Sağlıklı bir toplumu sağlı...


Sağlıklı bir toplumu sağlıklı bireyler oluşturur. Yeterli ve dengeli beslenme sağlıklı olmanın temel koşullarından biridir. Yeni neslin sağlıklı olabilmesi için gebelik döneminde beslenmeye dikkat edilmelidir.

Gebelik ve emzirme döneminde anne artan besin gereksinimlerini karşılayamadığında kendi besin depolarını kullanarak gebelik komplikasyonlarına açık hale gelir. Annenin yetersiz beslenmesi bebeğin sağlığını olumsuz yönde etkiler. Çok sayıda yapılan araştırmada gebelik döneminde ki beslenmenin bebeğin doğum ağırlığını, beyin gelişimini, prematürelik vb üzerindeki etkileri kanıtlanmıştır. Gebelikte artan gereksinimlerin karşılanmaması kemiklerde mineral kaybı gibi çeşitli sağlık sorunlarına yol açmaktadır.

Gebelikte ağırlık kazanımı annenin sağlığının yanı sıra fetüsün gelişimi ve sağlıklı doğumu için önem taşır. Gebelik süresince yeterli ağırlık kazanımının olması gerekir. Önerilenin altında ağırlık kazanımı düşük doğum ağırlığı ve preterm doğumlarla sonuçlanabilir. Önerilen ağırlığın üzerinde ağırlık kazanımı ise obeziteye ve obezite ile ilişkili gebelik sağlık sorunlarına yol açar.

Gebelikte fetüsün büyüme ve gelişmesi annenin günlük aldığı besinlerin plasenta yoluyla fetüse iletilmesiyle gerçekleşir. Gebe kadının enerji gereksinmesi normal yaşamsal faaliyetleri ve fiziksel aktivite düzeyine ilaveten fetüsün büyümesi için gereken enerji toplamı kadardır.

DRI (Diyetle Önerilen Alım Miktarları) ya göre gebe kadının birinci trimesteda (1. 3 aylık dönem) kadar enerji gereksinmesi gebe olmayan kadının tahmini enerji gereksinmesinden fazla değildir. Ekstra enerji gereksinmesi ikinci trimesterda (2. 3 aylık dönem) 340 kkal ve üçüncü trimesterda (3. 3 aylık dönem) 452 kkal dir. Gebe bir kadın günlük ortalama 2200 – 2900 kalori arasında enerjiye gereksinim duymaktadır.

KARBONHİDRATLAR:

Günlük alınan enerjinin %50-60’ı karbonhidratlardan sağlanmalıdır. Alınan karbonhidrat kaynağı kompleks karbonhidrat olmalı, basit şekerler tercih edilmemelidir.

 PROTEİNLER:

Vücudun yapı taşlarıdır ve fetüsün büyümesi için gereklidir. Enerjinin %12-15 ini karşılamalıdır. Protein kaynağının %60’ı biyolojik değeri yüksek kaynaklardan sağlanmalıdır. RDA önerisi 60 g /gün proteindir, vejetaryenler ve bitkisel ağırlıklı beslenen gebelerin 20 g/gün ilave yapmaları önerilir.

YAĞLAR:

Enerjinin %25-30 u yağlardan karşılanmalıdır. PUFA (Çoklu doymamış yağ asitleri), gebenin PUFA’dan özellikle DHA (dokozahekzanoik asit)’dan zengin beslenmesi fetüsün sinir sisteminin gelişimini etkiler. LCPUFA(Uzun zincirli çoklu doymamış yağ asidi), EPA(Ekozapentanoik asit), DHA ve AA (araşidonik asit) çocuğun büyüme ve gelişimi için önemlidir. . Randomize kontrollü bir çalışmada; gebeliğin 20. haftasından doğuma kadar geçen sürede plasebo ve deney grubunda omega-3 yağ asitlerinin etkisi izlenmiştir. Gebeliğin son yarısında 600 mg/gün omega-3 desteği kullanımının daha iyi gebelik süreci ve yeni doğan ölçümleri ile ilişkili bulunmuştur.

MİNERALLER:

Gebelik döneminde minerallere olan gereksinim artmaktadır. Bu mineraller içerisinde en önemlileri demir ve kalsiyumdur.

Demir:

Gebelikte artan demir gereksiniminin besinlerle karşılanabilmesi için normal gereksinime ek olarak 10-20 mg demir alınmalıdır. Gebelikte beslenme programı içinde demirden zengin besinlerin (kırmızı et, kümes hayvanları, kuru baklagiller, kuru meyveler, pekmez, tam tahıl ve zenginleştirilmiş tahıl ürünleri gibi besinler) yer alması önemlidir. Ayrıca demir emilimini engellediği için yemeklerle birlikte çay- kahve içilmemelidir. Yemeklerde mutlaka taze meyve ve suları, salataların (C vitamininden zengin) bulunması demirin vücutta kullanımını artıracaktır.

Sağlık Bakanlığının Politikası Olarak; Gebelerde klinik anemi olmasa da günlük demir gereksinimi göz önüne alınarak tüm gebelere ikinci trimestirden başlayarak 6 ay ve doğum sonu 3 ay olmak üzere toplam 9 ay süre ile günlük 40-670 mg elementer demir verilmektedir.

