PAÜ Tıp Fakültesi’nde güze...


PAÜ Tıp Fakültesi’nde güzel bir uygulama var. Ya hekimlik disiplini dışından biri davet ediliyor, ya da bir hekim alanı dışı bir konuyu ele alıyor. Böylece biz hekimler bir taraftan bilgilenirken, bir taraftan da dünyaya bakmaya alışkın olduğumuz penceremizin dışına çıkabiliyoruz. Son programın konuğu Galatasaray Üniversitesi’nden Prof. Dr Ali Ergür’ü idi. Öğretim üyesi ve öğrencilerden oluşan katılım oldukça iyi. Konu ilginç ama toplantıyı organize edenler de iyi çalışmışlar anlaşılan. Konu başlığımız “Tıp Eğitiminde Teknoloji ve Ustalık Eğitimi”.Konuyu ilginç hale getiren bu başlığın bir sosyolog tarafından işlenecek olması. Prof. Ergür’de bunun farkında olduğundan, farklı disiplinlerin bir araya gelmesi ile farklı terminolojilerin buluşmasının güzelliğinden bahisle konuya giriyor.

Ergür özetle diyor ki; “Enformatik çağında yaşıyoruz, bilgiye ulaşım kolaylaştı, bir okadarda öğrenme ve bilgi biriktirme ihtiyacı ortadan kalktı. Artık Google sayesinde ihtiyacımız olan kadarını, ihtiyacımız oluğu anda elde ediyoruz. Bu bilgiyi bir cam ekrandan öğreniyoruz. Yani öğrenen ile öğreten arasında insani bir ilişki yok. Bu yaşam tarzı sosyal hayatın her alanına yansımış durumda, ilanı aşk da cam ekran üzerinden yapılabiliyor, bir ilişkinin sonlandırılmasıda. İnsanlar sosyal ilişkilerini yürütmekte bile arayüz kullanır durumdalar. Teknoloji ilişkilerin arayüzü olmuş durumda. Teknoloji eğitim öğretim hayatında usta çırak ilişkisini ortadan kaldırmış durumda”

***

Bu anlatılan konuların çoğu içinde yaşadığımız ve bilindik konular olmakla birlikte “Arayüz” tanımlamasını çok tuttum. Bu tanım üzerine durmak lazım. Arayüz kullanmak insanları birbirinden uzaklaştırıyor mu, yoksa her an ve istediğin kadar iletişim, tabii ki bazende istemediğin kadar iletişim sağlaması bakımından uzaklaşabilmenin önünde bir engelmi? Neyse konumuz bu değil.

Teknolojinin tıp uygulamaları üzerine etkisi özeline fazla girmedi. Bunu yapabilmek için elbette içerden bir yani tıp mensubu olmak gerekir. Diğer taraftan konu ne olursa olsun gündem gelir kendini dayatır. Bu nedenledir ki, içerden birileri, yani tıp doktoru arkadaşlarımız Prof Sibel Özkurt ve Hakan Erbay sordu; “Son zamanlarda hekime yönelik şiddetin arkasında teknoloji ve arayüz kullanım sorunu olabilir mi.?”Şiddetin neoliberal iktisat politikalarının yapısında var olduğunu ifade etti. 18. Yüzyıl kapitalizminde bir sömürü olsa bile,genel refahı sağlamaya çalışan hümanist bir tarafın olduğunu, ancak günümüz kapitalizminin rekabeti esas alarak ötekileştirdiği her şeyi yok etmek ve yutmak üzerine kurulu olduğundan, iş hayatının hemen her alanında şiddet olduğu belirtildi. Sağlıkta performans baskısı ve beklentisi, sağlığın özelleştirilerek kapitalizmin bir faaliyet alanı haline getirilmesi sonucu kapitalizmin kendisinde var olan şiddeti bu alana taşıdığı söylenebilir.

***

Diğer taraftan, sürekli ekrana bakan, hastanın şikayetlerini ve bulgularını ekranayazan, ekrana gelen tetkik ve film sonuçlarını ekrandan okuyan, hastanın tanısı ve tedavisini ekrana yazan bir hekimin hastada ki karşılığı “yüzüme bile bakmadı” oluyor. Hekimin o esnada sıradaki hastaları düşündüğü, yaptıklarını, gördüklerini kayda geçirme zorunluluğu olduğu gibi gerekçeler hastayı ilgilendirmiyor. Bizim toplumuzda artan şiddetin önemli nedenlerinden birinin kışkırtılmış talep ve bu talebe cevap vermeyi engelleyen iş yükü olduğunu not etmeyi ihmal etmeyelim.

Netice de, kapitalizmin ürettiği teknolojik yeniliklerin ve kolaylıkların sağlık alanına dayatılması neticesinde hekim ile hasta arasına cam ekran bir arayüz olarak girdi. Bu genel akımı veakışı değiştirmek mümkün değil. Buna karşı mücadele etmeye soyunmak bu selin içinde boğulmak olacaktır. Kenara çekilip seyretmek de bir seçenek olabilir,ama hayatın akışını değiştirmek yerine kendi hayatın için bir şeyler yapmak mümkün. Hekim teknolojiyi iyi kullanmanın yanısıra hastaya dokunursa, eliyle, gözüyle onu muayene ederse, bir de sağlığın tanımına uygun bir iletişim içinde olur ise, o hasta ve o hekim için hayatın anlamı başka olacaktır.

Sağlık “bedenen, ruhen ve sosyal olarak tam iyi olma hali” olarak tanımlandığına göre, hekim hasta ilişkisinde arayüzü minimuma indiren bir yaklaşım hastanın ruhen ve sosyal olarak da iyi hissetmesine yardımcı olacaktır.

‘Prof. Dr. Bülent TOPUZ’