1. Çocuklarda COVID-19 enfeksiyonu sıklığı nedir?
Salgında Ocak 2020'den beridir olan epidemiyolojik bilgiler COVID-19 enfeksiyonun erişkinler gibi çocuklarda da olabildiğini göstermektedir. Enfeksiyon olsa da HASTALIK hali, yani COVID-19 HASTALIK tablosu olma olasılığı çocuklarda erişkinlere göre daha düşüktür. Hastalık görülme oranı erişkinlerin yaklaşık %10-20'si oranındadır. Çocuklarda asemptomatik dediğimiz klinik hastalık bulgusu vermeden hastalığı geçirme oranı yaklaşık %50-60 oranındadır. Çocuklarda klinik bulguların olduğu hastalık tablosu özellikle altta kronik bir hastalığı olanlarda, bir yaş altındaki süt çocuklarında ve adölesan yaş grubu dediğimiz gençlerde görülmektedir. Kreş, yuva çocuklarının çoğunluğu asemptomatik geçirmektedir. COVID-19 etkeninin çocuklarda ağır hastalık yapmamasının kesin nedeni tam bilinmemekle birlikte çocuklarda ACE-2 reseptörlerinin daha az olması, daha aktif bir immun sistemin olması, çocuklarda uyguladığımız diğer aşıların olası olumlu etkileri, fizyolojik farklı bazı özellikleri ile açıklanabilir. Çocukların hastalığın yayılmasındaki rolleri salgının ilk dönemlerinde yüksek oranda gösterilmişse de çocukların etkeni bulaştırma süreleri ve viral yükleri erişkinlere göre daha düşük düzeydedir. Hastaneye yatış oranı %0.52, yoğun bakım yatış oranı da %0.05 düzeylerindedir. Mortalite oranı ise %0.02 düzeyindedir. Ancak zaman içinde salgında yeni varyant tipler, aşı ile erişkinlerin korunması ile varyant virüslerin çocuklarda COVID-19 enfeksiyonuna neden olma ve hastaneye yatış oranlarında salgının ilk dönemlerine göre bir artış söz konusudur. Bu açıdan varyant virüslerin enfeksiyonlarında dikkatli olunmalıdır. ABD kaynaklarına göre çocuk vakalarda salgının ile dönemlerine göre %10-12 oranında bir artış görülmektedir. Hastaneye yatış oranı da %1.5-4 düzeyindedir.
2. Çocuklarda COVID-19 enfeksiyon hastalığının klinik bulguları nelerdir?
Çocuklarda COVID-19 enfeksiyonu enfekte vakalrın %50-60'ında asemptomatik görülmektedir. Hiçbir klinik bulgu vermeyebilir. Özellikle kreş ve okul çocuklarında bu şekildedir. Çocuk COVID-19 vakalarında ateş en sık bulgudur (%58). Özellikle bir yaş altındaki çocuklarda daha belirgindir. Bunu sıklık sırasına göre öksürük izler (%46). Öksürük vakaların yaklaşık yarısında vardır. Burun tıkanıklığı, dolgunluğu %36 ile üçüncü sıradaki klinik bulgudur. Boğaz ağrısı, baş ağrısı, miyalji, kırgınlık hali, karın ağrısı, yutma güçlüğü, ishal, deri döküntüleri ve koku duyusunda, tat duyusunda sorunlar erişkin kadar sık olmasa da görülebilir. Bu semptomlar kendi içerisinde vakadan vakaya göre asemptomatikten birkaç bulgunun bir arada olmasıyla da gözlenebilir. Bu klinik bulgular diğer solunum yolu viral enfeksiyonlarında da olabileceğinden klinik bulgular COVID-19 a spesifik değildir. COVID-19 enfeksiyonunu klinik bulgularla diğerinden ayırt etmek mümkün değildir. Semptomların süresi ortalama olarak 3-5 gündür. Daha sonra kendiliğinden geriler. COVID-19 vakalarında ateş 5 günden daha uzun sürüyorsa dikkatli olunmalıdır. Pnömoni küçük çocuklarda değil daha büyük, adölesan vakalarda karşımıza çıkmaktadır. Akciğer dinleme bulguları genelde normaldir. Pnömoni tanısı akciğer grafisine göre konulmaktadır. Bakteriyel ko-enfeksiyon veya süperenfeksiyon oranı düşüktür.
3.COVID-19 enfeksiyonu tanısı nasıl konulur?
