Yeni yıla girmemize bir gün kala, her yıl olduğu gibi yeni yıl yazısı yazmak gelenek haline geldi. Yeni yıla girerken eski yılda yaşananları bir bir sıralamak, Örneğin; o yıl içinde sanat camiasından kaybedilenlerin isimlerini anmak, o yıl içerisinde verilen her türlü ödül, vizyona giren sinema ve tiyatro oyunlarını belirtmek, yıl içerisinde yaşanan felaketleri hatırlatmak işin kolayına kaçmak olurdu. Bunları mevcut televizyonların haber programları dünden beri yapıyorlar zaten!
Benim dikkatimi çeken en önemli konu yakın çevremdekiler dahil, yolda ve kahvede gördüğüm, konuştuğum insanların yeni yıl heyecanlarını yitirmiş olmaları. Yurdum insanının geçim derdine düşürülüp hüzne boğulması çok üzücü bir durum. Bu gün bayram yerindeki işimi bitirip çınar meydanına kadar yürüdüm. Etrafta avare avare dolaşan bir kalabalık vardı, bu kalabalık yılbaşı alışverişi yapan bir kalabalıktan ziyade havanın ılımanlığını görüp dışarıya kendini atıp amaçsızca etrafta dolaşan insanlar gibi geldi bana. Yüzlerine baktığımda büyük bir çoğunluğun özellikle orta yaşın üzerindeki insanların derin bir düşüncede olduklarını anlamak mümkündü. İkinci dikkatimi çeken de yol kenarlarına seyyar tezgahlarını koyan, kafasında piyango şapkası, göğsünde yetkili olduğunu gösteren rozeti ile önlerinden gelip geçenlere, tezgahı üzerine yaydığı biletleri gösterip ‘’Milli Piyango, iki yüz milyon, size de çıkabilir’’ diye bağıran o güler yüzlü bir çoğu engelli yaşlı adamların olmayışı idi. Her yıl bilet almak adetimdir o heyecanı birkaç gün yaşamak hoşuma gider, yeni yılın ilk günü hemen aldığım biletlerime bakmaz bu keyfi ve umudu birkaç gün daha sürdürmenin keyfine varırdım. Çınara kadar hiç piyango satan adam göremeyince loto bayisinin birisine girip sordum ‘’Merhaba hayırlı işler, bir sorum olacak, nerede o bilet satan yaşlı güzel adamlar?’’ Adam yüzüme bakıp ne cevap vereceğini düşünürken ilave ettim ‘’Yoksa o güzel atlarına binip, beyaz ışığa doğru dörtnala gittiler mi?’’ Büfeci gülümsedi ne demek istediğimi anlamıştı. ‘’Abi tüpçü milli piyangoyu aldıktan sonra onlar yavaş yavaş ortadan kaybolup gittiler’’ Bu ibretlik cevap karşısında ikimizde acı acı gülümsedik ‘’Peki ben şimdi bilet almak istiyorum ne yapacağım?’’ Önünde duran makineyi göstererek, ‘’hemen vereyim abi tam, yarım, çeyrek hangisinden olsun’’. ‘’Sen ver bakayım koçanı ben seçerim içinden’’, İnanmaz gözlerle yüzüme bakıp, ‘’Abi sen ne diyorsun ya, koçan mı kaldı eskidendi o, bilet kalmadı az bastılar o günler öncesinden tükendi, şimdi makinenin düğmesine basıyoruz bir numara yazıyor, bilet o oluyor’’. Biraz düşündüm ve adama. ‘’Makinenin bastığı rakamı ben ne yapayım, bilet dediğin önceden basılmış olacak, üzerinde yeni yıl bileti olduğunu belirten resim ve rakamlar olacak. Koçanı eline alıp hepsini inceleyecek ve istediğini alacak ve cüzdanına koyacaksın, yeni yılda listeden tek tek bakacaksın, onun keyfi orada, almam ben böyle bileti’’ Adam içinden la havle çekti, baktım iş hiçte iyi bir yere gitmiyor, tüyüm kuruyken oradan uzaklaştım adam hala arkamdan söyleniyordu. Tamam dijital çağa girdik koyunlara bir zararı yok fakat bazı şeyler aynı kalmalı, dijital bilet de ne yahu! İnsanda hiç keyif neyim bırakmıyorlar. Yılbaşının yurdum insanı için vazgeçilmez eğlenceliklerinden birisi de çerezciler de yaşanan yoğunluklar dır, bu yıl onların önlerinde bile fazla insan yoktu.
Bu yazıyı yazarken aklımda bir gün önce yeni yıl yazısı yazan Yılmaz Özdil’in yazısı geldi. Yirmi yılda yılbaşında ya da yılbaşı yaklaşırken yurdumuzun başına gelen felaketleri yazmış. (isteyen Sözcü gazetesinin internet sitesinden okuyabilir). Malum hepimiz bu tür olayları çabuk unutuyoruz, yazıyı okur iken yaşananları tekrar hatırladım ve inşallah bu sene yılbaşına bir felaket olmadan sağ salim gireriz diye dilekte bulunmuştum. Bu dileğimin kabul olmadığını anlamam fazla zamanımı almadı. Akşamüzeri haber kanallarında geçen alt yazılardan Nazilli de tüp patlaması sonucu yedi kişinin öldüğü haberini okuyup çok üzüldüm ardından, ekranda yeni bir haber geçmeye başladı İzmir de vinç yükseltilirken devrilmiş, şimdilik ölü sayısı beş. Allah’ım yeni yıla girmemize yirmi dört saatten biraz fazla zaman var, sen bizleri koru, başka felaket verme.
Anlayacağınız eski yeni yıllarda yaşadığımız heyecanlar çok uzaklarda kaldı, gelecek yeni yıllarda ne olur bilinmez. Ben yine de yeni yılın yurdum insanına, sağlık, mutluluk, huzur, adalet ve insan onuruna yakışan bir hayat getirmesini diliyorum.
Bu sene yurdumda yeni yılın heyecanı, meyecanı yok.