Hep derim ya! Bizim kuşa...


Hep derim ya! Bizim kuşak farklıdır diye, ilkokulda iken kitabımızda bir resim çizimi vardı, bu gün gibi hatırımda, o resmi bulamadığım için konuyu anlatan benzer bir resim bulup koydum araya. Size o resmi anlatarak hafızanızda canlanmasını isterim. Bir resim gözünüzün önüne getirin. Yaz günü aylardan Temmuz ya da Ağustos olmalı, bir karınca sırtına buğday tanesini yüklemiş. Sıcakta alnından akan ter yüzünden vücuduna akıyor. Çok yorgun fakat evine yiyecek taşımanın mutluluğu var yüzünde. İleride ise bir ağacın gölgesine yaslanmış elinde gitarı şarkılar söyleyip dans ederek eğlenen Ağustos böceği.
Elinde gitarı ile çalıp söyleyen ve dans eden Ağustos böcekleri, bana hep müzisyenleri hatırlatmıştır, onlar Ağustos böceği gibi sadece yaz aylarında çalıp söylemezler, onların işleri, mesleğidir çalıp söylemek yaz kış fark etmez, yıl boyunca devam eder. Günümüz şartlarında şehirlerde hayat eskisi gibi değil artık, bırakın kötü günler için biriktirmeyi, insanlar ay sonunu nasıl geçireceklerinin hesabını yapar oldular. Nereden bilecekler! Pandeminin toplumu bu kadar etkileyeceğini ve işsiz kalacaklarını, sadece onlar değil, kimse bilemezdi elbet.
Müzisyenler bir yıla yaklaşan zamandır çalışamıyorlar, para kazanamıyorlar, karınca gibi birikmişi olanlar durumu idare edebiliyor belki, fakat diğerlerinin durumu kötü, bu insanlar tek başlarına yaşayan insanlar değil, bunların eşleri, çocukları ve bakmakla yükümlü oldukları insanlar ve standart bir hayat sürebilmeleri için ödenecek faturaları var.
Sanatla, müzikle uğraşan insanları severim, zararsız, dürüst ve neşeli insanlardır. Hepimizin malumu olduğu üzere bu dönemde Cumhurbaşkanlığı İstanbul Yeditepe konserleri adı altında altmış sanatçıya ve artlarında çalan müzisyenlere konserler verdirerek onlara destek verdi. Bu altmış kişi Türkiye’nin önde gelen isim yapmış ve bence ekonomik durumları fena olmayan sanatçıları idi, benim bahsettiğim müzisyenler ise isim yapamamış hepimizin bildiği Yurdumun her yerinde bulunan düğün salonlarında, restoranlarda, kafelerde, barlar da hatta mahalle aralarında yapılan düğünlerde çalıp söyleyen müzisyenler. Bu insanlar bir yıla yakındır mesleklerini yapamaz ve para kazanıp ailelerine bakamaz hale geldiler.

Bu yazıyı yazmama sebep tanıdığım birçok müzisyenin işsiz olasının yanında İnternetten yayın yapan bir haber sitesinde gördüğüm şu yazıdır. ‘’İzmir Buca da iki çocuk babası Erdem Topuz kısıtlamalar nedeniyle 11 aydır işsiz olduğunu ve geçinemediğini belirten bir mektup bırakarak evinde intihar etti. Pandemi süresince intihar eden müzisyenlerin sayısı 100 ü buldu’’. Müzisyenler hayat dolu yaşamayı ve yaşatmayı seven insanlardır, toplumda meydana gelen bir sıkıntı yüzünden en son intiharı seçecek olan kişiler müzisyenlerdir bence. Bu kadar müzisyenin onuruna yediremeyip intiharı seçmesi çok üzdü beni.
Pandemi döneminde hepimizin moralleri bozuk, neşelenmeye, eğlenmeye her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. WhatsApp grubumuzdaki bir arkadaşım apartmanların önünde müzik yapıp bahşiş toplayan müzisyenlerin resmini attı bana. Ne? Yapsınlar, üç beş kuruş da olsa kazanabilmek için mücadele etmeleri takdire şayan bir durum. Bu şekilde bireysel değil de, Belediyeler ya da Valilikler bu insanları görevlendirse, sosyal mesafe kurallarına uyulmak şartı ile şehrin belirli meydanlarda konserler verdirilse. Bu insanlar evlerine ekmek götürmüş olur. Halkın moralinin biraz olsun düzelmesine katkısı olur diye düşünüyorum. Dünyanın önde gelen ekonomilerinden biri olan Almanya, ikinci Dünya savaşından sonra tamamen bitmiş, yıkılmış ve milyonlarca insanını kaybetmişti. Savaş bitiminde Şehirlerdeki enkazları kaldırdıktan sonra ilk işleri tiyatroları, müzik salonlarını, kütüphaneleri ve okulları açmak oldu, adamların bir bildiği olmalı ki! On beş yılda yaralarını sarıp bu gün ki hallerine geldiler, biz niye gelmeyelim?
Tabi ki! Bu dönemde işsiz kalanlar sadece müzisyenlerle sınırlı değil elbet, kötü günler bir süre sonra geçecek ve normale döneceğiz, döneceğiz de, bu süreçte gencecik müzisyenlerin (Ağustos böcekleri) nin canlarına kıymaları içimizde onmaz yaralar bırakıyor.
Raşit ÖZTÜRK
Yazar