Kalsiyum:

Gebelik süresince kemik yapısını oluşturan kalsiyumun yeterli miktarda alımı, bebeğin iskelet yapısının gelişimine, annenin de kemik kitlesinin korunmasına yardımcıdır. Gebelik süresince yeterli miktarda kalsiyum tüketimi daha sonraki dönemde osteoporoz riskinden sizi korur. Gebe kadınların günlük kalsiyum ihtiyacı 1000-1300 mg, adolesan gebelerin gereksinimi ise günlük 1300 mg’dır. 240 gram (büyük su bardağı) süt veya yoğurt günlük yaklaşık 300 mg kalsiyum sağlar. Süt ve süt ürünleri, yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller iyi bir kalsiyum kaynağıdır.

Gebe kadınlar için önerilen diyetle besin öğesi alım miktarları Tablo-1’ de gösterilmiştir.

VİTAMİNLER:

Gebelikte günlük 300 kalori enerji eklenmesi ile birlikte B vitaminlerinin (tiamin, riboflavin ve niasin) gereksinmesi de artmaktadır. Yeni vücut hücrelerinin yapımında proteine yardımcı olarak B6 vitamini, B12 vitamini, folik asit için gereksiniminiz artar. Kadınlar yeterli düzeyde folat tükettikleri (600 mcg/gün) zaman nöral tüp defektleri için risk azalmaktadır.

Gebeliğin getirdiği besin öğesi ihtiyaçları çeşitli besinleri içeren, yeterli ve dengeli bir diyetle karşılanabilmektedir. Demir, folik asit ve diğer önemli besin öğeleri ihtiyaçlarınızın karşılanmasını sağlamaya yardımcı olmak için doktorunuz ve diyetisyeniniz doğum öncesi multi-vitamin ve mineral suplemanı kullanmanızı önerebilir.

GEBELİKTE TÜKETİLMESİ GEREKLİ BESİNLER VE MİKTARLARI:

Gebelikten dolayı artan enerji ve besin öğesi ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için gebe kadının normal zamanda yediklerine ek olarak tüketmesi gereken besinler, miktarları ve beslenme ilkeleri şunlardır:

  • Bir su bardağı kadar süt veya yoğurt veya 2-3 kibrit kutusu kadar peynir veya 1-2 kaşık çökelek . Süt veya yoğurt çorbalar içinde de (sütlü çorba, yoğurtlu çorba) tüketilebilir.
  • Bir adet yumurta veya yumurta kadar et, tavuk, balık. Bu besinler tüketilemiyorsa kurubaklagil yemekleri, mercimekli veya nohutlu çorbalar tüketilebilir.
  • Yemeklerle birlikte C vitamininden zengin sebzeler (maydanoz, kıvırcık, lahana, biber, domates, karnabahar vb.) meyveler (kuşburnu, portakal, mandalina, elma, şeftali vb. ) ve taze meyve suları tüketilmelidir.
  • Sebzelerin ve kuru baklagillerinin haşlama sularının dökülmemesi vitamin ve mineral kayıplarını önler
  • Yemeklerde iyotlu tuz kullanılmalıdır. Yüksek tansiyon (hipertansiyon) varsa yemekler tuzsuz veya az tuzlu pişirilmelidir.
  • Yemekler azar azar ve sık sık tüketilmelidir, mide fazla doldurulmamalıdır.
  • Satın alınırken taze besinler tercih edilmelidir. Konserve, beklemiş besinler ve hazır besinler yerine taze, mevsiminde ve doğal besinlerin tüketilmesine özen gösterilmelidir.
  • Besin çeşitliliğine önem verilmelidir. Bu şekilde birçok vitamin ve mineralin vücuda alınması mümkün olacaktır.
  • Günde en az 8-10 bardak su içilmelidir. Özellikle kabızlık şikayeti varsa bol su içerek, kabuğu ile yenen meyveler, kuru erik, kuru kayısı tüketilmeli, her öğünde sebze ile salataya yer vererek lif alımı artırılmalıdır.
  • Düzenli fiziksel aktivite, barsak fonksiyonlarının normal olmasını sağlar. Yürüyüş, yüzme ve hafif egzersizler gebelik süresince yapılabilecek en iyi egzersizlerdir.

Gebenin ağırlık kazanımı için gerekli olan enerji ve besin öğeleri yönünden yeterli ve dengeli beslenmesi gerekir. Tüketilen besin miktarları önerilen miktarların altında olmamalıdır. Farklı besin gruplarından besinler tüketilerek vitamin ve minarelerin de çeşitliliği sağlanmalıdır. Demir ve folik asit gebelikte gereksinimi artan besin öğeleridir. Annenin kan hacminin artması, fetüsün annenin depolarından demiri kullanması, beslenmede yapılan hatalara bağlı gelişen demir eksikliği demir takviyesi ile önlenmelidir. Fetüste nöral tüp defektiyle sonuçlanan folik asit eksikliği gebelik öncesinden başlanarak folik asit desteği kullanılarak önlenebilir. Kalsiyum ve D vitamini fetüsün kemik gelişimi ve annenin kalsiyum depolarını korumada, diş çürüklerinin engellenmesinde önem taşır. Besinlerle yeterli miktarda kalsiyum alınamadığında diyete ek destek olarak kullanılmalıdır.

‘Diyetisyen Elvan NALÇACI’