Ayasofya imamı Prof Dr Mehmet Boynukalın hoca attığı tweetler ile gündemde.
Bazıları, hocanın görevi ve makamı ile tweetleri bağdaştıramıyorlar. Hocanın söylediklerinin çoğu, kitabımız Kuran’da yazan Allah’ın kelamı. İlgi çekmesi güncele atıfta bulunmaya çalışmasından dolayı. Ekonomi, faiz vb güncel konulara girince, şu buhranlı günlerde, kimileri bi sen eksiktin diye düşünüyor olmalılar.


Hocanın görevi Allah’ın yasak ve emirlerini hatırlatmak. Bunları güncel ile bağdaştırarak yapması, ilgi çekici olması bakımdan kayda değer. Ancak insanları takvaya davet eden bir makamın, güncel siyasette taraf tutuyor gibi algılanması sorun oluşturabilir. Ben de bakalım öylemi diye hocanın tweetlerine şöyle bir göz attım. Alan dışına çıktığı aşağıdaki tweete takılıp kaldım;

"Kalpler Allah’ı zikretmekle/hatırlamakla/anmakla huzur bulur" (Ra'd suresi 28). Ateistliğin yaygın olduğu ülkelerde maddi refah insanı huzurlu yapmaya ve cinayetlere engel olmaya yetmiyor:

Muhafazakar dünyanın insanı olarak söylüyorum; İskandinav ülkelerinin sahip olduğu refahın, ateizmin sebep olduğu buhrana çare olamadığı, muhafazakar dünyanın Galatı Meşhurudur ve bunun üzerinden ne çıkarımlarda bulunulur, değmeyin gitsin. Bu nedenledir ki; refah seviyesi yüksek İskandinav ülkelerinde neden intiharların yüksek olduğu haberini tweetinde kullanan Boynukalın Hoca’nın, atıfta bulunduğu haberi okuduğundan kuşkuluyum. Okusaydı intihar sebeplerini dine bağlamazdı. Görelim;

“WHO’nun intihar oranlarına göre ülkeler listesinde Norveç 35’inci, Danimarka ise 36’ncı sırada yer aldı. İntihar sebepleri olarak ruhsal gerilim, ruhsal hastalıklar ve madde kullanımının etkili olduğu açıklandı. Güneşin azlığı ve günlerin kısalığının da intiharları artırdığı belirtildi.

İstatistiklere göre dünyada en fazla intihar yüzbin nüfus başına 34,6 ile Sri Lanka’da; Norveç’de bu oran 9,3, Danimarka’da 9,1 ve Türkiye’de 8,6. Ben olsam intihar ateizm ilişkisi üzerine yorumda bulunmak için aritmetik farkı yeterli bulmaz, geometrik bir fark beklerdim. Üstelik dünyadaki ölüm nedenleri arasında intihar ilk onda bile yerini bulamazken.

Şimdi haberde geçen bu ruhsal bunalım üzerinde biraz duralım. Mesela bizim ülkemizde ruhsal bunalıma girenler ne yapıyor, özellikle derin bunalımdan nasıl çıkıyorlar.

Hepimiz faniyiz, bi vesile ile dünyadan göç edeceğiz. Kimi urganda kimi yorganda derler ya; kimi ihtiyarlık, hastalık vb nedenlerle doğal yoldan, kimi kaza, cinayet vb nedenlerle beklenmeyen bir yoldan. Hocanın söyleminden anladığımız, İskandinav ülkelerinde yaşayanların beklenmeyen ölüm nedenleri arasında intihar önemli bir yer tutuyor. Bakalım bizde durum nasılmış, bildiğim kadarı ile ben sıralayım;

Kadın cinayetleri, terör olayları, trafik kazaları, adi cinayetler. Bir hekim olarak iki toplum arasındaki farkı ortaya koyalım ve tahlil etmeye çalışalım. Norveç’de yüzbin nüfus başına işlenen cinayet 0,47 ve Danimarka’da 1,01 iken, bu oran Türkiye’de 2,59. İster intihar, ister cinayet şimdi bu patolojik ölümleri üst üste eklediğimizde ortaya çıkan rakamlar şöyle oluyor; Norveç 9,77, Danimarka 10,11, Türkiye 11,19. Yok aslında birbirimizden farkımız ama illaki bir fark arayacaksak biz kötü durumdayız.

İnsanoğlunun bazıları yaşamak, yaşatmak duygularını yoğun olarak yaşarken; bazıları da tam tersine olarak yaşamaktan vazgeçmek, ölmek istemek, öldürmek istemek gibi duyguları yoğun olarak yaşayabilir.

Benim gözlemime göre yaşamaktan ve yaşatmaktan vazgeçen insanlar yaşadıkları duygusal travma için suçlu ararlar. Değil mi ki bu suçluyu buldular, ona bir ceza keserler. Hatta bu ruh halinin içinde, ortamdan sessizce çekilmeye karşı bir reddiye vardır.

Şimdi şöyle bir toplum düşününün; İşiniz var, çevrenizde herkesin işi var. Kimsenin diğerlerinin işi ve aşı ile ilgisi garezi yok. Yani sana bulaşan yok. İçine düştüğün bunalım için suçlayacağın biri yok. Artık yaşamaktan vazgeçmişin ama çevren ile görülecek bir hesabın yok. O zaman yaşadığın bunalımın en derin anında hayatını sonlandırırsın. Halbuki bi suçlu bulunaydı sonlanan hayat suçlunun olurdu…

Yani Boynukalın hocama demem o ki, alanında kalsa iyi olur. Ortaya soru atmanın bi mahsuru yok, ama o soru içinde bir mesaj barındırıyorsa, atmadan önce derin düşünmek gerekir. Yüzeysel bilgi ve yüzeysel kanaat ile derin tahliller yapılmaz.

Prof. Dr. Bülent TOPUZ