Beni yakından tanıyanlar bilir Liseyi bitirdikten sonra Pamukkale de bir Motel de çalışmaya başladım. 1980 ler de bu motel bölgenin en büyük ve önemli turistik tesislerinden birisiydi. Bu tesiste 3 yıl çalıştıktan sonra askere gittim, askerlik dönüşü başka iş bilmediğimden yine bir otelde çalışmaya başladım, Resepsiyon memurluğu, Rezervasyon müdürlüğü, otel müdürlüğü ve nihayet otel işletmeciliği dahil uzun yıllar turizmin içinde oldum, ara dönemler başka işler de yaptım fakat yine de Turizmden kopamadım. Kemal Sunal'ın kapıcı filmindeki repliğinde dediği gibi ‘’Otelcilik mesleğimizdir, çok şükür’’ Turizmi okulundan değil de çalışarak yerinden öğrendim, alaylıyım anlayacağınız.
Bu kadar gereksiz bilgiyi niçin anlattığımı merak edenleri olabilir anlatalım efendim. Malumunuz 07 Aralık 2023 günü Reisimiz aniden Yunanistan’a gitti ve dönüşünde medya leşkerlerimiz müjdeyi manşetlerinden verdiler, efendim neymiş on tane Yunan adasına vizesiz gidebilecekmişiz. Ertesi günü Yunanistan Göç Bakanı Dimitris Kairidis, Türkiye ile yapılan anlaşma çerçevesinde Türk vatandaşların bir hafta boyunca vizesiz ziyaret edebileceği adaları açıkladı, bu adalar Limni, Midilli, Sakız, Sisam, Leros, Kalimnos, İstanköy, Rodos, Sömbeki, Kasteloris adaları. Bu adaların birçoğuna günübirlik feribot seferlerimiz zaten vardı, bu adaların birçoğu burnumuzun dibinde, sahillerimizden bağırsak sesimizin duyulacağı mesafede bulunmakta, havanın iyi olduğu günlerde çıplak gözle baktığınızda adaların insanlarını görmeniz olası.
Eski bir yazımda biz Türklerin boykot işini pek beceremediğimizden uzun uzun bahsetmiştim, ne kadar haklı olduğum bu Yunan adaları konusunda bir kere daha kanıtlandı. Yılbaşında yurdum insanı yine Yunan adalarına akın etti.
Efendim hiçbir basın leşkeri bu adalar bir zamanlar bizimdi Osmanlının son zamanlarında donanmamız haliçte çürüdüğü için koruyamadığımızı, sahip çıkamadığımız için İtalyanlara emaneten verdiğimizi ve onların da buraları birinci Dünya savaşı sonrası Yunanistan’a bıraktığını dolayısı ile buraların bizim öz toprağımız olduğunu Yunanın buralarını haksız bir şekilde elinde tuttuğundan bahsetmiyor. Bizler bunları biliyoruz fakat gençlerin haberleri bile yok. Asıl üzerinde durmamız gereken konu şudur; Uzun yıllar turizmin içinde olduğumu anlattım yukarıda, bu süre içerisinde resepsiyon memurluğu ve rezervasyon müdürlüğü yaptım, Pamukkale ye gelen bir Yunan turist kafilesi görmedim ben, gören varsa söylesin bende öğreneyim, siz hiç Türk adalarına tatile gelen bir Yunanlı gördünüz mü? ya da duydunuz mu? Sadece günü birlik feribotlarla Bodrum, Marmaris ya da Çeşme ye gelenler var, onun nedeni ise paramızın pul olmasından, adamlar bir euro verip 32.50 liralık mal alıp gidiyor memleketine, bu günü birlik gelişler istatistiklerde yer alsa da bizim adalara gidenimizin % 1 i bile değil. Biz ne yapıyoruz? parasının değeri bizden 32.50 kere daha yüksek olan Yunan adalarına para harcamak için gitmekte bir behis görmüyoruz. Her fırsatta bizim aleyhimize çalışan, hala kıyılarımızdaki en küçük adaları ve kayalıkları dahi işgal eden, anlaşmalara aykırı bir şekilde oraları silahlandıran. Ege denizini bir Yunan gölü yapmak isteyen, Uluslararası tüm platformlarda bize sorun çıkaran, bir ülkedir Yunanistan. İşgal yıllarında Anadolu daki ve Kıbrıs taki halkımıza yaptıkları katliamlardan ve, eziyetlerden bahsetmiyorum bile.
Bu Yunan adalarını gezme alışkanlığını nasıl edindik? diye meraklandım. Karşıma ilginç bir bilgi çıktı aktarayım efendim. Savas Kalanderis, bu zat İzmir’deki Yunan Konsolosluğunda Ticari, Kültür ve Denizcilik Ataşesi olarak görevli görünüyordu, asıl işi ise Yunan istihbarat ajanlığı idi (Google sorarsanız çok ayrıntılı bilgiler var hakkında, bir üst teğmeni ağına düşürüp bir çok askeri sırlarımızı ele geçirmiştir) uzun yıllar istihbaratımızın peşinde olduğu bu ajan, paravan yayın evi kurup belli başlı kalemlere rüşvetle Yunan hayranlığı pompalayan yazılar, makaleler yazdırmış, turizm şirketi kurup insanları adalara gezmeye götürüp oralarda Türkçe broşürler dağıttırmış, bir süre sonra Yunan adalarına gitmek moda haline geldi.
Ülkemizin politikası komşularımızla iyi geçinmek üzerine kurulu olabilir fakat bu politikanın komşumuzda aynı karşılığı gördüğü pek söylenemez.
Hep söylüyoruz memleketimizin her yeri bir başka güzel diye. Antalya’da denize girer iken dağlarında kayak yapılan, dört mevsim tatil imkanı olan bir ülke. Kapadokya’yı, Güneydoğu Anadolu’yu, Konya’yı, Karadeniz’i, Nemrut'u, görmeden Yunan adalarına giden vatandaşlarımız var.
Bir Yunan vatandaşı ülkemize turist olarak gelmiyor ise bizim de onların adalarına gitmememiz lazım. Boykot etmek ülkemizdeki Kuveytlilere ait kahve zincirindeki müşterilere nutuk çekmekle, kola ları yerlere dökmekle olmuyor, Rusya ile yaşadığımız krizde bir tek Rus turist geldi mi ülkemize? Biz ise hava atıyoruz çevremize ‘’ şekerim Yunan adalarına gittik, çok harikaydı, tavsiye ederim!’’ İşin aslı ise şöyle 60 Euro ya iki tabak yemek yedim karnım doymadı.
Rabbim memleketimize güç kuvvet versin, azgın vatandaşlarımıza da izan ihsan eylesin.
Aminnn.