1994 yılında Pamukkale üniversitesine yardımcı doçent olarak başladım. Denizliliyim ama, İzmir Buca Lisesi yatılı ile başlayan gurbetçiliğim 18 yıl sürmüş. Yeniden Denizlili ve Çallı olmaya çalışıyorum. Denizli’ye yeni gelen bir hekim olarak değişik ortamlarda mevzu ediliyorum.


Zamanla bi doku uyuşmazlığı fark ettim. Başka biriymişim gibi davranılıyordu. Sonradan ortaya çıktı. Benim gibi adı Bülent olan bir KBB hekimi vardı. Üstelik bu KBB hekimi Bülent de benim gibi, hem Çallı hem de akademisyen idi. Dahası kardeşinin adı benim kardeşimin adı gibi Levent idi. Daha ötesi onun kardeşi de benim kardeşim gibi İnşaat mühendisi idi.

Sevgili dostum KBB profesörü Bülent Veli Ağırdır ile görüşmeden tanıştık. Aynı camianın insanı olunca tez buluştuk, hemşeri olunca da tez kaynaştık. Mütevazi, sakin, kendine güvenen, kararlı, kibar, güleç yüzlü hemşerimi maalesef ilerleyici bir akciğer fibrozis hastalığından kaybettik. Yapılan akciğer nakli de çare olamadı.

bülent veli ağırdır ile ilgili görsel sonucu
Bülent 1956 yılı Çal doğumlu. Babasının Acıpayam Meteroloji Müdürlüğü yapmasından sebep Acıpayam Lisesi mezunu. Atatürk Üniversitesinde tıp fakültesini okur, ihtisasını yaptığı Akdeniz Üniversitesinde akademik hayata başlar ve vefatına kadar burada hizmet verir.

KBB camiasının, Anadolu’nun değişik coğrafyalarında kurulan derneklerinin çatı kuruluşu olan Yöresel Dernekler Platformunda birlikte çalıştık. Ben başkan, O genel sekreterdi, benden sonra başkanlığı devir aldı. Oradan Ulusal KBB derneğimizin yönetim kurulu üyeliğine seçildi. Bir gün beni aradı. Hastalığı nedeniyle toplantılara verimli katılamadığını, görevi bırakmak istediğini, birinci yedek olmamdan dolayı görevin bana düştüğünü söyledi. Kendisine görevden kaçmayacağımı ama 13 kişiden oluşan dernek yönetimi için sorun değil ise, dönemini tamamlamasını söyledim.

Derken pandemi koşulları yeni bir yaşam tarzı ortaya çıkardı. Pandemi nedeniyle gerek dernek toplantıları, gerekse eğitim öğretim ve paylaşım ortamı webinarlara kaydı. Webinar toplantılarımıza mutlaka katılırdı. Belki bu ortam ömrünün son demlerinde ona bir hediye gibiydi. Sürekli oksijene bağlı olmakla aktif olarak katılamayacağı seyahatli toplantılar yerine, varlığını, evinden ortaya koyabilmek her insana nasip olmayabilir. Çoğu insan hasta olunca elini eteğini sosyal ortamlardan çeker. Kendi derdi ile dertlenir ve derdinin içinde kaybolur. Bülent öyle yapmadı, hayatının son günlerine kadar hep aramızda oldu.

Webinar toplantılarında söz aldı, katkıda bulundu. Sesinin ve nefesinin zayıflığını gören bazı arkadaşlar dostluğumuzdan sebep beni aradılar; hastalığını, halini sordular. Allah şifasını versin diye dualar eksik olmadı ama her nefes gibi o da tükendi.

Hepimiz faniyiz, aynı yerin yolcusuyuz. Sahip olduğumuz ne varsa arkamızda kalıyor. Anılar ve yad edenler hariç. Ne mutlu Bülent’e ardından güzellikle yad edenleri çok. Mekanın cennet olsun, ailesine sabırlar dilerim.
Prof. Dr. Bülent TOPUZ