Ceşen Yeniden TASKK Yönetiminde Ceşen Yeniden TASKK Yönetiminde
“Akademisyen eğitim, uygulama ve araştırma faaliyetlerinin hepsinde asgari seviyede yeterli, bu faaliyetlerin en az birinde hem akademik hem sosyal hem de kendini gerçekleştirme bakımından oldukça iyi olmalıdır.”


Öz geçmişinizi anlatır mısınız?

1963 yılında Denizli’de doğdum. İlköğretimi Denizli-Çal/Akkent kasabasında, liseyi İzmir Buca Lisesinde yatılı okudum.

Gelecek kaygısı olmayan bir ülkenin vatandaşı olsa idim, hiç düşünmeden fizik bilimi okurdum. Uygulamalı fizik olarak gördüğüm makine mühendisliğini seçtim ve ÖSYM sınavında ilk tercihimle ODTÜ Makine Mühendisliği bölümüne başladım. Burada İngilizce hazırlık okudum. Birçok tıp doktorunun geçmişinde olduğu gibi, yakın çevremin beklentilerine uydum ve tekrar üniversite sınavına girerek Cerrahpaşa Tıp Fakültesine başladım. 1987 yılında tıp doktoru, 1991 yılında KBB uzmanı oldum. 1994 yılında yardımcı doçent olarak başladığım Pamukkale Üniversitesi(PAÜ)’nde 1995 yılında doçent, 2001 yılında profesör oldum. Kurucusu olduğum KBB bölümünün 1994 yılından beri başkanıyım. İngilizce ve Almanca biliyorum.

ODTÜ’de okurken bir akademisyen ya da büyükçe bir fabrikada yönetici olmayı hayal ederdim. Çalışınca oluyormuş, şimdi hem bir akademisyenim hem de Üniversitemizin işletme müdürlüğünü yaptım. 2002-2004 yılları arasında, Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Ana Bilim Dalından, Yönetim-Organizasyon yüksek lisans dersleri kapsamında 4 dönem İşletmelerde Stratejik Yönetim ve Planlama, İnsan Kaynakları Yönetimi, Yönetim Psikolojisi, Kültürün Yönetim Faaliyetlerine Etkisi, İşletmelerde Değişim Yönetimi ve Liderlik Davranışları, Küçük ve Orta Ölçekli İşletme ve Şebeke Organizasyonu, Aydınlar ve Endüstriyel İlişkiler dersleri aldım. Müdürlüğünü yaptığım PAÜ Döner Sermaye İşletmesinde teori ile pratiği birleştirme ve olumlu sonuçları görme fırsatı buldum.

1994 yılından bugüne çeşitli teklifler almama rağmen üniversitemden ayrılmayı bir an bile düşünmedim.


Tıp mesleğini seçme nedeniniz nedir? Seçtiğiniz için memnun musunuz?

Toplum içindeki saygınlığı, gelecek kaygısı olmaması iki temel neden ve seçtiğime memnunum.


Sizce işinizin en zor tarafı nedir?

Hekimler içinden çıktıkları topluma yabancılaşmış/yabancılaştırılmışlardır. Zamanında empati yapmayan hekimler, empati yapmayan bir vatandaş/hasta kitlesinin ortaya çıkmasına sebep olmuşlardır. Hekimler aleyhine alınan her karar vatandaşta gizli ve açık bir memnuniyet yaratmaktadır. Bu nedenle iyi hekimliğin, iyi insan olmakla desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Sınırlı sayıda hekimin iyi denilebilecek kazancı olduğunu düşünüyorum. Hastaların ve yöneticilerin nezdinde hekim değerlendirmesi yapılırken, bu sınırlı sayıdaki hekim üzerinden yapılıyor.

Kişisel olarak işimin en zor tarafı çat kapı gelen hastalardır. Üstelik bu durum randevu vb. işlemler için görevli sekreterler bulunmasına rağmen olmaktadır. O anda bir makale ya da asistan tezi okuyor olabilirsiniz, ancak vatandaşın bakışı boş oturduğunuzu ima eder tarzdadır. Aslında ne yapmakta olduğunuzu anlatmaya çalışsanız anlaşılma ihtimali sıfırdır.


Bir akademisyen nasıl olmalıdır? Nasıl tanımlarsınız?

Eğitim, uygulama ve araştırma faaliyetlerinin hepsinde asgari seviyede yeterli, bu faaliyetlerin birinde hem akademik hem sosyal hem de kendini gerçekleştirme bakımından oldukça iyi olmalıdır.


Branşınızda kendinize örnek aldığınız biri var mı?

Kendime özgüvenimin oldukça yüksek olması nedeniyle örnek aldığım demeyelim. Ancak yaptığı işi takdir ettiğim kişi Hacettepe KBB’den Prof. Dr. Metin Önerci’dir.


Türkiye’deki sağlık ortamını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Mevcut hükümetin uygulamaları ile doktora ve sağlık hizmetine ulaşma ve hasta memnuniyeti bakımından olumlu yönde ve hızlı bir zirve yapmıştır, ancak nerede durulacağı bilinemediğinden aynı hızla düşüş yaşanacağına inanıyorum. Düşüş nereye kadar sürer, eskisi aranır mı, bilemiyorum.


