2...
2002 yılı, Dünya kongresi için Mısır’dayız. Gündüzleri bilimsel program, akşamları kültür sanat aktiviteleri var. Mehmet Ali Paşa adına yapılan caminin bulunduğu kompleksin içinde bir gösterideyiz. Birkaç tane erkek sanatçı, bildiğiniz Mevlana dervişlerinin kıyafetlerini giymişler, sahnede dönerek dans ediyorlar. Bunların etekleri gökkuşağı gibi rengarenk, kendileri de çok hızlı dönüyor, böylece sahnede bir renk cümbüşü oluşuyor. Benim şaşkınlığım semazenlere benzeyen bu kıyafetin ve bu dönme eyleminin o ana kadar bize has bir kültür olduğunu sanmam. O anda anladım ki bu dansa dini ve mistik bir hava veren biz Türkleriz. Yoksa dans kısmı bize has bir olgu değil.
Zamanla bizdeki mistik Sema gösterisi Mevlevi dergahlarından ve 17 Aralık Şebi Aruz Mevlana’yı anma törenlerinden dışarı çıktı. Sünnet düğünleri vb kutlamaların karşılığında para alınan bir eğlencesine dönüştürüldü. Bu toplum buna neden seyirci oldu anlamış değilim. Bunun cehaletin ötesinde bir açıklaması yok. Yani içinizden biri yapıyorsa vardır bir bildiği, dışarıdan biri yapıyorsa tu kaka anlayışı ile sessizce seyir edilen bir garabet. Bana sorsan Konya Mevlana müzesindeki semazenler maaşlı olması bile açıklamaya muhtaç. Mevlevilik bir içe yolculuk mu, yoksa dışarıdan seyirlik mi?
Sözü İzmir BŞB nin Dünya Belediyeler Birliği Kültür Zirvesi’nde dünyaca ünlü sanatçı Ziya Azizi’nin yaptığı dans gösterisine getireceğim. Üzerine basarak söylüyorum ki dans gösterisi; yani semazen ile, mistizim ile, din ile ve Mevlevilik ile şekil dışında bir ilgisi yok. Ama cehalet dedim ya, vay efendim çıplak semazen gösterisi yapılıyormuş.
Sosyal medyada bu olay öyle sunulmuş ki, benim gibi okuduğunu anlamak adına birkaç kez okuyan, yetinmeyip araştıran birinin bile ilk tepkisi bu kadar da olmaz oluyor. Hah işte toplumun ekseriyeti bu kadar da olmaz safhasında kalıyor ve bir adım sonrasına gitmiyor. Topluma nifak tohumlarını ekmek isteyenler de bunu bildikleri için bu nefret dilini çok güzel manupüle ediyorlar. Olan, her gün birlik beraberlik nutukları çekilen şu güzel ülkeme oluyor.
Olay ile ilgili araştırdım da ne buldum onu da paylaşayım;
Sanatçı, aynı eser ile Kültür Bakanlığı görevlendirmesi yapılarak Çin'de ülkemizi temsil etmiş. 2008 yılında da Konya Büyükşehir Belediyesi’nin “Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî Etnosenfonik Buluşma” etkinliğinde sahne almış. Değil mi ki İzmir BŞB’nin etkinliğinde gösteri yaptı tu kaka oldu.
Bu durum şizofrenik toplumun tarifi gibi, sonumuz hayır olsun…
Prof. Dr. Bülent TOPUZ
Zamanla bizdeki mistik Sema gösterisi Mevlevi dergahlarından ve 17 Aralık Şebi Aruz Mevlana’yı anma törenlerinden dışarı çıktı. Sünnet düğünleri vb kutlamaların karşılığında para alınan bir eğlencesine dönüştürüldü. Bu toplum buna neden seyirci oldu anlamış değilim. Bunun cehaletin ötesinde bir açıklaması yok. Yani içinizden biri yapıyorsa vardır bir bildiği, dışarıdan biri yapıyorsa tu kaka anlayışı ile sessizce seyir edilen bir garabet. Bana sorsan Konya Mevlana müzesindeki semazenler maaşlı olması bile açıklamaya muhtaç. Mevlevilik bir içe yolculuk mu, yoksa dışarıdan seyirlik mi?
Sözü İzmir BŞB nin Dünya Belediyeler Birliği Kültür Zirvesi’nde dünyaca ünlü sanatçı Ziya Azizi’nin yaptığı dans gösterisine getireceğim. Üzerine basarak söylüyorum ki dans gösterisi; yani semazen ile, mistizim ile, din ile ve Mevlevilik ile şekil dışında bir ilgisi yok. Ama cehalet dedim ya, vay efendim çıplak semazen gösterisi yapılıyormuş.
Sosyal medyada bu olay öyle sunulmuş ki, benim gibi okuduğunu anlamak adına birkaç kez okuyan, yetinmeyip araştıran birinin bile ilk tepkisi bu kadar da olmaz oluyor. Hah işte toplumun ekseriyeti bu kadar da olmaz safhasında kalıyor ve bir adım sonrasına gitmiyor. Topluma nifak tohumlarını ekmek isteyenler de bunu bildikleri için bu nefret dilini çok güzel manupüle ediyorlar. Olan, her gün birlik beraberlik nutukları çekilen şu güzel ülkeme oluyor.
Olay ile ilgili araştırdım da ne buldum onu da paylaşayım;
Sanatçı, aynı eser ile Kültür Bakanlığı görevlendirmesi yapılarak Çin'de ülkemizi temsil etmiş. 2008 yılında da Konya Büyükşehir Belediyesi’nin “Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî Etnosenfonik Buluşma” etkinliğinde sahne almış. Değil mi ki İzmir BŞB’nin etkinliğinde gösteri yaptı tu kaka oldu.
Bu durum şizofrenik toplumun tarifi gibi, sonumuz hayır olsun…
Prof. Dr. Bülent TOPUZ