Sekiz günden beri Bodrum dayım, her yıl birkaç kere arkadaşım...


Sekiz günden beri Bodrum dayım, her yıl birkaç kere arkadaşımın merkezdeki otelinde kalırım, otelde kalan esnaf müşterilerle ve çarşı esnafıyla samimi ilişkiler kurduk, Bodrum da olmasam bile ara sıra arayıp halimi hatırımı sorarlar. Bu gidişimde Pandemi dolayısı ile turizmin açılmaması ve yasaklar nedeniyle işlerinin iyi gitmemesi esnafların morallerini iyice bozmuştu. Birçoğu dükkanlarını açmamış, açanlarda masrafları bile çıkarmakta zorlanıyorlar, bazıları kısa yoldan hemen zengin olma peşinden koşmaya başlamışlar. Bir araya geldiğimizde konu sanal paraya (bitcoin) geliyordu. Falanca arkadaşı elli bin lira yatırmış yatırdığı para bir haftada 160 bin liraya yükselmiş, bir başka arkadaşı dört ayda bir daire almış falan, o kadar ballandırarak anlatıyorlar ki! Cebimde bin lira olsa hemen yatırasım geldi.
Esnaf arkadaşlara dedim ki! ‘’Bu paralar nerede toplanıyor? Üretime katılıyor mu? Nerede çoğalıp değerleniyor, para yatırdığınız şirket batarsa ne yapacaksınız?’’ Sorduğum soruların hiç birine cevap veremiyorlar fakat bu işin garantili olduğundan ısrarla bahsediyorlar, gözlerini para hırsı bürümüş, ne yapayım? Tartışmanın bir anlamı yok, akacak kan damarda durmazmış, hepsinin elinde telefon gözlerini dikmiş saniye, saniye takip ediyorlar, kapıdan müşteri girmiş, bir şey almadan çıkmış ne gam!
Alın teri harcamadan kısa zamanda avantadan çok para kazanma geninin biz Türklerde fazla miktarda olduğuna inanırım. Bu konu hangi tıp branşına girer bilmiyorum ama acilen bunun araştırılmasında yarar olduğu düşüncesindeyim. Yurdum insanının nasıl dolandırıldığını yazsam ansiklopedi kalınlığında bir kitap olur. Şehrimizde her yıl tekrarlanan Çal köylüsünün üzümleri, Honaz köylüsünün kirazları, Çivril köylüsünün elmalarının piyasa fiyatının iki lira fazlasını veren sahtekar tüccarlara ürünlerini verip paralarını alamamaları ve bu olayın sürekli tekrarlanması nasıl izah edilebilir. Ben bunu aç gözlülük, kurnazlık, emeğinin değerinden fazla para kazanma hırsı olarak izah edebilirim. Yurdum insanının bu ek yerini iyi bellemiş olan dolandırıcılar Çiftlik Bank olayında olduğu gibi onların ek yerinden vurarak, binlerce kişiyi dolandırıp yurt dışına kaçıyorlar. Paraları oralarda lüks hayat sürerek harcamaları, basınımızın da bu görüntüleri halkın gözüne sokması bile insanımızın akıllanmasına yeterli gelmiyor.
Aptallığın en büyük kanıtı ve alameti! Aynı şeyi tekrar, tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemektir demiş Albert Einstein Adam daha ne desin? Aziz Nesin in yurdum insanı için söylediği sözü hepimiz biliyoruz, burada tekrarlamanın bir manası yok.
Yurdum insanını dolandıran insanların ellerini kollarını sallaya sallaya yurt dışına kaçmaları ve bir türlü ele geçirilip adaletin karşısına çıkarılamamaları. Örnek Çiftlik Bank dolandırıcısı tosuncuk lakaplı oğlanın hangi ülkede olduğu, paraları nasıl yediği görsel ve yazılı basında çarşaf, çarşaf resimlerle defalarca gösterildi. Dünyada Ülkemizin de üye olduğu İnterpol diye bir teşkilat var, neden? Bu teşkilat çalıştırılıp suçlular yakalanıp adalet önüne çıkarılamıyor bir türlü anlayamıyorum doğrusu. Bu kişilerin getirilip yargı önüne çıkarılıp büyük cezalar alması caydırıcılık açısından faydalı olmaz mı? Olur! elbet fakat nedense bir türlü yapılamıyor.
Bu gün sabah haberlerde gördüm ki sanal para ( Bitcoin) şirketi Thodex şirketi sahibi Faruk Fatih Özer 2017 yılında 23 yaşında 400 bin lira sermaye ile kurduğu, şu an 391 bin aktif kullanıcısı olan şirketini kapatıp 2 milyar dolar para ile yurt dışına kapağı atmış. Sabah sporundan dönüşte yolda rastladığım esnaf arkadaşlara sordum ‘’Sizin sanal paralar ne oldu?’’ diye hepsinin morali bozuk ve canları son derece sıkılmıştı fazla kurcalamanın manası yoktu. Adamın ne kadar para götürdüğü hakkında çelişkili haberler yayınlanmakta, kimisi 2 milyar dolar diyor kimisi daha fazla. Bu paranın büyüklüğünü insanın hafızası almıyor, bir zamanlar Ülkemin IMF nin kapısında bir milyar dolar para için beklediği günler aklıma gelince içim sıkılıyor, ruhum daralıyor.

[ilgili-haber=1165]

23 yaşında bir oğlan üç sene önce kurduğu bir şirketle bu kadar insanın paralarını alıp yurt dışına kaçabiliyor. Cami derneğine para toplamak için elli yerden izin almak gerekirken, bu şirketlerin para toplamasına hiçbir kurum ses çıkarmıyor ve beklenen oluyor. Ne diyeyim artık, Yuh ki! Yuh.
Raşit ÖZTÜRK
Yazar