Son günlerin, haftaların,...
Son günlerin, haftaların, ayların hatta yılların gündemden düşmeyen kavramlarından biri de “bağımlılık”.
Anne babalardan tutun, eğitimcilere; alanın uzmanlarından bırakın, konuya en uzak bireylere kadar sirayet eden konu…
Bağımlılık; daha çok altından su götürecek, daha çok üstünden zaman yok edecek!
Nedir bu bağımlılık?
Kaç çeşittir?
Her geçen gün neden daha çok çeşitlenmektedir?
Neden son yıllarda çok revaçta bir tartışma konusu olma yolunda üst sıralarda yer almaktadır?
Bu sorun karşısında çözüm yolları olmasına rağmen neden çözüm yollarında gerileme, bağımlılık oranında ilerleme görülmektedir?
Bilim ve teknoloji bağımlılıkla savaştan yana mıdır?
Yoksa bağımlılıkla kol kola yeni bağımlılıklar yaratma derdinde midir?
Ülkelerin politikaları vatandaşlarına bu anlamda -kısa vadeden uzun vadeye- sorunu kökten yok edici ya da daha sorun sorun olmadan önlem alıcı, elle tutulur, kolay uygulanabilir, etki gücü hissedilir projeler üretmekte neden bir kısırlık yaşamaktadır?
Serbest dalış stili ile nefesimi tuttum, bağımlılığın derinliğine ulaşmaya çalıştım yukarıdaki sorularla…
Gelgelelim derinlik, hatrı sayılır derinlik!
Bağımlılık konusu Gustav Fechner’in buz dağına benzetilebilir. Görünenler, görünmeyenler ve ötesi…
**
Cevaplara geçelim mi dersiniz?
Yok, öyle bir niyetim yok.
Artık bu konuda herkes uzman!
Gerçi hoş, artık herkes her konuda uzman!..
Bu konuda naçizane tavsiyem şudur: Sorularımızın gücünü arttırmak.
Ok yay misali sorularımızın gücü arttıkça yayı daha çok gereceğiz, sonra cevaplar ve ötesine geçeceğiz. Ezber bozan cevaplar ve uygulamalar bağımlılık konusundaki bağımlılığımızı delip geçecektir.
**
Bağımlılık, kolay iştir.
Bağımsızlık yürek ister!
Faruk GÜLHAN / Öğretmen