Yurt dışında mesleki deneyiminiz oldu mu?

Fakültede iken değişim öğrencisi olarak iki ay Almanya’da bulundum. Cerrahi bir branşı seçmemde etkili oldu. KBB alanında böylesi bir deneyimim olmadı.


Yurt dışında aynı işi yapmak ister miydiniz?

Sağlık hizmeti bizden daha geride olan bir ülkede, afiliye edilmiş bir hastanede, her ayın belirli günlerinde düzenli çalışmak isterim. Sürekli ve kadrolu çalışmak istemem. Hekimlikte iletişim, yani hasta ile aynı dili kullanmak önemlidir. Başka bir ülkede hastanın primer doktoru olarak faydalı olabileceğimi düşünmüyorum.


Yurt içi ve yurt dışı dergilerde yayımlanmış kaç yayınınız var?

Yüzden fazla.


Türkiye’deki tıbbi yayıncılığı nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu konuda sizce yapılması gerekenler nedir?

Son yıllarda gelişiyor. Geç kalınmış çabaların içindeyiz. Bu konunun sorumlusu YÖK’tür. Önce uluslararası kabul gören dergilere sahip olmamız konusunda çabalamamış, sonra da uluslararası yayın şartı koşarak işin kolaycılığına kaçmıştır.


YÖK Başkanı olsaydınız neleri değiştirirdiniz?

Dışarıdan doçentliği kaldırırdım. Yüksek okullara akademik unvanı kaldırır, sadece fakültelere mahsus kadrolar haline getirirdim. Öğrenci kabul sayısını ve harç miktarını üniversitelerin kendine bırakırdım. Yayınlarda epidemiyolojik ve maliyet analizi yapan çalışmalara ister yurt içi ister yurt dışı iyi puan verirdim.


Mesleğinizde hedeflediğiniz yere ulaşabildiniz mi?

Evet.


Mesleğinizle ilgili ilginç bir anınızı anlatır mısınız?

Başlangıçta tıp fakültesine isteyerek gelmedim. Bu nedenle teknik bir iş olarak gördüğüm radyolog olmayı planlıyordum. Bir çocukluk arkadaşım “Onlar da mı doktor?” deyince, “Bunca yıl okuyacağız, bari doktor olayım” diye radyolojiden vazgeçtim. Tıp eğitiminin ikinci sınıfı yaz tatilinde takıldığım devlet hastanesinde cilt doktoruna gelenlerin yarısı saçı döküldüğü için geliyordu. Reçete yazan doktorun ise tek tel saçı yoktu. Kelin merhemi olsa kendine sürer hesabı, genetiğimde olduğu için cildiyeci olmak istemedim. KBB hekimi oldum, ancak babamdaki presbiakuzi ve bendeki başlangıcı farkettiğimde artık çok geç olmuştu. Yakında işitmiyorum diyen hastalara karşı “Sağır duymaz uydurur” durumuna gelebilirim.


Kendi sağlığınıza yeterli özeni gösterebiliyor musunuz?

Asgari seviyede göstermeye çalışıyorum


Tıp dışında uğraşlarınız ya da hobileriniz var mı?

Başkanı olduğum Pamukkale Sağlık Eğitim Vakfı, 850 civarında ihtiyaç sahibine yılda 365 gün üç çeşit sıcak yemek ulaştıran, Türkiye’de başka örneği olmayan bir organizasyondur.

Başkanı olduğum Pamukkale Eğitim Vakfı Okulu PEV Kolej, Milli Eğitim resmi sonuçlarına göre SBS sıralamasında Denizli’nin en iyi ilköğretim okulu olduğu kanıtlanmış bir kurumdur.

Başkanı olduğum Pamukkale KBB-BBC Derneği iki ayda bir yapılan eğitim toplantıları ile hizmet içi eğitime ve toplum sağlığına doğrudan katkıda bulunan bir dernektir.

Editörlüğünü yaptığım Denizli Güncel Sağlık dergisi, yapımcılığını yaptığım “DRT Güncel Sağlık Programı” Denizli’de verilen sağlık hizmetinin topluma tanıtılmasına katkıda bulunmaktadır.

Tiyatroyu severim amatör olarak oynarım.


Hiç keşke dediniz mi? Pişmanlıklarınız oldu mu?

Tıp fakültesi eğitimi boyunca ve ihtisasın ilk yıllarında makine mühendisliği yerine tıp okumakla ilgili oldu. Ancak uzmanlığımdan bu tarafa ne mesleğimle ilgili ne de sosyal yaşantımla ilgili olmadı diyebilirim. Hayatımda denemediğim işler için pişmanlığım oldu, deneyip başarısız olduklarım için olmadı. Aynı anda birden fazla sorumluluk ile yaşarsanız ne pişman olacak ne de keşke diyecek vaktiniz ve ruh haliniz olmuyor.


Ailenize yeterince vakit ayırabiliyor musunuz?

Yeterin altında, yani orta.

Editör: TE Bilisim