
İlk romanımın çıktığı 2018 yılında. Katıldığım yurdun çeşitli illerinde yapılan kitap fuarlarında dikkatimi çekmişti bu yakışıklı ve karizmatik adam. Yayın evinin standının duvarlarında kocaman resimleri ve muhakkak fuar alanının girişinde yer alan katılımcı yayın evlerinin yazarlarının tanıtıldığı billboardlar da resimleri olurdu. İmzaya geleceği birkaç gün önceden sürekli yapılan anoslarla bildirilirdi. O gün geldiğinde, saatler öncesinden yayın evinin standının önünde kuyruklar oluşurdu. Bir keresinde fuar çadırının içinde izdiham yaratan okurları fuar alanının içindeki diğer ziyaretçilerin hareketlerini engelledikleri için, fuar alanının dışında kurulan başka bir çadıra yönlendirmiş ve orada kitaplarını imzalatmışlardı. Eğer tanınmış bir yazar isen yayın evin seni show yaparak getirir standına, gelişinden birkaç dakika önce anonslar yapılır, örneğin.
- Yayın evimizin çok değerli yazarı Hasan Ali Toptaş saat 13’00 de ….. Yayınevimizin standında kitaplarını imzalayacaktır. Kitaplarını imzalatacak olan değerli okurların bir an önce kitaplarını alarak sıraya girmelerini rica ederiz.
Benim gibi çömez yazarlar da ağzı bir karış açık olanları izler, yıllar önce bir reklam vardı ‘’Her genç kızın rüyası Zetina dikiş makinası’’ bizim gibi çömez yazarların da rüyası o genç kızınki gibi Hasan Ali Toptaş olabilmekti.
Fuar alanının dışında bir özel araba durur, şoför inip arka kapıyı açar, ünlü yazar hiç acele etmeden ağır ağır iner arabadan. Okurları arabanın etrafını sararlar, ismini söylerler bağırarak, ellerini kaldırıp sağa ve sola selam verdikten sonra, önceden ayarlanmış birkaç özel koruma eşliğinde fuar kapısından yayın evinin standına kadar giderler. Stant da gösterişli bir özel asistan (manken) karşılar onu, standın ortasına kurulmuş olan küçük bir masaya oturturlar, masanın üzerinde bir kuş sütü eksiktir. Kitaplar standın en görünen yerine yığılır üst üste. Yayın evinin genç görevlileri biriken okuyucuları sıraya sokmaya çalışır, bu arada bir anons daha duyulur fuar alanının içinde.
- Yayın evimizin değerli yazarı Hasan Ali Toptaş …… Yayın evimize teşrif etmiştir, beş dakika sonra kitaplarını imzalamaya başlayacaktır, kitaplarını imzalatacak okurlarımızın ……Yayınevi standının önüne gelmeleri rica olunur.
Benim standın önünde benim kitabımı inceleyen ergen kız anonsu duyunca yanındaki arkadaşına.
- Aaaaa hasan Ali Toptaş gelmiş, hadi geç kalmadan gidelim.
Der ve benim kitabımı incelemeyi bırakıp standın üzerine atar ve koşarak uzaklaşır, bense içimden Yayın evine ve değerli yazarına saydırırım.
İskenderun Fuarındayım, ilk kez yapılıyor, Fuarı Yayınevim düzenliyor. Çömez bir yazar olmama rağmen onur konuğuyum. Belediye görevlileri araçla otogardan alıp otelime yerleştirdiler ve hazırlanıp indim aşağıya, beni alıp fuar alanına götürdüler araçtan inerken hiç okuyucum ismimi bağırmadı, koruma, asistan falan da yoktu ama olsun (kendimi Hasan Ali Toptaş gibi hissediyorum) standımızda birkaç kitap imzalayıp resimler falan çektirdik, akşam oldu. Belediye Kültür Müdürü hanımefendi geldi standımıza, kitaplarımı imzalayıp verdim, onur duydu, akşam Ticaret odasında onurumuza verilecek Yemeğe davet etti, bende onur duydum tabi ki!.
Belediyenin özel araçları aldı bizi, gittik güzel bir bina en üst katında restoran var, orada bize özel bir masa ayarlanmış sekiz kişilik. Oturduk, Kültür Müdürü ve yardımcısı, ben ve Yayın evi sahibim, bizim köylü Fazıl Çolak abinin kızı Bircan Yıldırım, Sinan Akyüz, tanıştık. İki kişilik boş yer var, ben merak ediyorum kim gelecek diye, bu kadar değerli yazarın arasındayım, körün istediği bir göz Allah vermiş iki göz hesabı. Biraz sonra kapıdan Hasan Ali Toptaş ve yayın evi sahibi girmez mi? ayağa kalkmışım gayri ihtiyari fena da olmadı hani, saygıdan sandılar oturduk, biraz muhabbetten sonra Yayın evi sahibim Serkan bey Hasan Ali Toptaş a.
- Hasan abi yazarımız Raşit bey de Denizli’li, senin hemşerin olur.
Deyince az kalsın ağzımdaki lokma boğazıma takılacaktı, o ana kadar onun Denizli li olduğunu bilmiyordum, hoş sohbet bir adam masadaki herkes yazar olunca, zaman hızla akıp gidiyor, bir ara Hasan abi.
- Raşit bu Çallı lar neden çok zeki oluyorlar sence.
Dedi, ona çocukluğumda bebeklerin ağzına kara üzüm ezmesi ve afyon sakızı konulduğunu o yüzden olduğunu söyleyince Kültür Müdürü ve diğerleri inanamadılar. Epey gülüp eğlendik, harika bir yemek oldu, bir dahaki sefere İstanbul da buluşmayı kararlaştırıp ayrıldık, O günden sonra Hasan Ali Toptaş benim idolüm olmuştu.