Çocuklarda COVID-19 enfeksiyonun klinik bulguları diğer sorlunum yolu virüslerinin yaptığı enfeksiyon hastalığı tablolarından ayırt edilemez. Klinik bulgular kesin tanı için ayırt edici özellikte değildir. Kesin tanı için yaygın olarak kullanılan PCR testi tercih edilmektedir. Diğer testler antikor testleri, kan biyokimyası ile ilgili testler, akciğer grafisi ve BT incelemesi, daha detaylı bazı testler gerektiği durumlarda istenebilir. Testlerin istenebilirlik durumu çocuğun klinik bulgularına, yaşadığı coğrafi bölgenin özelliklerine ve salgının durumuna göre değişebilmektedir. Ayaktan vakalarda, basit klinik bulgular varsa, asemptomatikse, ciddiyet göstermiyorsa, altta yatan kronik bir hastalığı yoksa, evde veya yakın çevresinde temaslı olduğu COVID-19 enfeksiyonlu bir birey yoksa, daha önce yakın zamanda COVID-19 pozitifliği var ve okula veya kreşe gitmeyecekse PCR testi yapmak her vakada gerekmez. Ciddiyet varsa, hastaneye yatış söz konusuysa, altta yatan kronik bir hastalığı varsa, COVID-19 lu birisi ile son 48 saat içinde temas öyküsü varsa, daha önce COVID PCR testi pozitifse okula kreşe gidebilmesinde negatif olduğunu gösterebilmek için PCR testi istenebilir. Hastaneye yatış gerektiren herhangi bir hastalıkta, ameliyat ve bir girişim öncesinde bulaşma riskini en aza indirmek için PCR testinin yapılması önerilmektedir.
4.Çocuklarda COVID-19 enfeksiyonun tedavisi nasıldır?
Çocuklarda COVID-19 enfeksiyonu genelde hafif bir hastalık veya asemptomatik olarak geçirilir. Hastaneye yatış gerektirme oranı oldukça düşüktür (%0.5-4). Hastaneye yatış küçük değil daha büyük çocuklarda, gençlerde olmakta ve pnömoni tablosu ile olmaktadır. Hastalığa yönelik kesin etkinliği gösterilmiş bir ilaç bulunmamaktadır. Yatak istirahati, ateş ve burun akıntısı için semptomatik bazı ilaçlar ( parasetamol, ibuprofen, burun spreyleri vb) kullanılabilir. İbuprofen de parasetamol gibi güvenle ateş düşürücü olarak kullanılabilir. Bol sıvı alınması ve dengeli beslenilmesi önemlidir. Çocuklarda kullanılan antiviral bir ajan bulunmamaktadır. Antibiyotikler etkisizdir. Hastalık başladıktan sonra bağışıklığı desteklemek (!) amacıyla ülkemizde ve dünyada yaygın olarak kullanılan bir çok ilacın kanıtlı bir faydası bulunmamaktadır. Riskli çocuklarda erken tanı döneminde hiperimmun globulinler (monoklonal spesifik antikorlar) erişkinlerde faydalı bulunmuşsa da çocuklardaki etkinlikleri tartışmalıdır. Bunlar ancak spesifik durumlarda hastalığın erken dönemlerinde kullanılabilir. Hastalık stresinin de azaltılması tedavide yararlıdır. Hastaneye yatırılan ciddi vakalarda oksijen tedavisi ve bazı özel ilaçlar kullanılmaktadır.
5. Çocuklarda COVID-19 hastalığı seyri, prognozu nasıldır?
Erişkin vakalara göre çocuklarda proganoz iyidir, kısa sürede çoğu vaka düzelir. Hastaneye yatış oranı %0.5-4 oranındadır. Yatış özellikle büyük çocuklarda ve bir yaş altı çocuklarda olmaktadır. Hastaneye yatışı yapılan vakalarda pnömoni, solunum güçlüğü %16 oranında gözlenebilmektedir. Bakteriyel ko-enfeksiyon ve süperenfeksiyon oranı oldukça düşüktür (%4). Çocukların yoğun bakıma gitme oranı %0.02 düzeyindedir ve mortalite oranı da %0-0.02 düzeyindedir. Varyantlara göre bazı değişikliler gösterilse de prognoz çocuklarda yüz güldürücüdür. Riskli gruplarda altta bir kronik hastalık varsa (Diabetes mellitus, kronik böbrek yetersizliği, immun yetersizlik, nörolojik hastalıklar vb) daha dikkatli olunmalıdır. Bu kronik hastalığı olanlarda da hastaneye yatış oranı %12 düzeyindedir.
6. Çocukların hastalığı bulaştırmadaki rolleri nedir?
