Sevgili hemşerim Prof Erol Göka, Denizli büyükşehir belediyesinin 15 günde bir yaptığı kültür buluşmalarına Prof. Kemal Sayar ile birlikte konuk olacağını öğrendiğimiz andan itibaren kendimize bir görev edindik. Ne zaman gelecek, nasıl değerlendirilecek, yöremizi hatırlatan ne gibi bir hediye verilebilir gibilerden. Çal Yöresi Derneği olarak, hemen organize olduk Çal Kadın Kooperatifi’nden, Çalgarası Üzümü, Pekmez, Bamya, Kekik Suyu, Lavanta, Ada çayı içeren sepetleri hazırladık ve sohbet sonunda bu başarılı kadın kooperatifini anlatan bilgi eşliğinde sunduk. İşin bu tarafı sana bana haber tadında kalsın asıl önemli olan iki üstadın sohbeti olsa gerek;
Hiç hazırlık yapmadan seyircili bir sohbet bu kadar güzel olabilir mi? Oldu işte. Tabii bu ikilinin iki buçuk yıl kadar aynı minval üzere birlikte bir TV programı yapmış olmalarını ve benzer sohbetleri diğer illerde de yapmış olmalarını hazırlıktan sayabiliriz.
Kemal Sayar, “İnsanın görevi dünyayı onarmaktır. Yeryüzünün eksiğini, gediğini fark etmek ve eksik olanı yerine koymaktır. Çok fazla bireysel mutluluk üzerinde durduğumuz zaman, toplumun, ülkenin ve dünyanın menfaatlerini göz ardı edebiliyoruz” dedi.
Erol Göka, “Her şey kanıksanıyor; insanları şaşırtan, bu kadarı da olmaz dedirten, bizi insani zemine çeken skandallar artık dünya üzerinden kalkıyor, ne olursa olsun kimse şaşırmıyor, geleneksel dünyadan miras kalan son erdemler de bir bir siliniyor.” dedi.
İlk 45 dakikalık sohbetten sonra ikinci kırk beş dakikalık soru cevap kısmında sorulara doğrudan cevap vermek yerine soruların etrafında dolanmayı tercih etmeleri, kendi sohbetlerine kaldıkları yerden devam etmeleri ya da hazırdan konuşmaları gibi geldi bana. Diğer taraftan şöylesi bir riski başından bertaraf etmek istemiş olabilirler;
Hazır işinin ehli iki uzmanı bulmuşken kişisel sorunlarına birinci elden çare bulmaya çalışan, hani oracıkta problemini halletmeye çalışan danışanların ortaya çıkma ihtimali azımsanmayacak kadar çoktur. Sorulara doğrudan cevap verilirse, özel soruların sorulmasına bir davetiye çıkabilir düşüncesi haksız değildir.
Bilemedim yani, fark ettiğim ama adını koyamadığım bir taktik var gibi geldi bana. Ama yine de seküler ahlak ile dini ahlak arasında nasıl bir karar ve uygulama içinde olacağız sorusuna; önce insan olacaksın, insanlara Müslüman, Hristiyan, Musevi, ateist, sünni, alevi gibi uzayıp giden tanımlamalar ile kategorize ederek, yanına ya da karşına almadan, sadece insan olarak göreceksin diye bir mesajın salonu dolduran kitleye verilmesini beklerdim.
Tabii benimkisi bir akademisyen olarak yapıtaşımda bulunan eleştirel bakış. Yoksa oradakilerin orada bulunmaktan ve iki saate yakın iki duayeni dinliyor olmaktan ziyadesi ile memnun olduklarını her halleri ile belli ettiler.
Sohbet boyunca Gazze’de insanlığın düşürüldüğü duruma dikkat çekilmesi, her fırsatta atıfta bulunulması, genel geçer bir sohbetten ziyade günceli yaşamak ve yaşatmak bakımından çok anlamlı idi.
Prof Kemal Sayar, kitaplarına imza isteyenlerin uzayıp giden kuyruğu ile uğraşırken, Çal Denizler kökenli Prof Erol Göka’da hemşerileri ve dahi akrabaları ile hoşça vakit geçirdi.
Biz kendilerinden memnun kaldık, tadı damağımızda kaldı diyelim ve Büyük Şehir Belediyemiz tarafından artık geleneksel hale getirilen önümüzdeki yılın kitap fuarında Erol Göka Hemşerimizi kitapları ile birlikte ağırlayalım inşallah.