Covid-19 salgınının hızı düşse de sağlıkta sorunlar gittikçe büyüyor. Muayene randevusu için 3 ay, MR için 6 ay, Ultrason için 4 ay sonrasına gün veriliyor. Hastalar randevu alamıyor, kamuda kalan hekimler ise artan iş yüküyle günde 100 hastadan fazla muayene yapıyor.
Devlet hastanelerinde randevu çilesi
Hastanelerden randevu alamadıklarını, bilinçli bir şekilde özel hastanelere yönlendirildiklerini, buralara gidildiğinde de yüksek faturalarla karşılaştıklarını belirten vatandaşların sayısı hızla artıyor.
Vatandaşlar sosyal medya paylaşımlarıyla seslerini duyurmaya çalışırken, hekimler de, “Olan ne yazık ki sağlığını kaybetmiş hastalarımız ve tükenmiş hekimlerimize oluyor” ifadeleriyle vatandaşa destek verdi.
Sosyal medyada paylaşım yapan Abdullah Bilgin, “Onkoloji hastası anneme randevu bulamıyorum, bu ne rezilliktir. Sayın yetkililer buna bir çare bulun. Normal hasta randevu bulamadığı gibi artık onkoloji hastası da bulamıyor, çözümünüz ne olacak acaba” diye sorarken, İlkay Günel ise “Efor test sonuçlarımı göstereceğim kardiyologdan tam 3 aydır randevu bulamıyorum. 4 aydır romatoloji bölümünde randevu alamıyorum. Ağrılarım gittikçe çoğalıyor. Evde ölümü bekliyorum” ifadelerini kullandı.
İsmail Han, vatandaşlara devlet hastanelerinden randevu verilmeyerek, özel hastanelere yönlendirmenin amaçlandığını söylerken, CHP Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu, “AKP sağlıkta devrim yaptı, insanlar evde kuyruk bekliyor. Üç ay sonrasına randevu veriliyor” ifadeleriyle yaşananları özetledi.
“HASTALAR ÖZEL HASTANELERE SEVK EDİLİYOR”
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Aile Hekimliği Kolu’ndan yapılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
*Geçmiş yıllarda bu sevkler devlet hastanelerine yapılabiliyordu. Ancak bugünlerde hastalarımız özel hastanelere, ya da vakıf üniversitelerine sevk ediliyor.
*Buraya giden hastalarımızdan da biopsiler, görüntülemeler, cerrahi işlemler gibi ek tetkik ve incelemeler için ücret talebi gündeme geliyor.
Yapılan açıklamada, hastalarımız bize gelip ‘hocam siz beni gönderdiniz ama benden para istediler ne yapacağım' diye soruyor” ifadelerini kullanarak kanser riski gibi insanları endişelendiren diyabet, hipertansiyon gibi kronik hastalıklar, kalp damar sistemi rahatsızlığından şüphelenilenlerin de özel hastanelere mecbur kaldığını, sadece ekonomik durumu iyi olanların bu hizmetlerden yararlandığının altını çizdi.
“OLAN SAĞLIĞINI YİTİRMİŞ VATANDAŞ İLE TÜKENMİŞ HEKİME OLUYOR”
Ekonomik olarak gücü olmayan milyonlar içinse tanı ve tedavinin geciktiği, olası risklerin gerçekleştiği, hastalıklarının ilerlemiş olduğuna yer verilen AHEK değerlendirmesinde, “Herkesin ekonomik gücü özel hastanelere yetmiyor. Hastanelerde ve Aile Sağlığı Merkezlerinde (ASM) aşırı bir iş yükü içinde çalışan hekimlerin, bu düzensizliği tek başına, fazla mesai, ek poliklinik yaparak çözmesi imkansız. Sağlık Bakanlığının bu sorunu örtmek için hastalarla hekimleri karşı karşıya getirmesi sistematik bir mobbing uygulaması olan sabim ve cimer şikayetlerini teşvik ederek çalışanını yıldırması da başlı başına bir sorun. Her gelene bakılacak yazıları ile belki bir nebze olsun günü kurtarmak mümkün, ama yoksulluğun giderek arttığı ülkemizde sağlığa erişim sorunu yaşayan milyonlar ne yapacağını bilemeden ortada kalıyor. Olan ise ne yazık ki sağlığını kaybetmiş hastalarımız ve tükenmiş hekimlerimize oluyor. Yapılması gereken birinci basamağın güçlendirilmesi, daha çok hekim, ebe ve hemşirenin ASM'lerde çalışmasını sağlayacak imkanların yaratılması” ifadelerini dile getirdi.
Kaynak: Sözcü