Asemptomatik çocuk vakalarda bu sorunun kesin cevabı bilinmemektedir. Ancak erişkin bilgilerinde asemptomatik vakaların bulaştırıcılıkları düşük virüs yükleri nedeniyle hasta, ateşli olan bireylere göre daha düşüktür. Hasta olan çocuklara salgının seyri sırasında bakıldığında çocuklara bulaşma erişkinlerden olmuştur. Ebeveynleri, aile bireyleri, yakın temastaki erişkinler, öğretmenlerden çocuklara hastalık geçmiştir. Okullarda, kreşlerde çocuktan çocuğa bulaşma riski bulunsa da bu risk UYGUN ÖNLEMLER ALINDIĞINDA ve dikkat edildiğinde yüksek değidlir. Asemptomatik ve hasta çocukların olup olmaması değil, kreş ve okullardaki önlemler bulaşma riskini azaltmada etkindir. Viral yükü yüksek olsa da süt çocuklarının bulaştırmada rolleri kesin bilinmemekte, kesin bir kanıya varılamamaktadır. Varyantların bulaşma riskleri daha yüksek bulunduğundan okullarda alınacak korunma önelemleri büyük önem arz etmektedir. Çocuktan erişkinelere yaygın bulaşma, yüksek oranda bulaşma gösterilememiştir. Bulaşmada aşılıların bulaştırıcılıkları aşısızlara göre daha düşük bulunduğu için erişkinlerin ve gençlerin aşılanması gerek çocuklarımız, gerekse de toplum için büyük önem arz etmektedir. Tek çıkış yolu aşımadan geçmektedir.
7.Çocuklarımızı COVID-19 hastalığından nasıl koruyabiliriz?
Her solunum yolu enfeksiyonunda olduğu gibi genel önlemler ilk adımda yer alır. Kalabalık ortamlardan olabildiğince uzak kalma, temasın azaltılması, sık el yıkama, kişisel hijyene dikkat edilmesi, dengeli beslenmenin sürdürülmesi ve maske kullanımıdır. Maske kullanımı pandemi nedeniyle önerilmektedir. Özellikle kapalı ortamlarda, vaka sayılarının yüksek olduğu bölgelerde kullanılmalıdır. Çocuklarda maske kullanımı 2 yaş ve üzerinde önerilmektedir. Maskeler en fazla günlük kullanılmalı ve yenilenmelidir. N95 maskeler ancak özel durumlarda, hastanede, kronik bir hastalık durumu varsa tercih edilmeli, rutin kullanılmamalıdır. Koruyucu kişiel önlemlerin alındığı ve uygulandığı kreş ve okullarda çocuktan çocuğa bulaşma oldukça düşük bulunmuştur. Okullarda sınıfların yeterince havalandırılması da önemlidir.
8. Bağışıklığı desteklemek için neler yapabiliriz?
Vücudumuzun bağışıklık sistemi mükemmel çalışan güçlü bir yapıya sahiptir ve anne karnından itibaren mükemmel çalışır. Hayat bağışıklık sistemimize bağlıdır. Yapısı mükemmel olan bu sistemin normal koşullarda çok da bir desteğe ihtiyacı yoktur. Zira en ufak bir sorunda dahi ciddi hastalık tablolarını karşımızda buluruz. Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinden çok dengesi önemlidir. Ne eksik ne de fazla çalışmalıdır. Hayat bir denge, ahenktir. Bunu sağlayabilmek için çocuklarımızın beslenmesinin sağlıklı ve dengeli olması, ana besin öğelerinin eksiksiz sağlanması, vitaminlerin desteklenmesi, bazı eser elementlerin verilmesi, yeterince su ve sıvı alımının sağlanması önemlidir. Vitaminler vücudumuzda hayati öneme sahip biyokimyasal ürünlerdir. Beslenmesi yeterli olan çocukta bir çoğunu dışarıdan sağlayabiliriz. Ek bir desteğe gerek yoktur. Sadece D vitamini güneş ışınlarından elde ettiğimiz için özellikle kış dönemlerinde düzeyinde azalma gözlenir. Bu nedenle bir yaş altında günde 400 IU, 1-12 yaş arasında da 600 IU D vitamini desteği önerilmektedir. D vitamini bağışıklık sisteminizin dengeli çalışmasında da etkin role sahiptir. Sağlıklı beslenen bir çocukta C vitamini, çinko, B vitaminleri, probiyotiklerin desteğine gerek yoktur. Bunların solunum yolu enfeksiyonlarının sıklığını ve şiddetini azalttığı kanıtlı değildir. Sağlıklı beslenme sonrasında, düzenli bir günlük yaşam önemlidir. Circadian ritm önem arz eder. Çocukların uyku düzenleri bağışıklığı destekler. Yorgun vücut çabuk hastalanır. Uyku sonrasında stresten olabildiğince uzak, düzenli bir aile yapısı çocuk için önemlidir. Çocukların gerekli olan rutin aşılarının yapılması, kişisel hijyenin öğretilmesi ve uyulması, el yıkama ve diş fırçalama alışkanlıkları da dolaylı yoldan bağışıklığı destekler.
9. Çocuklarda COVID-19 aşıları uygulanabilir mi?
