Anne karnından itibaren çocukların beyin gelişimde oldukça önemli bir unsur olan Duyu Bütünlemenin bu gelişimdeki etkisinden bahsetmek istiyorum.
Bildiğimiz gibi çevreden gelen uyaranları algılamamızı ve bu uyaranlara doğru bir cevap vermemizi sağlayan 7 adet duyumuz vardır.
Bunlar kısaca;
Vestibüler Duyu (denge): İç kulakta yer alır. Yer çekimiyle bağlantılı olarak, vücudumuzun alan içerisinde nerede olduğunu, hızını, yönünü ve hareketini algılamamızı sağlar, bize bununla ilgili bilgi verir. Bu sistem vücudumuzu dengede tutmak ve vücudumuzun postürünü korumak için temeldir.
Proprioseptif Duyu (vücut farkındalığı): Kaslarda ve eklemlerde yer alır ve vücudumuzun nerede olduğunu söyler. Bununla birlikte vücut parçalarının nerede olduğu ve nasıl hareket ettiklerine ilişkin bilgi verir.
Tat Duyusu: Dildeki kimyasal alıcılar tarafından işlenir. Tatlı, ekşi, acı ve tuzlu gibi farklı tatları algılamamız sağlar.
Koku Duyusu: Burundaki kimyasal alıcıların işlemesiyle yakın çevremizdeki kokular hakkında bilgi verir.
Taktil Duyu (dokunma): Deride bulunur, vücudun en büyük organıdır. Dokunma, basınç ve ağrı seviyesiyle ilişkilidir ve bu suretle ısıyı (sıcak ve soğuğu) ayırt etmemize yardımcı olur. Dokunma sosyal gelişimin önemli bir parçasıdır. İçinde olduğumuz çevreyi ölçüp değerlendirmemize yardımcı olur ve buna uygun tepkiler geliştirmemizi sağlar.
Görme Duyusu: Gözün retina kısmında yer alır ve ışık ile aktif hale gelir. Görme duyumuz nesneleri, insanları, renkleri, zıtlıkları ve uzamsal sınırları tanımamıza yardımcı olur.
İşitme Duyusu: Havadaki ses dalgalarının, dış kulak yolu ile toplanarak, iç kulaktaki reseptörleri uyarması sonucu çevremizdeki sesleri algılar ve beyin sapında anlamlandırılır.
Şeklinde sınıflandırılır. Bir bebekte bu duyuların gelişimi şu şekilde meydana gelmektedir;
Annesinin karnındaki bebek öncelikle annesinin hareketleriyle birlikte hareket ederken iç kulağındaki denge kristalleri de bu salınıma eşlik eder ve vestibüler (hareket) sistemi stimüle olur.
Elleri ya da vücudu çeşitli yerlere değerken derisinden gelen stimülasyonlar sayesinde taktil (dokunma) duyusu gelişir ve annesiyle ilk iletişimi kurmaya başlar. İşitsel sistemini çevreden gelen sesleri duyarak geliştirmeye veya benzer şekilde parmağını emerek oral-motor ve tat alma sistemi gelişirken, proprioseptif ve görsel duyularını da kullanır.
Bu kez bebek için çok daha heyecan verici ve karmaşık bir öğrenme süreci başlamıştır. Uyaranların hepsinin dozu giderek artmaktadır ve değişen bu yeni duruma vücudunun adapte olması gerekmektedir.
Sinir sistemi bu dönemde nörolojik düzeyde hızla gelişir.
Göz teması, mutluluğu ifade etme, sesin yönüne bakma, yakınlarını tanıma ve tepki verme, seslere ses çıkararak karşılık verme gibi sosyal alanlarda ve nesne takip etme ve düştüğü yere bakma, oyuncak tutup sallama, başını tutma alanlarında öğrenme süreci hızla devam eder.
Yaklaşık 6 ay süren bu aşamayı artık daha gelişmiş motor aktiviteler (dönme, oturma, sürünme gibi motor planlama ve vücudun 2 tarafının kullanımı aktiviteleri) ya da sosyal ve psikolojik farkındalıklar takip eder.
Bu süreç sinir siteminde sırasıyla; taklit becerileri, hafıza kullanımı, duruma göre kendini ayarlayabilme ve öz kontrol, yabancılara tepki, damak tadı, kıyaslama, şakaları anlayarak şaka yapma, fikir üretme, özgüven, 3 boyutlu görsel farkındalık, saklandığını gördüğü bir objeyi bulma, basit direktifleri anlama ve yapma, el çırpıp nesneleri orta hatta birbirine çarpma, insanların ruh halini anlama ve ona göre davranma, emekleme ve yürüme gibi alanlarda farklılıkların ve gelişimlerin kendini net olarak gösterdiği süreçtir.
Yaklaşık 2,5 yaşına kadar devam eden bu süreci çocuğun dili anlamaya ve kullanmaya başladığı dönem takip eder ve iletişimde en önemli süreçlerden biridir.
Dil gelişimiyle birlikte dikkatin, bilateral merdiven inip çıkmanın ve el-göz koordinasyonunun da gelişimi 3. aşamada meydana gelir.
3 tekerlekli bisikleti kullanma, yürürken engelleri adım atarak geçme, çömelip kalkabilir ya da geri geri yürüme, yine 3. aşamanın gelişim basamaklarıdır.
Çocuğun akademik gelişimin başladığı son aşama ise 4 yaşından sonraki dönemdir.
Bu aşamada çocuk günlük yaşam aktivitelerinde daha kontrol sahibidir.
Gününü planlayarak uygulamaya geçirebilir veya davranışlarını rahatlıkla kontrol eder.
Bütün bu bahsettiğimiz gelişim basamakları doğru çalışan bir duyusal bütünleme süreci işlediği zaman meydana gelir.
Normal duyusal sürecin bu aşamalarından herhangi birinde sorun yaşayan çocuklar, duyu bütünleme terapisine ihtiyaç duyarlar.
Çünkü öğrenmenin temelinde duyu-motor gelişim yer almaktadır.