Denizli'den Kaz Dağlarının Zirvesine Yolculuk Denizli'den Kaz Dağlarının Zirvesine Yolculuk

            Uzun zamandır hastanelerin önemli bir müşterisi olduğumuzu biliyorsunuz. Sık sık çeşitli branşlar da ki poliklinikleri mecburen ziyaret etmek zorunda kalıyoruz.. Hastanelere uzun süre gidip gelen benim gibi yazarlar için, insanları gözleme imkanı bulmak bulunmaz bir fırsat oluyor tabi ki! Bu süre içerisindeki gözlemlerimi sizlerle paylaşmak isterim.

  • Uzun süren tedavisi sonucu hastanenin her yerini her giriş çıkış kapısını öğrenmiş olan hatta personellere adı ile hitap eden, yeni gelenlere ne nerede, nereden nereye gidilir, hangi hasta için hangi doktor iyidir e varan eğitimler veren hastalar.
  • Yapılan tüm tetkik ve tedavilere rağmen bir türlü iyileşme emaresi göstermeyen istediği iş göremez ve emekli olur raporunu almak için Osmanlı ordusunun viyana surlarına dayanarak, döktürdükleri devasa toplarla surlarda bir gedik açıp içeri girmeye çalışan Osmanlı leventleri gibi sistemi zorlayan hastalar.
  • Kendini sürekli dinleyen en küçük bir ağrıda soluğu hastanede alan, hastaneye gelmişken tepeden tırnağa kendini muayene ettirip yine de bir şey çıkmayınca doktorların kendisinde bir şey bulamadığından yakınan hastalar.
  • Elinde market alışverişi yapmış gibi içi ilaçla dolu poşetle gezen, poliklinikte sıra beklerken yanında oturan kişiye içindeki ilaçları tek tek gösterip. ‘’Bak bu gada çok ilaç gullanıyon ben, gene de arılarım geçmeyo, töbosun gitmediğim tokdur galmadı, bulamadıla sebebini’’. Diyen yine de tıptan umudunu kesmeden medet ummaya devam eden kadın hastalar.
  • Uzun süren tedavi sonucu köyden gelip gitmekte zorlanan, steyşın reno arabasını karavana dönüştürüp, masrafları olabildiğine kısmak için yemeğini dahi orada pişirip, mevsim yaz ise çimenlerin üzerine sofrayı kurup karnını doyuran ve derdine çare bulabilmek için otoparkı mesken edinmiş yurdum insanı.
  • Yanına hastanede görevli (Güvenlik, Hizmetli, Tıbbi sekreter, Teknik personel, yönetici vb.) birini bulmuş ve onun ardına düşmüş, poliklinikten fazla beklemeden sıra almak için gelen torpilinin ardında tedirgin gözlerle sırada bekleyen hastalara bakan hasta tipi.
  • Tekerlekli sandalyeye oturmuş, ardında sandalyeyi süren yakını ve elinde kagıtlar, boynunu bükmüş ‘’bak benim durumum acil yürüyemiyorum bile, beni öne alın bekletmeyin’’ diye hastalığı çok ağır ve acilmiş gibi rol yapan hastalar.
  • Yaz kış daima alt üst eşofman la gezen genç tipler var, dış kapının ya da kafenin önünde bir elinde sigara diğer elinde telefon sürekli bağırarak konuşan bir yerlere emir veren sürekli kızgın ve asabi hastalar.

            Bu yazıyı yazmama vesile olan benim adına numara tör mafyası dediğim hastalar. Bunların görevi mesai başlamadan saatler önce gelip poliklinik ya da kan alma önünde duran numara tör den numara almak . ‘’alsınlar koyunlara bir zararı yok nasılsa diyebilirsiniz’’ fakat işin aslı öyle değil bu hastalar kendilerine bir numara almakla yetinmiyorlar artı beş ya da altı sefer daha düğmeye basıp çıkan tüm numaraları alıp ceplerine koyuyorlar bir poliklinik günlük atıyorum elli hastaya bakacak ise numara alan yüz elli kişi. Şimdi olayı gözünüzün önüne getirin sonradan gelen bir kişi bakıyor sayı yüz otuza varmış bilmiyor ki fazladan yetmiş ya da seksen fazla sıra alınmış, bana sıra gelmez deyip gidiyor.  Mesai başlayınca bu numaratör mafyası dediğim tipler ne hikmetse numara alınan cihazın başında pozisyon alıyorlar. Gelen kişi meşrebine uyuyor ise ya da ne bileyim! Elektrik alıyor ise fısıltıyla sesleniyor. ‘’Sen kaç numarayı aldın’’ gelen hasta şaşırıyor fakat yine de cevap veriyor ‘’yüz otuz, noldu ki!’’ numara tör mafyasının en keyif aldığı zaman, etrafına sinsi sinsi bakıp gülümsüyor. ‘’O sıra geç gelir, al bunu ben aldıydım seksen bir’’ vatandaş alıyor numarayı, arada elli kişi var ‘’Allah senden razı olsun’’ numara ör mafyasının tek kazancı bu ‘’Alah razı olsun’’ Henüz bu işi paraya çevirmeyi akıl edemediler, kazançları tamamen manevi.

            Şimdi düşünelim, Allah razı olacak mı? Sen birçok kişinin hakkını gasp edip kendini tatmin etmek için bir sürü numara alıp dağıttın ve kendine bir sürü sevap yazdırdın diyelim, bunu neye göre yaptın, o numarayı alamayıp sonradan gelenler önüne geçtiği için belki muayene olamadan gitti, bunun hesabını nasıl vereceksin? Hadi yurdum insanı cehaletten mi, yoksa köylü kurnazlığından mı? Bilinmez bunu yapıyor diyelim, bu hastanede başhekim ve yardımcıları, hastane müdürü ve on a yakın yardımcıları var. Bir poliklinikte alınan sıra sayısı iki yüz elli, gerçekleşen muayene ise kırk, bu kadar numarayı kim aldı diye düşünmezler mi?

            Bilemiyorum benim gözlemlediğim kadarı ile düşünmedikleri açık, hal bu ki TC. numarasına göre sıra alınsa bu durumun önüne geçilebilir diye düşünüyorum. Bazı bankalar TC ye göre sıra vermeye başladı, aynı durum diğer bankalarda hala sürüp gitmekte

            Yurdum insanının numara tör ile imtihanı uzun süre devam edecek gibi duruyor.

Editör: Denizli Güncel Sağlık