Herkesin aşı ve işinin olduğu, kimsenin kimseyi ötelemediği, herkesin ürettiği kadar kazandığı, adaletli bir dünya istemiş ve bunun için mücadele etmiştik gençliğimizde fakat bunun mümkün olmadığını anladığımızda çok geç olmuştu. Geçen yazımda bu konuya değinmiştim.
Üç gün süren yağmur ve fırtınadan sonra dün hava açıldı bende bunu fırsat bilip atladım scootere dört kilometre ilerideki markete alışverişe gittim, yol boyu aklıma buradaki kurulu olan düzenin yüzde yüz olmasa bile yukarıda bahsettiğim özellikte bir dünyanın minyatür kopyası olabilir mi diye.
Nedenini kısaca anlatayım, her hafta evimize temizliğe gelen kadın Nepalli ve İngilizce öğretmeni, yan komşumuz İranlı, karşı komşumuz Hindistan lı onun yanındaki evde Türkmenler oturuyor bir yukarısında Alman bir aile var, bizim alt tarafımızda Pakistan lı bir aile en yukarıda İngiliz bir aile oturmakta, ortak dil İngilizce çocuklar da dahil herkes İngilizce konuşuyor. Bu ailelerin tümünde çocuk bakıcıları Afrikalı genç kızlar var, bunlara nany deniyor, evde ikamet edip çocuğa bakıyorlar ve ev işlerini de hallediyorlar. Ne bir kavga ne bir öteleme hiç bir şey yok sitenin içinde, çöpler zamanında alınıyor her dairenin önünde plastik çöp bidonları var görevliler çöpü aldıktan sonra içine plastik yeni çöp torbasını takıp gidiyorlar, bahçıvanlar bitkilere özenle bakıyor, evlerdeki çeşmelerden memba suyu akıyor desem inanmakta zorluk çekersiniz, çay demliyoruz bir gram kireç yok, Çocuklara son derece önem veriliyor, her şey onların güvenliğini sağlamak üzere tasarlanmış, çocuk parkında görevli var, havuz başında ise sürekli cankurtaran, sitelerde ve yollarda sarıya boyanmış küçüklü büyüklü okul arabaları, çocukları ne kadar uzakta olsa okullara götürüp getiriyorlar, bizim oralardaki gibi iş yerlerinde yemek verme yok, hastane personeline bile herkes yemeğini kendi getirip yada sipariş edip yiyor. Ana marketin olduğu bölümde erkek berberi, kuaför, hayvan berberi, restoranlar, kasap dahil insanın ihtiyaç duyabileceği tüm dükkanlar var, biraz ilerisinde hayvanat bahçesi ve kuşların olduğu yüksek tellerle çevrili alanda yüzlerce kuş var yürüyüş yolları bisiklet yolları, büyük parklar, göletler, piknik alanında mangal yerleri var başında mangalı yakmış sizi bekleyen görevli var, geçip başına etinizi neyinizi pişirip ilerideki masalara oturup pikniğinizi yapabiliyorsunuz, mangal yakma derdi yok, her yeşil alanda futbol, kriket, voleybol, basketbol sahaları mevcut, parasını internetten ödeyip parkların girişlerinde bisiklet veya scooter kiralayabilirsiniz. İstisnasız her ailenin iki arabası var, internetten talimat veriyorsunuz arabanızın benzin kapağını açık bırakıyorsunuz gece sizin haberiniz olmadan gelip aracınıza benzin doldurup gidiyorlar, sitenin içerisinde gezici araç yıkamacılar var, 120 dirhem veriyorsun bir ay sürece haftada üç kere olmak üzere aracını yıkayıp gidiyor. Bu hafta yağmur yağdı biraz da fırtına oldu haberlerde o görüntüler var bunun dışında ne bir kaza, ne bir cinayet ne bir kavga, ne kadın cinayetleri, ne tarikatlar ne cemaatler, hiç bir şey yok, herkes işinde gücünde kazandığı kadar yani ürettiği kadar kazanıp tüketiyor buda onlara insanca bir yaşam sunmaya yetip de artıyor bile. internet altyapısı mükemmel her şeyi oradan alabilirsiniz ertesi günü evinizde.
Efendim orada demokrasi yok kapitalist bir düzen var diyebilirsiniz, haklı olabilirsiniz. Birleşik Arap Emirlikleri Anayasal Monarşi ile yönetilmektedir. Bence en iyi yönetim şekillerinden birisidir demokrasiden pek hayır görmediğimiz aşikar!
Burada çalışan insanlar kendi ülkelerinde buradakinden yüzlerce kat daha kötü şartlarda yaşıyor olmalarını göz önünde bulundurmak lazım. Bir Pakistanlı bir Hintli bir Bangladeşli bir Yemenli, Sirilanka lı, Nepalli için burası bizim Türklerin 1960 lar da Almanya’ya gittikleri gibi fakat istisnasız burada dil bilmek olmazsa olmazları, kimse kimseyi zorlamıyor, burada ülkelerinden daha rahat bir hayat sürüp hem kendilerine hem de oradaki ailelerine bakıyorlar. Kurallar sıkı ve acımasız, uymayanın burada işi yok. Öyle de olmalı zaten buraya geliyorsan baştan buranın kanunlarına uymak zorundasın bizde olduğu gibi kayıtsız küreksiz birçok Suriyeli yi doldurmamış adamlar içeriye, birkaç Suriyeli tanıdım hepsi okumuş eğitimli ve işinde gücünde insanlar, buraya kapağı atıp, bir süre sonra birçok akrabamı getiririm, kendimize ait mahalleler hatta gettolar oluştururuz diye bir dertleri yok adamların.
Haaa! Bir de zenginler ne olacak dediğinizi duyar gibiyim efendim zenginler her yerde aynı, fakat burada biraz daha azgınlar diyebilirim. Burada paranın tanrı yerine geçtiğini geçen yıl bir yazımda belirtmiştim, o konuda hiç sınır yok. Korkuyorum öbür tarafta da zenginler böyle yaşar diye.
Bana soruyorlar orayı çok mu sevdin? Arap sevici mi oldun? orada kal artık gelme falan diye! Benim aradığım sadece huzur, hangi ülke olduğu fark etmez fakat buranın düzenini beğendiğimi itiraf edeyim tek sevmediğim havası Mayıs ile Ekim arası Türkiye de diğer aylarda buralarda olmayı isterim elbet.