Mutluluk parayla satılan bir şey olsaydı onu satan yerin önün...
Mutluluk parayla satılan bir şey olsaydı onu satan yerin önünde zenginler uzun kuyruklar oluştururdu. Beklemeye tahammülü olmayan zenginler ise, araya adam sokup kaç para ise verip bir an önce almak isterlerdi. Bizi yönetenler ise daha satışa çıkmadan önce kendilerine ve yakınlarına birer adet alırlardı eminim. Peki! Fakirler ne yapardı dersiniz? Zenginlerden geriye kalan mutluluk kırıntıları ile mi yetinirlerdi? Ya da Züğürt ağa filminde olduğu gibi marabalar şıha gidip oylarını şıhın dediği partiye vererek öbür Dünyadan tapular alıp, mutlu olmayı öbür Dünyaya mı bırakırlardı? Ağa sorduğunda marabanın biri açıkça söylüyor filmde. ‘’Ağam bu Dünyada ki topraklar zenginler tarafından zapt edilmiş, bize heç yer galmamıştır, şıhımız bize öbür Dünyadan tapu verdi, bari orada bir yer sahibi olalım dedik’’. Ne kadar anlamlı bir cevap değil mi? Buna film işte deyip küçümseyebilir bazıları fakat bunun canlı örneği şu an Hindistan da yaşanıyor. Acımasızca uygulanan kast sisteminde insanların fakirliklerinin sebebini sorgulamasınlar ve ayaklanmasınlar diye bu reenkarnasyon’u icat etmişler. Kusura bakma! Bu sefer sana iyi ve mutlu bir hayat sunamadık belki sonraki hayatında asil, zengin ve mutlu bir hayatın olur diyerek.
Son zamanlarda kendimi hiç mutlu hissetmiyorum, bunun sebebi yukarıda bahsettiğim ekonomik sebeplerle bir ilgisi yok, orta halli kendine yeten, minimal yaşam tarzına inanan biriyim. Sadece ben mi böyleyim diye kendime çok sordum? Eğer sadece ben mutsuz olsaydım klinik vaka olarak bunun çarelerini tıpta arardım fakat çevremdeki yakınlarım, arkadaşlarım ve sorduğum birçok insanlar mutsuz olduklarını söylüyorlar. İlginç olan maddi durumu iyi olmayanların yanında tuzu kuru diye tabir ettiğimiz birçok insan da aynı durumda. Çoğu günler öğleden sonraları Saltak caddesinden aşağıya doğru Valilik binasının karşısına oradan da yukarıya doğru çınara, çınardan da meserret sokağına girer orada bulunan bir mekanın önünde arkadaşlarla buluşur sohbet ederim, bu yürüyüş esnasında caddelerde gördüğüm insanları yüzlerine bakarım onları gözlemlerim iddia ediyorum gördüğüm otuz yaş üzeri insanların tamamının yüzleri gülmüyor, hepsinin yüzlerinde bir karamsarlık var. Ne oldu da yurdum insanları bu hale geldi?
Bunun sebebinin Dünyamızın son yıllar içerisinde içinden geçtiği durumla alakası olduğuna inanıyorum. Acımasız kapitalist düzene teslim olmuşuz, üretmeden tüketmeye zorlanmış, gelirimiz her daim azaltılmış fakat ihtiyaçlarımız hep çoğaltılmış, yetiremez, bitiremez hale gelmişiz, kendi gelecek kaygımızdan vazgeçmiş çocukların hatta torunların geleceklerini düşünür hale getirilmişiz. İnsanların yüzleri nasıl gülsün? Akşam yorgun argın evine gelen bir adam Televizyonunu açtığında Ülkesiyle ilgili bir tek iyi haber duymaz mı? Ben duyamıyorum. Sürekli felaketler, Depremler, yangınlar, kazalar, kadın cinayetler, şehit cenazeleri, yedi kişinin bir genç tarafından acımasızca öldürülmesi. Ellerini kollarını sallayarak sınırlarımızdan giren Afgan gençler, Suriyeliler, Iraklılar ve her milletten insanın sokaklarımızda dolaşması, hayvanlara yapılan eziyetler, öldürmeler, istisnasız tüm milletlerin bize karşı olan tavırları, yurdum halkının siyasi görüş olarak ikiye bölünmüş olması, her an çıkma ihtimali olan savaş korkusu vb. bunları daha da çoğaltmak mümkün.
Çoğaltmak mümkün fakat canımızı daha da sıkacağı bir gerçek, amacımız bağcıyı dövmek değil elbet fakat bu gidişin hayra alamet bir durum olmadığının farkına varıp biran önce bir çözüm bulunması da gerek. Yapılan araştırmalarda Dünyada mutlu insanlar sıralamasında bayağı geride olduğumuz açık. Hep söylediğim bir fikrimi burada bir kerede daha ifade etmekte yarar görüyorum. Bu cennet gibi topraklarda yaşamanın bir bedeli var, bizler Türk milleti olarak bin yıldır bu bedeli fazlasıyla ödedik, kıyamete kadar da bizleri rahat bırakmayacakları açık. Artık biraz akıllanıp Ülke olarak kendimize çeki düzen verip içeride birliğimizi tesis ederek, akılcı politikalarla yolumuza devam etsek, bu memlekette yaşayan insanlarımız biraz da olsa refaha kavuşup, geleceklerine güvenle baktırıp mutlu etsek iyi olmaz mı?
[ilgili-haber=1585]
Bu toplumun insanları mutlu olmayı, diğer gelişmiş ülkelerin insanlarından daha fazla hak ediyorlar. Umuyorum ki! Bir an önce bu dileklerim gerçekleşir.Bana gelince, benim durumum pek iç açıcı değil gibi, mutsuzluğum böyle devam ederse bir arkadaşımın tanıdığı şıh var, ona gidip öbür taraftan Deniz kenarında, iki dönüm arazi içine kurulu, tripleks villalı bir arazi tapusu almam şart gari.
Raşit ÖZTÜRK
Yazar