Hıdırellez ya da Hıdrellez, Orta Asya, Ortadoğu, Anadolu ve Balkanlar'da kutlanan mevsimlik bayramlardan biridir. Ruz-ı Hızır (Hızır günü) olarak adlandırılan Hıdırellez günü, dünyada darda kalanların yardımcısı olduğu düşünülen Hızır ile denizlerin hakimi olduğuna inanılan İlyas'ın yeryüzünde buluştukları gün olarak düşünülür ve kutlanır.
Güzel yurdumun her yerinde kutlamaları ve uygulamaları değişiklik gösterse de. Bizim bildiğimiz ve söylediğimiz şekliyle hıdrellez baharın, bereketin, bolluğun olması için kasabamızın aşağı mahallesinde bulunan türbenin önünde halktan toplanan malzemelerle kırk’a yakın kazanlarda keşkekler pişirilir ve tüm kasabalının katılımıyla türbenin bahçesinde yer sofraları kurularak yenirdi. Hıdırellez arifesinde ise gece yarısı olmadan bahçelerdeki gül dallarına dilek kağıtları asılır ya da dibine gömülürdü. Bu dileklerde genellikle birbirini seven gençler kavuşmayı, yoksullar bolluk, bereket, sağlık ve sıhhat, hastası olanlar ise şifa dilerlerdi.
Bu sene yurdum insanlarının ilginç hıdrellez istekleri haber kanallarını meşgul edince bana da yazmak farz oldu. Her konuda olduğu gibi binlerce yıllık bu Türk geleneğini anlamadıkları, anladılar ise de yanlış anladıkları açıkça görülüyor. Haberlere konu olan hıdrellez dilekleri Antalya da gerçekleşti.
Antalya’da, 2 yıllık Corona virüs sürecinin ardından 6 Mayıs günü, Hıdrellez dilekleri tutuldu. Gün doğumuyla Konyaaltı sahili, Düden Şelalesi ve falezlere gelen vatandaşlar, dileklerini yazdıkları kagıtları, Akdeniz sularına bıraktı. Binlerce dilek kagıdı, bir süre su üstünde kaldıktan sonra batarak gözden kayboldu. DHA’nın haberine göre; Konyaaltı sahiline dalış yapan bir grup dalgıç, Hıdrellez dileklerini suya bırakan vatandaşların arkalarında bıraktıkları kirliliği görüntüledi. Çoğunluğunda borçlarını ödemede kolaylık, sağlık ve mutluluk dilenen kâğıtlarda, ‘’dünyayı içime sine sine gezmek istiyorum, yurt dışında yüksek lisans, 2022 model cip, yazlık ev, 60 yataklı huzur evi, 60 yataklı çocuk sığınma evi, dudağıma dolgu ve burnum estetikli olsun, Bodrum'da yazlık evim olsun’’ yazdığı görüldü.
Şimdi bu dileklere gülüp geçmek işin kolayı olurdu. Yurdum insanının türbelerden beklentileri hepimizce malum fakat hıdrellez gibi tamamen doğanın uyanması, baharın gelmesi, koyunların kuzulaması, tarlaların ekilip biçilmesi, üretimin bol olması, yeni gelen baharın herkese mutluluk sağlık getirmesi için dileklerin tutulduğu bir bayramdan istenenler şaşırtıcı değil mi? Bu sadece bana mı abes geliyor bilemiyorum. Sosyologlar tarafından dikkatle incelenip analiz edilmesi gereken bir konu olduğunu düşünmekteyim. Yurdum insanı ne zaman bu hale geldi bilemiyorum. Hıdrellez emek harcamadan alın teri akıtmadan zenginleşme aracı değildir, hiçbir zamanda olmayacaktır. Doğadan, tabiattan bu kadar uzak kalan insanlardan bu geleneği anlamalarını beklemek zaten abesle iştigal olacaktır. Bu tür geleneklerimiz binlerce yıldır nesilden, nesile aktarıla gelmiştir, bu bağlantıyı ne zaman kopardık da geleneklerimizden bi haber olduk. Şehir hayatının bizleri doğadan tamamen kopardığı anlaşılıyor. Eli, ayağı toprağa değmemiş, toprak nasıl sürülür görmemiş, bir çukura fide dikmemiş, bir fideden sebze koparmamış, ağaçta bir elma görmemiş, bir ekinin başağını koparıp eline alıp bakmamış ve onu koklamamış bir çocuğa hıdrellezi nasıl anlatabilirsin.
Bir yazımda Tanrı bizim dualarımızı duymuyor ve duymayacak da demiştim, bazı kişiler ne demek istediğimi anlamadan bana kızdılar. Dedim ki! Bizler duanın fiili kısmını yapmayı unutmuşuz ya da işimize gelmiyor, işin kolayına kaçıp Tanrı’yı da kandırabileceğimizi sanıp duayla isteklerimize kavuşmayı umuyoruz. Köyün etrafında ne kadar ağaç varsa kesip yakmışız fakat yerine bir tane bile dikmemişiz, bahar gelince de tepelere çıkıp Tanrı’ya yağmur yağdırması için dua ediyoruz. Gökten bir şimşek gönderip hepimizi kömür etmediğine şükür etmeliyiz aslında fakat kimin umurunda! Dua iki türlüdür birincisi fiili dua, çalışıp emek harcarsın, alın teri akıtırsın. İkincisinde ise dua edersin, istersin rabbinden makul ve hak ettiğin kadarını. Bolluk, bereket, sağlık, huzur, uzun ömür, kötülüklerden korunmak vb. Biz ne yapıyoruz, çalışmadan alın teri akıtmadan Tanrı’dan ev araba hem de jeep olacak, Bodrumda yazlık, estetik, cennette deniz kenarında tripleks villa.
Bu duaları, Tanrı işitir mi? İşitmez elbet. Bizde gider türbelere, yatırlara, hıdrellezlerde gül dallarına, denize, akarsuya dileklerimizi atar ve gerçekleşmesini bekler dururuz sonsuza dek. Tembeliz azizim TEMBEL.
Yakın zamanda dijital ortamda dualarınızı Tanrıya iletiyoruz, hediyesi beş lira diye bir sayfa açan olur ise en çok Türklerden rağbet göreceğine hiç şüphem yok.
Rabbim bizleri affetsin.