Salgının başlamasından sonra planlanan ve yürütülen araştırmalar sonucunda bazı COVID-19 enfeksiyonnuna korunmada etkinliği gösterilmiş aşılar kullanıma girmiştir. Yurt dışındaki saygın ilaç otoritelerinden (ABD de FDA, Avrupada EMA) önce salgında erken onay, daha sonra da yapısal onay almış aşılar vardır. Ülkemizde Şubat 2021 'den itibaren önce inaktif COVID-19 aşısı (CoronaVac, Sinovac firması, Çin) yüksek risk grubundaki erişkinlere uygulanmıştır. Bu aşısının çocuklarda etkinliği kanıtlı değildir. Bunu gösteren bir yayınlanmış Faz-3'ü tamamlamış klinik bir araştırma bulunmamaktadır. Faz1/2 çalışmasında (Lancet Infect Dis Haziran 2021, Çin'de türütülen bri araştırma 3-17 yaş) 3 mikrogram CoronaVac aşı dozunun yeterli antikor titresine ulaştığı görülmektedir. Diğer COVID-19 aşıları da dünyada yaygın olarak kullanılan Pfizer/BioNTECH BNT162B2 ve Moderna mRNA -1273 aşılardır. Bu iki aşı da mRNA tekonolojisi ile üretilmiş nanopartikül yeni nesil aşılardır. Erişkinlerde Faz-3 daha sonra Mayıs 2021 de de çocuklarda 12-18 yaş arasında Faz-3 klinik çalışmalarını tamamlayarak ilaç otoritelerinden önce acil, daha sonra etkin kullanım onayını almışlardır. Ülkemizde Pfizer/BioNTECH aşısı bulunmaktadır. Bu aşıların klinik çalışamaları bulunmakta ve korunmada etkinlikleri kanıtlıdır. Pfizer/BioNTECH m RNA aşısı 12 yaş ve üzerinde tavsiye edilmektedir. Moderna mRNA aşısı ülkemizde bulunammaktadır. Çocuklarda mRNA aşılarının acil kullanım onayları sonrasında Kasım 2021 'den beridir batı ülkelerinde uygulanmaktadır. Bugüne kadar etkinlikleri gösterilmiş, istemeyen bir yan etki profili de bulunmamaktadır. mRNA aşıları çocuklara güvenle uygulanabilir. Yaş ülkemizde 12 ve üstü ike yurt dışında 5 yaş ve üzeridir.
10.Çocuklarda COVID-19 aşılarının istenmeyen etkileri nelerdir?
Aşıların istenmeyen etkileri (VAERS) her ülkede sağlık otoritesince izlenmektedir. Ülkemizde de Sağlık Bakanlığı farmakovijilans merkezi aşıların ve tüm ilaçların beklenen veya beklenmeyen hafif, ağır her türlü istenmeyen etkilerini izlemektedir. Dünya da bu aşılar yaygın kullanıldığı için diğer sağlık otoriteleri de bu takibi yapmaktadır. COVID-19 aşılarının hastalık, hastaneye yatış, yoğun bakıma yatış ve mortalite oranını düşürmedeki etkinlikleri oldukça yüksek oranlardadır ve klinik araştırma sonuçları ile de kanıtlıdır. Hastalığı geçirdiğinizdeki riskler aşıya bağlı sitenmeyen etkilerden kat be kat daha yüksek ve risklidir. Örneğin COVID-19 enfeksiyonun, yani hastalığının miyoperikardite neden olma oranı aşının istenmeyen etkisinden 8 kat daha yüksektir. Kısaca fayda zarar oranı göz önüne alındığında aşıların faydası tartışılmazdır. Fayda zarar oranında aşılama açık ara üstündür. COVID-19 özellikle de mRNA aşısı sonrasında 12-18 yaş gençlerimizde en sık görülen istenmeyen etki aşı yerinde ağrı, kırgınlık, hafif ateş buglularıdır. Lokal reaksiyon ve aşı yerinde ağrı %40-50 vakada görülmekte ve 72 saat içinde düzelmektedir. Hafif ateş ve kırgınlık da benzer zaman dilimi içinde geçmektedir. En korkulan ve aileleri tedirgin eden miyoperikardit durumudur. Görülme oranı oldukça düşüktür ve literatürde sayılı vakalar vardır.Risk 8 milyon dozda bir düzeyindedir ve geçici bir durumdur. Çocuklarda miyperikardit nedeniyle kaybedilen bir vaka olmayıp miyoperikardit vakalarının hepsi de yaklaşık 5-7 gün içerisinde düzelmişlerdir. Aşıya bağlı miyoperikardit daha çok erkek cinsiyette ve ikinci dozdan sonra ilk 3-5 gün içerinde olmakta, göğüs ağrısı tipik bulgusudur. Aşıların istenmeyen etkileri genelde aşılama sonrasındaki ilk 1-3 gün içerinde olmakta ve düzelmektedir.
Editör: TE Bilisim