Bizim nesil babadan gördüğü ufacık bir sevgi kırıntısının göğüs kafesine sığmadığı çocuklardı. Baba bi tarafa, ailenin kalanı diğer tarafa idi. Onun kararları, onun ağzından çıkanlar kanundu. Rahatsız mıydık, o ne kelime, tabii ki değildik. Biz o zamanlar farkında değildik ama dünyanın yükünü babanın sırtına yüklemiş olmanın konforunu yaşarmışız.

Varlık yokluk ne gam, böyle gündemlerimiz yoktu bizim. O zaman ki babalar da az şanslı değildi hani, ayakkabısı olmayan arkadaşlarımıza garip garip bakmazdık biz, o bizim doğalımızdı…

Bizim neslin babaları arada bir suratımızdaki kocaman el ve beş parmaktı. Olsun biz de az yaramaz değildik hani; şimdiki gibi güvenlikli havuzlar olmadığından, Menderesin çağlayan suyunda yüzmenin bir bedeli olacaktı elbet.

Babaya hürmet farklı idi; yanında sigara içilmez, ayak ayak üstüne atılmaz, uzun oturulmaz, sofrada ondan önce kaşık sallanmaz, akşam eve ondan sonra gelinmez, babanın gittiği kahvehaneye gidilmezdi. Babalar birer ulu çınar gibiydi, gölgelelenmek serinlemek istersen altına demir atardın, şimdiki babalar şemsiye gibi evlatlarının peşinden koşturuyorlar. Bizim neslin babaya hürmeti sonsuzdu, bu nesil nasıl olduysa uzun oturan evladına su taşıyan babalara dönüştü gitti…

[ilgili-haber=1350]

Ömür şimdiki kadar uzun değildi; bazı babalar evlatlarının büyüdüğünü göremeden yitip giderler; bazı babalar ise babalarına torun verdiklerini gösteremeden öksüz kalırlardı. Öksüz babalar, babalığı el yordamı ile kendileri öğrenirlerdi.

Bazılarımız gurbetçi çocukları idik, dedelerimiz baba yerine idi, baba demek bayramdan bayrama hediye demekti. Sonrası kucak dolusu selam ile biten mektuplar…

Bazen hayat savurur, engin denizlerde sandal misali açılır da açılırsın; ne zaman ki dönmek sığınmak istersin ufukta aradığın kara parçasıydı baba evi.

O kadar genç evlenirlerdi ki, evlatları ile birlikte büyürlerdi. Babalığın kıymetini torun sahibi olunca anlarlar. Baba dünyanın merkezidir, güvencedir, tecrübedir, bilgedir deriz ya, ha işte çoğu bunun farkında değildir. Farkında olduğunda artık dede olmuştur, farkındalığını torunu ile olan özel dünyasında gösterir.

Zaman akar gider ve bir gün gelir babalar çocuk olur, muhtaç olur. Babalık sırası evlada gelmiştir. Bazı babalar hem evladına, hem babasına babalık yapar. Dünyanın merkezi olmuştur artık, ta ki babasını kaybedinceye kadar. Baba dünyadan çekilince sırtında bir boşluk oluşur, kökünü kurt yemiş ağaç gibi sallanırsın.

Günümüzde baba olmak çok zor zanaat; varlığın sınırsız olduğu bir dünyada yokluğu çocuğuna yaşatmak; asker evladından şehitlik haberini almak; yalan dünyada fazladan yaşadığını düşünmek; can bedenden çıkmadan aklın çıkıp gittiği; kalabalıklar içinde yalnız…

Babaların gününü kutlarım…
Prof. Dr. Bülent TOPUZ