Bu günlerde sosyal medya ve televizyon haberlerinde adı kadınlara cinsel istismar yaptığı suçlamaları ile çıktı ve o suçlamaları kabul edip bir özür metni yayınladı.
Bu konu beni çok üzdü, demek ki ünlü de olsa, herkesin bir zaafı olabilirmiş.
- Yayın evimizin çok değerli yazarı Hasan Ali Toptaş saat 13’00 de ….. Yayınevimizin standında kitaplarını imzalayacaktır. Kitaplarını imzalatacak olan değerli okurların bir an önce kitaplarını alarak sıraya girmelerini rica ederiz.
Benim gibi çömez yazarlar da ağzı bir karış açık olanları izler, yıllar önce bir reklam vardı ‘’Her genç kızın rüyası Zetina dikiş makinası’’ bizim gibi çömez yazarların da rüyası o genç kızınki gibi Hasan Ali Toptaş olabilmekti.
Fuar alanının dışında bir özel araba durur, şoför inip arka kapıyı açar, ünlü yazar hiç acele etmeden ağır ağır iner arabadan. Okurları arabanın etrafını sararlar, ismini söylerler bağırarak, ellerini kaldırıp sağa ve sola selam verdikten sonra, önceden ayarlanmış birkaç özel koruma eşliğinde fuar kapısından yayın evinin standına kadar giderler. Stant da gösterişli bir özel asistan (manken) karşılar onu, standın ortasına kurulmuş olan küçük bir masaya oturturlar, masanın üzerinde bir kuş sütü eksiktir. Kitaplar standın en görünen yerine yığılır üst üste. Yayın evinin genç görevlileri biriken okuyucuları sıraya sokmaya çalışır, bu arada bir anons daha duyulur fuar alanının içinde.
- Yayın evimizin değerli yazarı Hasan Ali Toptaş …… Yayın evimize teşrif etmiştir, beş dakika sonra kitaplarını imzalamaya başlayacaktır, kitaplarını imzalatacak okurlarımızın ……Yayınevi standının önüne gelmeleri rica olunur.
Benim standın önünde benim kitabımı inceleyen ergen kız anonsu duyunca yanındaki arkadaşına.
- Aaaaa hasan Ali Toptaş gelmiş, hadi geç kalmadan gidelim.
Der ve benim kitabımı incelemeyi bırakıp standın üzerine atar ve koşarak uzaklaşır, bense içimden Yayın evine ve değerli yazarına saydırırım.
İskenderun Fuarındayım, ilk kez yapılıyor, Fuarı Yayınevim düzenliyor. Çömez bir yazar olmama rağmen onur konuğuyum. Belediye görevlileri araçla otogardan alıp otelime yerleştirdiler ve hazırlanıp indim aşağıya, beni alıp fuar alanına götürdüler araçtan inerken hiç okuyucum ismimi bağırmadı, koruma, asistan falan da yoktu ama olsun (kendimi Hasan Ali Toptaş gibi hissediyorum) standımızda birkaç kitap imzalayıp resimler falan çektirdik, akşam oldu. Belediye Kültür Müdürü hanımefendi geldi standımıza, kitaplarımı imzalayıp verdim, onur duydu, akşam Ticaret odasında onurumuza verilecek Yemeğe davet etti, bende onur duydum tabi ki!.
Belediyenin özel araçları aldı bizi, gittik güzel bir bina en üst katında restoran var, orada bize özel bir masa ayarlanmış sekiz kişilik. Oturduk, Kültür Müdürü ve yardımcısı, ben ve Yayın evi sahibim, bizim köylü Fazıl Çolak abinin kızı Bircan Yıldırım, Sinan Akyüz, tanıştık. İki kişilik boş yer var, ben merak ediyorum kim gelecek diye, bu kadar değerli yazarın arasındayım, körün istediği bir göz Allah vermiş iki göz hesabı. Biraz sonra kapıdan Hasan Ali Toptaş ve yayın evi sahibi girmez mi? ayağa kalkmışım gayri ihtiyari fena da olmadı hani, saygıdan sandılar oturduk, biraz muhabbetten sonra Yayın evi sahibim Serkan bey Hasan Ali Toptaş a.
- Hasan abi yazarımız Raşit bey de Denizli’li, senin hemşerin olur.
Deyince az kalsın ağzımdaki lokma boğazıma takılacaktı, o ana kadar onun Denizli li olduğunu bilmiyordum, hoş sohbet bir adam masadaki herkes yazar olunca, zaman hızla akıp gidiyor, bir ara Hasan abi.
- Raşit bu Çallı lar neden çok zeki oluyorlar sence.
Dedi, ona çocukluğumda bebeklerin ağzına kara üzüm ezmesi ve afyon sakızı konulduğunu o yüzden olduğunu söyleyince Kültür Müdürü ve diğerleri inanamadılar. Epey gülüp eğlendik, harika bir yemek oldu, bir dahaki sefere İstanbul da buluşmayı kararlaştırıp ayrıldık, O günden sonra Hasan Ali Toptaş benim idolüm olmuştu.
Bu günlerde sosyal medya ve televizyon haberlerinde adı kadınlara cinsel istismar yaptığı suçlamaları ile çıktı ve o suçlamaları kabul edip bir özür metni yayınladı.
Bu konu beni çok üzdü, demek ki ünlü de olsa, herkesin bir zaafı olabilirmiş.
Raşit ÖZTÜRK
Yazar
Yazar