Sağlıklı iletişimin yollarını açıklayan Psikolog Gülşah Özcan: “Risk tetkiklerinin yapılarak olumlu sonuçların alındığı ve doğumun kesinleştiği aylardan sonra çocuğa bu haberi vermek daha yararlıdır. Bunun için ilk dört ay kritik bir dönem olduğu içim çocukla paylaşılmaması önerilir. Ancak aile, çocuğa açıklamadan önce çocuk çevreden duyup ailesine sorular sorarsa yalan söylemeyip durumu anlatmak gerekir. Diğer yandan güven duygusunun zedelenmemesi için çocuğu annedeki fiziksel değişiklikleri fark etmeden önce bilgilendirmek gerekir. Bundan sonraki zamana diliminde ne yapmak, nasıl davranmak gerekir? Kardeş olacağı zaman başta çocuğun sürece hazırlanması gerekir. Bütün süreçleri paylaşmakta bu hazırlık aşamasında önemlidir. Yani kardeşi olacağını, cinsiyetini, onunla birlikte neler yapabileceklerini, olduktan sonra nelerle karşılaşacaklarını anlatma, çocuğun bir bir bilgilendirilmesi ve sürece en başta hazırlanması çok kıymetlidir. Yeni kardeşin geleceğini, çocuğumuzu kucağımıza alarak ya da biraz daha büyük yaştaysa göz hizasına gelecek şekilde eğilerek söylemek gerekir. Çocuklara yeni bir kardeşi olacağını anlatmak bazen sanıldığından daha zor olabilir. Çocuk, anne ve babasının ilgisinin artık kendisinde değil de kardeşinde yoğunlaşacağını düşündüğünden kardeşini kabul etmekte zorlanabilir. Çocuğun duygusunu anlamaya çalışmak ve sen ne düşünüyorsun şeklinde sormak, onun fikirlerine de değer verdiğinizi hissettirecektir. Çocuğun bu durum karşısında soruları, endişeleri ve kaygıları olabilir, bu sorulara ve duygulara hazırlıklı olmak gerekir. Bu cevaplar çocuğunuzun yaşına uygun ve bir birey olduğunu unutmadan verilmelidir. Cevabını veremeyeceğiniz sorularda “bunu araştıracağım ve öğrenince seni de bilgilendireceğim” şeklinde çocuk bilgilendirilmelidir.”
Çocukların yeni doğan bebekten sonrada değerli olduklarını hissetmek istediklerini belirten Gülşah Özcan, “5-8 yaş arasında ise çocuklar, ailede bebek doğduktan sonra da değerli hissedeceklerinden emin olmak isterler. Onlara değerli hissetmeleri için büyük olmanın avantajlarını anlatabilirsiniz. Bebeğin gelişiyle ilgili eğlenceli aktivitelerde onlara da yer verebilirsiniz. Bebek geldikten sonra da mutlu yuvanızın devam edeceğini belirtmek önemli olsa da kelimelerden ve anlatımlardan daha önemlisi evin içinde yaşanan duygulardır. Akıllarında “Şimdi bana ne olacak?” ve “Acaba beni sevmedikleri için mi bebek geliyor?” gibi sorular vardır. Bu sorulara duygusal olarak cevap verebilmek, hamilelik süreci zor olsa da çocuğa güven ve bağlanma gibi temel ihtiyaçlarını bu zorlu süreçte de aksatmadan verebilmek önemlidir. Ebeveynlerin kardeşe hazır olmadığını düşündüklerinde çocuğa karşı duydukları suçluluk, ya da aksine çocuğu büyük gibi davranmadığı için suçlamaları bu süreçte yanlış baş etme yöntemleri olabilir. Yine annenin hamilelik döneminde yaşadığı bulantı, kusma gibi sıkıntıları, ya da çocuğu kucağına alamamasını doğacak kardeşine bağlaması çocukta kardeşe dair olumsuz inançlara ve anneye dair kaygılara neden olabilir. Böyle bir durumda annenin sağlıklı ve doktor kontrolü altında güvende olduğunu belirtmesi çocuğun yaşadığı kaygı ile baş etmesinde yardımcı olur” ifadelerini kullandı.
“Çocuğun hayatında oluşabilecek değişikliklere bebek doğmadan başlamak gerekir”
Kıskançlık duygusunun önüne geçmek için önerilerde bulunan Özcan, “Bütün ihtiyaçları ebeveynleri tarafından karşılanan ve evin çocuğu olarak ilgi ve sevgiyi üzerinde toplayan çocuğun, yeni bir bebekten sonra kendisine olan bu ilginin azalacağı ve sevginin paylaşılacağı düşüncesiyle kardeşini kıskanması doğaldır. Kardeşi doğduktan sonra ani değişimler yasayan çocuk, bunların nedenini kardeşinin doğumuna bağlar. Bu durum yeni üyeye yönelik kızgınlık duymasına neden olur. O yüzden çocuğun hayatında oluşabilecek değişikliklere bebek doğmadan başlamak gerekir. Annenin, çocuğun normalde karşıladığı bazı ihtiyaçlarını hamilelik döneminde baba ya da ailedeki başka bir üye devralmalıdır. Örneğin günlük park gezilerini babanın yaptırması gibi. Böylece bebeğin doğumundan sonra yoğun bir şekilde onun bakımıyla ilgilenen anne, büyük çocuğun üstünden ellerini birden çekmemiş olur. Aynı şekilde baba küçük bebekle vakit geçirdiğinde anne büyük çocuk ile ilgilenebilir” dedi.
“Aşırı tepki göstermek çocuğun öfkesini arttıracak”
Çocuğun kardeşine zarar vermesi durumunda ne yapılması gerektiğini anlatan Özcan, “Anne babaların fark etmesi gereken önemli nokta şudur: çocuğun öfke duyduğu kişi aslında yeni doğan kardeşi değil, Çoğunlukla artık ona eskisi gibi davranmadıklarını düşündüğü anne babasıdır. Ama çocuk bu öfkeyi, ona değişimlerin somut kaynağıymış gibi gözüken kardeşine yansıtır. O yüzden çocuğun bu davranışları önlenmek isteniyorsa aşırı tepki göstermeyip bu konudaki olumsuz duygularını ifade etmesine izin verilmeli. Aşırı tepki göstermek hem çocuğun öfkesini arttıracak hem de daha sonrasında bunu ilgi çekme amaçlı kullanmasına neden olacaktır. Örneğin 5 yasından küçük çocuklar zarar verdiklerinin çok da bilincinde değildir. O nedenle çocuğun kardeşine uyguladığı ve anne babanın ise şiddet gibi gördüğü bir tutum çocuk acısından merakını gidermek için kardeşiyle uğraşması ve onu incelemesi şeklinde bir durum olabilir. Ancak yine de zarar görmemeleri için mümkün olduğunca küçük yaşlardaki kardeşleri beraber olduklarında gözetimden uzak tutmamak yararlı olacaktır. Annenin ve babanın yapması gereken, hamileliği ve doğacak bebeği her zaman pozitif bir duyguyla çocuğa aktarabilmelidir. Ebeveynlerin doğru tutumu sergilemek adına zorlandığı bu gibi kritik durumlarda bir uzmandan destek olmaları da önemlidir” şeklinde konuştu.
Editör: TE Bilisim