Ne zaman Ali Cabbar şarkısını dinlesem bu delikanlının siluetini gözümün önüne getirmeye çalışırım hep fakat bilinen hiçbir silueti yok ne yazık ki! Sosyal medyada da hakkında...
Ne zaman Ali Cabbar şarkısını dinlesem bu delikanlının siluetini gözümün önüne getirmeye çalışırım hep fakat bilinen hiçbir silueti yok ne yazık ki! Sosyal medyada da hakkında yazılan fazla bir bilgi de yok maalesef. Ali Cabbar diye arama motorunda arattığınızda kısa bir hikâye var sadece, birde Ali Cabbar gerçek mi? Diye soruluyor. Bazı yerlerde ise bu hikâyenin anonim bir kurgu olduğu söyleniyor. Söylenen en doğru bulduğum hikâyeyi sizlere sunmak isterim. Yazılanlara göre; Tekirdağ'ın küçük bir köyünde yaşayan Ali Cabbar, beş çocuklu ailenin ortanca oğludur. Köydeki düğünlerde babasıyla gırnata (Klarnet) çalıyordur. Ali Cabbar yine bir gün gittiği bir düğünde köyünden bir kıza sevdalanır. Ancak kızın ailesi kızı isteyen bir başkasıyla nişanlar. Bir gün babasının 'Al gırnatanı oğlum, akşama düğün var. Yürü Ali Cabbar.' demesi üzerine düğüne doğru yola çıkarlar. Ali Cabbar, gittiği düğünde gırnatasını çalarken sevdiği kızın evlendiğini görür. Aşkı artık kara sevdaya dönen Ali Cabbar gördüklerinden sonra askere gitmeye karar verir. Altı, yedi ay sonra ise köye Ali Cabbar'ın şehit düştüğü haberi gelir.
Hani dedim ya siluetini gözümde canlandırmaya çalışırım diye, benim için Ali Cabbar kısa boylu, sıska yapılı, kıvırcık siyah saçlı, güleç yüzlü fakirlikten okuyamamış, kavruk daha küçük yaşlarında baba mesleği olan çalgıcılığa merak sarmış, babası ile düğünlere gidip ekmeğini kazanan sevimli genç bir oğlandır. Bir delikanlı için sevdiği kızın düğününde, o bir başkasının kollarında dans ederken gırnata çalmak kadar acı bir şey olabilir mi? Oracıkta o küçücük kalbi nasıl durmamış ki!
Köylerde ve kasabalarda yaşayan veya bizler gibi çocukluğunu ve gençliğini oralarda yaşamış nice Ali Cabbarlar vardır bir bilseniz. Genç erkeklerle kızların birbirlerini sadece düğünlerde, bayramlarda, tarlaya gider gelirken ya da akşamüzeri kuyulardan su getirirken uzaktan görebilen biz gençler, içlerinden birine mutlaka sevdalanmışızdır. Bunu herkes bilmez, sadece sırdaşın can arkadaşın bilir sadece ona söyleyebilirsin, bir duyulur ise köy çalkalanır sonra, başına olmadık işlerin gelmesi garantidir. Genç delikanlı sevdalanmıştır bir kere, kızın haberinin var yada yok olmasının bir önemi yoktur, kuyudan su çekerken kız sadece yanlarından geçenler kim diye baksa bile arkadaşın ‘’ Olum nasıl baktı sene len, bence o da seni seviyor olum’’ dedi mi offf yansın dünyalar, Cem Karacanın tamirci çırağı şarkısında dediği gibi “ görür görmez vurularak, başladım ben sevmeye” Gencin içindeki ateş yanar ha yanar yanar, kızın evinin bulunduğu sokak tavaf edilir sabahlara kadar, bir kere cama çıksa bir kere yüzünü görsem diye, uyku tünek yoktur o genç için artık, içindeki ateşi söndürecek bir şeyde!
Hayatın olağan akışı içinde kızlar erkeklere göre daha erken olgunlaşırlar bir de duyarsın ki! Falancanın oğlu istemeye gelmiştir kızı, aile kızım rahat etsin diye hali vakti iyi olanlara hele bir de Alamancı ise hemen verirler, bir duyarsın nişan takılmış, yakında düğünü olacakmış, yemeden içmeden kesilir genç, arkadaşları zor teskin eder, kimse de sormaz ona oğlum sen bu kızı seviyorsun da onun bundan haberi var mı? Ya da kızı istemeye aileni gönderdin mi? Diye, bunların hiç önemi yoktur kimsenin de aklına gelmez zaten, önemli olan oğlan kızı sevmiş fakat kızı başkasına vermişlerdir, kara sevdaya döner iş, oğlanın içinde o ateş küllenir bir süre sonra, zaman her şeyin ilacıdır, kızın çocukları olur fakat köy yeri burası bir düğünde, bir bayramda, yada kuyuların başında mutlaka görür oğlan, her gördüğünde içindeki ateş yellenir ve harlar yeniden, içindeki duyguları bastırır, bastırır kimselere bir şey diyemez, kendisi de evlenmiş çoluk çocuğa karışmıştır aslında fakat o tek taraflı ilk aşkı hep kalbinde durup durur ömrü boyunca. İçinden sessizce buna benzer bir şarkıyı söyler belki;
Ne ateş var ne de duman amma
Tutuşur alevler yanar Ali Cabbar
Sevdiğin kız başkasına varmış
Dayanabilirsen dayan Ali Cabbar
Baban der "al gırnatanı oğlum.
Akşama düğün var, yürü Ali Cabbar"
Sevdiği kız başkasına varmış
Oynar el oğluyla çalar Ali Cabbar
Bu ne derttir bu nasıl sınavdır
Anlayabilirsen anla Ali Cabbar
Yükün' almış buralara küsmüş
Askere yazılmış gider Ali Cabbar
Gideli altı, yedi ay olmuş
Haberi de düşmüş köye Ali Cabbar
Sesi susmuş, gırnatası susmuş
Bir türkü bırakmış bize Ali Cabbar...
İster gerçek ister anonim kurgu olsun, Ali Cabbar lar dan geçilmez bizim köylerimiz kasabalarımız, sonunda biri çıkar ve şarkısını yapar, bize de dinleyip efkarlanmak düşer.