. Hattın kent içine uzatılması bir opsiyon olarak hep akılda olacak. Zaten Halim hoca ile ayrıştığımız kısım da bu oluyor. Onlar önce şehir ulaşımı sonra banliyö hattı derken, ben elimizdekini kullanarak başlayalım diyorum. Nihayet hattı havaalanına uzatıyoruz.

Arabası, asfaltı ve yakıtı ithal bir hizmet ve tüketim modelinden, en azından treni ve yolu yerli bir sisteme geçiyoruz. Ha bi de dört adet nükleer reaktör faaliyete geçince bakalım elektriği nerede kullanacağız sorusuna şimdiden yanıt buluyoruz. Baksanıza elektrik dağıtım şirketleri GES yatırımlarının elektriğini ihtiyaç fazlası diye alamam demeye başlamış…