Toplumların gelişme süreci şu şekilde seyrediyor;
Tekstil, tarım ve tarıma dayalı sanayi gibi emek yoğun alanlarda yapılan yatırım ve üretimler neticesi sermaye birikiyor. Zamanla üretimden markalar çıkıyor ve katma değer çok artıyor. Öyle ki bu katma değerin kazancı üretimin kazancının ötesine taşıyor. Bu aşamada üretim terk edilerek gelişmekte olan ülkelere kaydırılıyor. Marka ve pazarlamaya yatırım yapılarak, sürdürülebilir bir kazanç elde ediliyor.
Tekstil sektöründen devam edecek olursak; Avrupa’nın hemen her ülkesinde emek yoğun ve üretimden sağlanan gelir getirici tekstil üretimi ömrünü 20 yıl ile sınırlıyor. Onlar vazgeçince üretim olgusunu bizim gibi ülkeler üstleniyor demiştik. Normal olarak beklenen, bizim de bi 20 yıl kadar bir taraftan sermaye biriktirip, diğer taraftan marka oluşturup bu sektörden çıkarak üretimi Pakistan, Hindistan ve Mısır gibi ülkelere kaydırmamız olması gerekiyor. Ancak biz Avrupa’da herhangi bir ülkenin yaptığını yapamıyoruz ve mucizevi bir şekilde bu emek yoğun sektörde 40 yılı aşkın bir süredir kendimizi takrarlayıp duruyoruz.
Gelişmişlik sürecinin bir ayağı sermaye birikimi ve bu sermaye ile farklı sektörlere yönelim ise, diğer ayağı teknolojik gelişim oluyor. Teknolojik gelişim daha az sayıda işgücü ile, daha kısa sürede, daha kaliteli üretim yapılmasını sağlıyor. Böylece vasıfsız veya az vasıflı işgücüne ihtiyaç ortadan kalkıyor. Teknolojik gelişim sağlayamadı iseniz, işgücü ihtiyacınız ve arayışınız devam ediyor.
Biz toplum olarak normal olmayan bir şey daha yaparak herkesi yüksekokulda okutmaya kalktık. Böylece insanlarımızı işgücü piyasasından çekmiş olduk. Yukarıda anlattığım nedenlerle işgücüne olan ihtiyaç devam ettiği için, bu açığı sığınmacılar ile kapattık. Öyle ki sığınmacılara bulunmaz nimet muamelesi yapar olduk.
Anlatabildim mi bilemiyorum. İşgücü açığından kaynaklanan sorunumuzu çözmek için teknolojik yatırımlara, yani gelişime yöneleceğimize, ordan burdan işgücü temin ederek yerimizde saymaya talip olduk. Ve hatta yerimizde saymayı nasıl becerdiğimiz ile öğünür olduk.