Yazının başlığını UNUTMAK KOLAY MI? dedim, unutmak insanoğluna verilmiş en değerli özelliklerden biridi...

            Yazının başlığını UNUTMAK KOLAY MI? dedim, unutmak insanoğluna verilmiş en değerli özelliklerden biridir. Unutmadan nasıl yaşayabilir insan, unutmak hayatın devamlılığı için son derece önemlidir. Yakın tarihimizi bir düşünün benim tabirimle yüz yıla yüz elliden fazla savaş sığdırmış bir milletin evlatlarıyız. Bu savaşlarda kaybettiğimiz insan sayısı yüz binleri geçti. Anadolu da tarlaları sürecek, ekinleri ekecek genç kalmadı. İnsanlar açlıkla kıtlıkla sınandı, binlerce yetim çocuk babasız kaldı, yurdumuz işgal edildi, insanlarımız yakıldı, öldürüldü, kadınlarımıza, kızlarımıza tecavüz edildi, hamile kadınlar karnından süngülendi buraya yazmayı ar saydığım nice işkenceler, zalimlikler yaşandı ve yine de yurdum insanı teslim olmadı, silkinip ayağa kalkmasını bildi.

            1939-2018 arasında 7 ve üzeri 14 büyük deprem oldu bu depremlerde 65.000 in üzerinde insanımızı kaybettik. Son yaşadığımız depremle kaybettiğimiz insan sayısı 100.000 i çoktan geçti. Tarih boyunca olduğu gibi bizler Türk Milleti olarak tek vücut olur ölülerimizi toprağa verir, yaralılarımızın yaralarını sarar, ayağa kalkar ve yolumuza devam etmesini biliriz. Şimdiye kadar hep bildik bundan sonra da bileceğiz. Ne demiş üstad Abdürrahim Karakoç?;Unutmak kolay mı deme
Unutursun Mihriban'ım.
 Zaman erir kelep kelep
Meyve dalda kalmıyor hep
Unutturur birçok sebep
Unutursun Mihriban'ım
Yıllar sinene yaslanır
Hatıraların paslanır
Bu deli gönül uslanır
Unutursun Mihriban’ım

Süt emerdin gündüz gece
Unuttun ya, büyüyünce
Ha işte tıpkı öylece
Unutursun Mihriban'ım

Düzen böyle bu gemide
Eskiler yiter yenide
Beni değil, sen seni de
Unutursun Mihriban'ım

            Evet! Unutursun diyor üstad, unutursun, unutman lazım, unutmazsan delirirsin, bu kadar acı ile yaşamak kolay mı? Unutmak tamamen unutup hiç hatırlamamak değil elbet. Kalan hayatının her anını o acı ile geçirmekten bahsediyorum. Bu kadar acılar yaşamış bir millet olarak biz Türkler hiçbir zaman bir yas memleketi olmadık. Bu konuda örnek verebileceğimiz bir komşumuz var yanı başımızda. 1400 küsur yıl önce yaşanmış olan bir elim olayın ( Kerbela olayı) tazeliğini hala yaşayan, o acıyı içlerinden hiçbir zaman atamamış, her yıl dönümünde orada yaşanan acıları tazelemek içlerinde hissedebilmek için demir kamçılarla sırtlarını parçalayan ve hala yasını tutan bir millet İran.

            Zaman yas tutma zamanı değil, yas tutacak zamanımız yok bizim, olanlardan dersimizi çıkarıp önlemlerimizi almak, zaman ayağa kalkmak, yaraları sarmak, yıkılanları onarmak, insanlara aş, iş, barınak verme, ileriye daima ileriye bakma zamanı.

            Unutmamalıyız, Dünya nüfusunun 1 milyar olması için 100 bin yıl geçti. 2 milyara ulaşması 100 yılda oldu. 4 milyara ulaşması 50 yıl. 1970 ten bu yana geçen 50 yılda ise 8 milyarı geçti. Zaman hızlı akıyor 10. Yıl marşında şairin dediği gibi ‘’10 yılda 15 milyon genç yetiştirdik, her yaştan’’ biz de dimdik ayakta durup geleceğe güvenle bakmalı ve o bölgeyi yeni baştan ihya etmeliyiz.

            Muhtaç olduğumuz kudretin, damarlarımızdaki asıl kanda mevcut olduğunu unutmayalım!