Her hafta Salı günleri u...


Her hafta Salı günleri uğramayı alışkanlık haline getirdiğim Bekilliler Kalkınma ve Yardımlaşma Derneği, Pandemi nedeniyle bir yıla yakın süredir kapalı idi. Geçen Salı sosyal medya hesaplarına koydukları resim ile yeniden faaliyetlerine başladıklarını öğrenince sevinmiştim. Bu Salı soluğu orada aldım. Sanki bir yıldır kapalı değillermiş gibi beni her zamanki sıcak misafirperverlikleriyle karşıladılar.
Masaların üzerinde yığılı duran kitaplar dikkatimi çekti. Yöneticiler heyecanlı bir şekilde gelenlere kitap vermek ve postaya verilecek olanların tasnif işleriyle meşguldüler, Müşerref Hanımın ikram ettiği çayı içerken yeni çıkan Çeyrek Efe kitabımın tanıtımı için görüşme yapmayı umuyordum fakat meşguliyetlerini ve heyecanlarını görünce benim kitabın bir süre daha bekleyebileceğini düşünerek konuyu açmadım. Masanın üzerinde yığılı bulunan hemşerileri Yusuf Altıntaş’ın yazdığı Anadolu’dan Kanada ve Bilim Dünyasına Yolculuk adlı kitaptan alıp, oradan ayrıldım.
Salı akşamı kendi yazılarım ile uğraştığım için okumaya vaktim olmadı fakat merak ediyor ve bir an önce okumayı istiyordum. Çarşamba akşamı okuma fırsatım oldu. Kitabın ilk sayfasında Editörünün Yaşar Tok olması kitaba olan ilgimi daha da arttırdı ve başladım heyecanla okumaya.

[ilgili-haber=1032]

İlk yetmiş sayfayı bir solukta okudum, anlatımların sadeliği ve yöremizin şivelerine yer verilmesi zaman zaman beni yaşadığımız o tarihlerde henüz bozulmamış, güzel günlere götürdü. Okurken gülme krizlerine tutuldum. Bir kere daha anladım ki! Biz yazarlar doğduğumuz, çocukluğumuzun, gençliğimizin geçtiği o günlerden besleniyoruz. Yazdığım her kitabımı alıp okuduktan sonra bana ‘’ Raşit hala çıkamadın şu köyden bi’’ diyen yakınım aklıma geldi. Nasıl çıkalım efendim? O kadar güzel insanların yaşadığı bir coğrafyada doğmuş ve bir sürü anılar biriktirmişiz, elbette onlardan beslenip kitaplarımıza da aktaracağız.
Köyüm Zeyve (Akkent) ile Bekilli Menderes vadisinin iki yakasında, birbirine komşu iki yerleşim yeri. Menderes vadisinde arazileri olan, birbirinin pazarlarına giden insanlar, şiveleri, adetleri hep aynıdır. Okuduğum yetmiş sayfalık bölümde anlatılan mekanlar, kişiler gözümde canlandı, kitapların amacı da o değil mi?
Yusuf beyi tanımıyorum bizlerden on yaş büyük, tanışmayı çok isterim. Bizim yörede yaşam çok zordur, o zorlukları aşıp bu günkü bulunduğu konuma gelip Dünyaca tanınan bir akademisyen olması bir mucizedir bence.
Yusuf beyi kutluyorum, onun gibi başarılı insanların olması bizleri gururlandırıyor. Kendi anlatımında ‘’Dünyanın neresinde olursam olayım, memleket özlemi hep içimde. Benden dinleyenler Bekilli’yi Dünyanın merkezi sanırlar, Kanadalı arkadaşlar kimi zaman ‘’Türkiye Bekilli’nin neresine düşüyor’’ diyor. Başka bir bölümde de Dünyanın birçok yerinde en lüks otellerinde kalıp en lüks restoranlarında yemek yerken, köyümde yediğim yufkaya sürülen sıvı yağın üzerine konulan kuru peynir ya da tarhana çorbası aklıma gelir ve burnumun direği sızlar diyor. Ne kadar ilginç bir durum! Dünyanın en güzel Ülkesinde Kanada da ve oranın en güzel şehrinde otur, alanında sayılı insanlardan biri ve profesör ol yine de Bekilli deki o yokluklar içinde büyüdüğün zamanları özle. Hayat böyle bir şey işte hani derler ya! Bülbülü altın kafese koymuşlar, ah vatanım demiş.
Yusuf beyi dünya çapında ses getiren başarılarından dolayı kutluyorum. Bu kitabı yazıp bizleri o güzel günlere götürdüğü ve bu kitabın tüm gelirini Bekillili başarılı öğrencilere burs olarak verilmek üzere Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğine bağışlaması ayrıca takdire şayan bir olay diye düşünüyorum.
Kendine yakışan bir şey yapmış, Eski adı Demirciköy olan Çal, Baklan ve Bekilli yöresini içine alan bu topraklardan büyük mücadeleler vererek çıkıp alanında Dünyaca ünlü bir akademisyen olmuş fakat nereden nasıl geldiğini hiç unutmamış, verdiği bu burslarla yöremizden nice Yusuf Altıntaş lar çıkacağına eminim.
Raşit ÖZTÜRK
Yazar