26. Çal Bağ Bozumu Kültür ve Sanat Festivali davetiyesi önümüze düştü. Program üç gün dolu dolu. Müzik eğlencenin ve panayır tipi sergilerin yanı sıra yöresel yemek yarışması, keşkek dövülmesi, pekmez kaynatılması, üzüm sergisi ve canlı resim performansı gibi aktiviteler de var. Tüm bunların arasına bir de Apollon Lairbenoz tapınağında Müzik ve dans gösterisi eklenmiş. Bu gösteri şimdiye kadar yapılan Çal Bağ Bozumu festivallerine baktığımızda bana sıra dışı geldi.
Aslında konudan önceden haberimiz var. Çal Kaymakamı Mert Çanga bu tapınağa, hele gün batımına hayran kaldığını tekrarlayıp duruyordu. Bu harika doğa olayını tanıtım amaçlı kullanmak üzere bir müzik ve dans gösterisinden bahsetti. Bana söylediği adresten Adıyaman Memrut Anıt mezarında yapılan benzer bir tanıtımın videosunu ve küratör Kahart grubunun çıkardığı işleri izledim. Ben açıkçası göstermelik birkaç seyirci ile profesyonel bir ekip tarafından çekilecek bir “youtube videosu” olarak anlamıştım. Şenliklerin davet programına alınıp, herkese açık davet yapılınca bi ürktüm, ya duyan gelirse, dağ taş insan olursa diye.
Her ne kadar her duyanın gelmeyeceği, popüler olmayan bir müzik ve dans gösterisine rağbetin düşük olacağı malum olsa da, bu konuların meraklısı Yaşar Tok gazeteci kimliği ile bu organizasyona ve davete şaşırdığını belirten bir yazı yazdı. Hatta biraz ileri giderek iptal edin dedi. Yazısında tapınağın böylesi bir seyircili gösteri için uygun olmadığını anlatmaya çalışmış.
https://d20haber.com/yazarlar/yasar-tok/apollon-lairbenosta-gunbatiminda-testiyi-kirmadan/
Bu yazı üzerine hem belediye başkanımız Fethi Akçan, hem de kaymakamımız Mert Çanga ile görüştüm. Bir kaos ve kargaşa olması ihtimaline karşı gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini ifade etmeye çalıştım ancak her iki kamu görevlisi de zaten aldıkları tedbirleri anlatarak yeterince hassas olduklarını ifade ettiler. Doğrusu ben bu gösterinin ve tanıtımın yapılmasını isteyen biri olarak ikna olmayı tercih ettim. Sonra da bir merak ve kaygı içinde o günü bekledim. 16 Eylül günü düştük yola;
Tapınağa giden tarla yolu mıcır dökülerek düzgün hale getirilmişti. Araçlar karşı karşıya geldiğinde zorlanarak da olsa karşılıklı geçebiliyorlardı. Tapınak alanına varır varmaz, mimari yapıların dışında yeterince otopark alanı hazırlanmış. Hem aşağıda hem de tepede yeterince jandarma görevlendirilmiş. Örneğin alana çıkan ve alandan inen araçların karşılıklı yola çıkmasına müsaade edilmedi. Bir tepenin üstünde olmakla, kenarları Menderes vadisi kenarları, yani uçurum olan tapınak alanı halat ve direkler vasıtası ile çevrelenmiş. Gösteriye yerel idarecilerin tahminleri çerçevesinde maksimum 300 kişi katıldı. Böylesi popülarite dışı ve modern bir sanat gösterisine araçları ile 300 kişinin gelmesi şaşırtıcı bir ilgi diye düşünüyorum. Hani yapıldığına değdi diyelim.
Selahattin Anar’ın özel bir davul ile ritim gösterisi, İranlı sanatçı Sami Hosseini’nin ritim çalışması eşliğinde Cansu Ergin’den bale tipi dans gösterisi, Arp sanatçısı Ela Talay’dan Arp müzik aletinden yayılan yumuşak melodiler dinleyicilerden tam not aldılar. Seyirciler iyi ki geldik dediler ve düzenleyenlere çokça teşekkür ettiler. İşte dostlar bir gün batımı böylesi güzel hale getirilmiş diyelim ve dönelim gün içine;
Tapınağın gün batımında bir müzik ve sahne gösterisi ile tanıtılması Çal Bağ Yolu girişimine de cazip gelmiş olmalı ki bu projeye destek olmuşlar. Bu iş birliği sonucu, gün içinde her bir bağ evinde misafir sanatçıların birer performansı organize edilmiş. Biz Lermenoz şarapçılıktaki Arp dinletisine şahit olduk. Lermonos Şarapçılık sahibi Prof Hürriyet Yılmaz gösteri öncesi kısa bir açıklama ile Çal Bağ Yolu fikrinin ortaya çıkışını ve yürüyüşünü anlattı. Ortamın oldukça kalabalık ve canlı olması dikkat çekici idi. Ya yavaş yavaş “hadi bi yemek yiyelim, hem gezelim hem görelim” türü meraklılar ortaya çıkıyor, ya da bu meraklılar hep vardı, şimdi de Çal Yöresini keşfettiler diyeyim ben size.
Çal kaymakamı Çanga, oldukça cevval bir delikanlı. Çal kaymakamlarından Hasan Şıldak’ı, (sonraki Burdur, Balıkesir ve şimdi Şanlıurfa Valisi) 2006 Çal Yöresi sempozyumuna canı gönülden katkısı ile, bir de Selin Sarı’yı, bir aşevi kurulabilir mi gayreti ile hatırlarım. İnsanın gittiği yerde iz bırakması ne güzel. Çanga kaymakamım bu izi çoktan bıraktı diyeyim. Biz Lermonos şarapçılıkta arp müziği dinlerken çıktı geldi. Meğer Çökelez’in Menderes vadisine doğru olan yamaçlarında bir paraşüt destinasyonu oluşturabilir miyiz düşüncesinin bizatihi neferi olmuş. Anlayacağınız paraşüt ile uçmuş ve indiği yerden doğrudan gösteri alanına gelmiş. Biz de bulunduğumuz yerden paraşütleri rahatlıkla izleyebildik.
Akşamüzeri ressam Gürcan Ekici’nin canlı performansını da ziyaret ederek pekmez kaynatmayı resmettiği bir tablosunun önünde resim çekildik diyerek yazımı tamamlayayım.
Ya işte böyle dostlar. Bir bağ bozumu şenliği farklı bir uygulama ile level atlıyor diyeyim ben size. Bu anlayışı gelecek yıllarda da sürdürmek lazım. Festivalleri panayır havasından çıkarıp yörenin ürün ve üretim deseni etrafında buluşulan bir aktiviteler zincirine çevirmek lazım. Çal da yapılan budur. Başkanımız Fethi Akçan’a ve Kaymakamımız Mert Çanga’ya ve dahi Çal bağ yolu iştirakçileri Prof Hürriyet Yılmaz, Kuzubağ Şarapçılık Salih Kuzu, Küp şarapçılık Asım Altıntaş, Erdel Şarapçılık Hüseyin Kuzu’ya teşekkürler.
Bi sözüm de dostum Yaşar Tok’a olsun; bu gösteriyi kaçırmayacaktın…