Herkesin iyi yada kötü b...


Herkesin iyi yada kötü bir mesleği vardır. Konumuz mesleğini severek yapan ve mesleğinin zirvesine çıkıp giderken geriden gelenlere el uzatanlardır.
Gülriz Sururi Cezzar ve Engin Cezzar, Türk tiyatrosunun iki duayen kişileri idi, üstadın dediği gibi, bu gök kubbede birer hoş seda bırakarak, o güzel atlarına binip gittiler.
İlimizde İstanbul da ki gibi çok tiyatro salonu ve seyircisi olmadığı için, yılın belirli dönemlerinde amatör tiyatrolar ya da devlet Tiyatrolarının bir ya da iki oyunun sahnelenebilirdi, büyük yapımlı tiyatro oyunları seyretme imkânımıza pek olmadı. Gülriz hanımı ve Engin beyi Lüküs Hayat müzikalinin televizyonda yayınlanmasından bilirim, tabi ki onların oynadığı Kaldırım serçesi ve Keşanlı Ali Destanı nı da unutmak mümkün değildir.
Gülriz hanımın hafızamda bıraktığı resim, iyi bir tiyatro oyuncusu olmasının yanında iri gözleri ve düz saçlarıdır, hani Anadolu da eşek gözlü derler ya! Gözlerinin etrafına çektiği sürmeyi hiç silmedi, o sürmeli gözlerini sonsuza kadar yumana kadar. Engin bey ise omuzuna attığı ceketi, belinde kuşağı ile tam bir İstanbul külhanbeyi rolündeki halidir.
Bu yazı konum Gülriz hanım ve Engin beyin sanat yaşamlarını uzun uzun anlatmak değildir, merak edenler için internette binlerce sayfa bilgi mevcuttur. Onların hayatları boyunca Türk Tiyatrosuna yaptığı katkıları ve başarıları, Kültür bakanlığı tarafından Devlet Sanatçısı unvanı verilerek taçlandırılmıştır.

[ilgili-haber=1070]

Gülriz Sururi’nin değerli bağışlarıyla hayata geçirilen Gülriz Sururi-Engin Cezzar Tiyatro Teşvik Ödülü, yaptıkları üretimlerle ve yenilikçi yaklaşımlarıyla tiyatromuzun gelişimine katkıda bulunan bağımsız tiyatro topluluklarına ya da kişilere sunuluyor. Gülriz hanım ölmeden önce İstanbul Kültür ve sanat vakfına giderek tüm mal varlığını ( beş yüz bin dolar) bağışlayıp, her yıl belirlenen tiyatrolara verilmesini isteyerek. Benim için önemli olan şu sözü söylüyor. ‘’Tiyatrodan kazandığımızı tekrar tiyatroya yatırmak boynumuzun borcudur’’ Pandemi dolayısı ile zor günler geçiren tiyatrolardan seçilen on dört tanesine 210 bin lira teşvik ödülü bu yılın Şubat ayı başında paylaştırıldı.
Ülkemizde kendi branşlarında isim yapmış ve maddi imkanlara kavuşmuş insanların kendi mesleğini seçen kişilere maddi imkan sağlaması ne kadar anlamlı bir davranıştır. Yurdumuzda birçok vakıf çeşitli dallarda, burs ve yardımlar yapıyor elbette fakat benim üzerinde durmak istediğim kendi mesleğinde ün yapmış ve servet kazanmış Doktor, Mimar, Mühendis, Eğitimci vb. kişilerin kendi mesleklerini seçip, geriden gelecek olanlara yardım ve teşvik edici bir şeyler bırakıp gitmeleridir.
Bu dünya kurulduğundan beri yaşayan insan sayısı 70 milyar olarak tahmin edilmekte, bu 70 milyar insandan ne kadarı bu Dünyada bir iz bırakıp gitmiştir? Kötü iz bırakanları bu sayıdan çıkarır isek geriye çok az insanın kalacağından eminim.
Yaşadığı süre içerisinde yaptıkları ve bulundukları mevkileri ile kendilerini ölümsüz sanan, dağa taşa heykelleri dikilen, adları caddelere, sokaklara ve binalara verilen nice kudretli insanların öldüklerinde ya da devir değişip bulunduğu mevkilerden indirildiklerinde, heykellerinin yıkıldığını, adlarının her yerden silindiğini görüyoruz. Sanat, bilim, teknik, tıp ve edebiyat alanlarında eser bırakanların eserleri ve adları, kendi dönemlerinde olmasa bile bir gün mutlaka bu Dünya da yaşamaya ve sonsuza kadar anılmaya devam ediyor.
Gülriz Sururi Cezzar ve Engin Cezzar bu Dünyada yaşadıkları süre içerisinde silinmez izler bıraktılar. Ölümlerinden sonra, gelecek nesillere aktardıkları eserleri ve bıraktıkları ile sonsuza kadar yaşamayı hak ettiler bence.
Dileğim her meslek dalında başarılı olmuş kişilerin bu değerli sanatçıları örnek alıp, gelecek meslektaşlarına, ömürleri süresince ileriye taşıdıkları bayrağı teslim edip, o bayrağın daha yukarılara taşınmasına vesile olmalarıdır.
Raşit ÖZTÜRK
Yazar