Ulaşım, iletişim, pazarlama, üretim, dağıtım her türlü ambargo nedeniyle mecburen üretemeyen adada, asgari ücretin 5000 TL olması ilk bakışta şaşırtıcı geliyor. Türkiye’ye göre yüksek olan bu rakam hemen kuzeyde Rum kesiminde asgari ücretin 4000 avro olması karşısında küçülüyor da küçülüyor. Ama satınalma gücü bakımında bakıldığında işin rengi değişiyor. Türk kesiminde bir litre benzin 6 TL iken, Rum kesiminde 7 Avro. Yani gelir kadar giderleri var. Rumlar Türk kesimini gezip, alışveriş yapıp, yiyip içip sonra da depolarını doldurup gitmeyi alışkanlık haline getirince, gümrük kapısında benzin göstergeleri kontrol edilir olmuş. Yani fazla aldıkları benzin karşılığı ceza öder olmuşlar.
Rumlar Türkiye’nin stratejik bir hatası sonucu veto hakkını kullanmaması ile AB üyesi oldular. Hem bu üyeliğin tüm imkanlarını tek taraflı kullanarak zenginleşiyorlar, hem de AB’yi tüm kurum ve kuralları ile kullanarak Türk kesimini köşeye sıkıştırmaya çalışıyorlar. Buradan elde etmek istedikleri sonuç birleşik Kıbrıs’ta Türklerin azınlık statüsü ile yer alması. Türk kesimi ise iki kesimli, eşit haklara sahip, iki federal devlet istiyor. Daha doğrusu yarım asırdır istiyordu şimdi vaz geçti, elli yılda çözülemeyen bir problemin çözülme ihtimali yok olarak görülüyor. Peki her KKTC vatandaşı böyle mi düşünüyor.
Gördüğüm ve işittiğim kadarı ile AB vatandaşı olmak, 4 000 Avro asgari ücrete sahip olmak bazılarına cazip geliyor. Sayın Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın ekibimize verdiği akşam yemeğinde söylediklerimi buradan tekrarlamak isterim.
Birinci Dünya Savaşını kazanan İtilaf Devletleri adına General Sharpi komutasındaki Fransız ordusu Batı Trakya’yı işgal eder. General Sharpi’nin amacı, Wilson prensiplerine uygun olarak (Bölgede hangi millet ve dine mensup çoğunluk varsa, yönetimi o çoğunluğa teslim etmek) Fransa’ya bağlı, manda sistemi kurulmasını sağlamaktır. Bunun için Batı Trakya’da referandum yapılması öngörülür. 12 Mayıs 1919 da temsilciler seçimi yapılır; 5 Türk, 1 Yunan, 1 Bulgar ve 1 Yahudi temsilci seçilir. O tarihte Batı Trakya’da %67 oranında ezici bir Türk çoğunluğu vardır. Oylama Yunanistan bağlanmak ve Fransız mandası seçenekleri bakımından iki seçeneklidir. Oylama neticesinde Fransız mandası 3 oy, Yunanistan’a bağlanmak 5 oy alır. Fransız yönetimine oy verenler bir Musevi, bir Bulgar ve bir Türk delegedir. Öbür dört Türk ve bir Yunanlı, Yunanistan’a bağlanma yönünde oy kullanırlar. Çünkü Türk delegelere Yunanlılar tarafından topraklarına dokunulmayacağı, şeriatlarına karışılmayacağı sözü verilmiştir. Peki sözlerinde durdular mı? 100 yıla varmadan, uluslararası yasalarla garanti altına alınmasına rağmen, Batı Trakya Türklerinin kendi aralarında mülk alışverişleri yasaklandı, kendi seçtikleri müftüler Yunan hükümetince tanınmıyor, doğrudan atama yapılıyor. Halbuki Fransız mandası kabul edilmiş olsa idi, tıpkı Hatay gibi, batı Trakya da çoktan anavatana katılmış olurdu diye düşünüyorum.
Görüldüğü gibi kısa gün kazancının peşinde olanlar, torunlarının geleceğini satmıştır diyebiliriz. Ezelden ebede hür yaşamış bir millete bu zillet çok ağır gelir. Üstelik bu hikayenin temelinde yüzlerce mücahidin ve Mehmetçiğin kanı ve canı varken. Şehitlikler, yaşanan acıların daha dün kadar yakın ve aymazlık gösterirsek hemen yarın tekrarlanacak kadar yakın olduğunu gösteren abideler. Başta Denizlili hemşerimiz Karaoğlanoğlu olmak üzere tüm şehitlerimizi minnetle yad ederiz.