Efendim Dubai den selamlar tüm dostlara, üç haftadır buralardayız, yiyip içip, gezip duruz, izlenimlerimizi ve çok değerli fikirlerimizi de sizlerle paylaşıyoruz. Geçen haftaki yazımda gelecek yazımda göçmen konusuna değineceğimi söylemiştim, öyle de yapalım.
Efendim Dubai bir göçmenler ülkesidir demiştik, biraz istatistik vererek durumu netleştirelim. 2019 verilerine göre ülkenin nüfusu 3.331,420 kişi. / emirliğin birleşmesinden meydana geldiğini geçen yazımda belirtmiştim. Kendi halkının nüfusu %15 Geriye kalan göçmenlerin oranı % 79 Asyalı, bu Asyalıların ( % 51 Hindistan, % 16 Pakistan - % 9 Bangladeş - % 3 Flipin ) - % 5 Batılı - % 1 de Afrikalı yaşamakta. Bu istatistikten de anlaşılacağı üzere burası bir göçmenler ülkesi. Öyle bir ülke ki, kendi vatandaşlarını görmek pek mümkün değil. Her yerde göçmenler var. Hintliler taksi şoförü, güvenlik görevlisi ve her türlü yazılım ve inşatlardaki mühendislik hizmetlerini yürütmekteler. Pakistanlılar burada çok yaygın olan evlere yiyecek servisi getiren moto kurye, otobüs, kamyon şoförü, inşaatlarda amale, yolların, caddelerin temizliği, çöplerin toplanması, sitelerde temizlik işleri vb. Filipinli ve Bangladeş liler ise genellikle kadınlardan oluşuyor, kasiyer, temizlik görevlisi, garson, çocuk bakımı ve yardımcı hizmetli işlerini yürütmekteler.
Düzenli ve sıkı disiplinli bir göçmen politikaları var, aylak gezen bir insan görmek mümkün değil. Sanıyorum alacakları insanları ülkenin ihtiyacına göre seçip alıyorlar, özellikle vasıfsız denilen işlerde çok ucuz ücretlerle çalışıyor insanlar. Belirlenen yerlerde çok ucuz konaklama sağlayan Labour camp lar var. (İsteyen Google labour camp Dubai yazıp resimleri görebilir). Buralar üçer katlı art arda dizilmiş onar bloktan oluşan binalar tek odada ranzalarda sekizer ya da onar kişi kalmaktalar tuvalet ve banyoları koridorda müşterek olarak kullanıyorlar evlerin balkonları her daim yıkanıp serilmiş elbiselerle dolu, sabah servis arabaları gelip alıyor akşamda evlerine bırakıyor. Aklıma 1960 lar da Avrupa ya çalışmaya giden yurttaşlarım geldi. İngilizce ortak dilleri hepsi iyi kötü bu dili konuşuyor. Ucuz çalışsalar da ülkelerinin para birimleri bizimki gibi düşük olduğundan ailelerine para gönderebilmekteler.
Her şeyin enlerinin yaşandığı bu ülkede marketlerden bahsetmemek olmaz. Her binanın altında binanın büyüklüğüne göre bir market açılmış, bu küçük marketler 24 saat hizmet veriyor istersen telefon edip odana getirtmen de mümkün, elbette getirme ücreti alıyorlar. Her üç beş bloğun artasında ise mutlaka orta boy bir Carrefour market ve yanında Eczane bulunmakta. Evimizin ihtiyaçlarını gidermek için akşam ünlü ve büyük bir AVM ye gittik. Carrefour un 50 tane ödeme kasası vardı, kasanın önünde on beş dakika sıra bekledik marketin büyüklüğünü siz düşünün. İçinde dünyada aklınıza gelebilecek ne varsa bulmak mümkün, içinde gezerken kaybolmak olası, gözlerim raflarda hep Türk ürünü aradı Eker, Muratbey, Yörükoğlu, Çaykur ve Pınar ürünleri haricinde pek ürün gözüme ilişmedi, insan az da olsa Türk ürünü gördüğünde seviniyor. Üzüldüğü şey ise Türkiye nin bir buçuk milyona yaklaşan Müslüman alemine hitap edebilecek bu Fransız marketi gibi uluslararası bir marka çıkaramamış olması.
Göçmen konusuna geri dönersek diyeceğim şudur. Ülkemize düzensiz göçmen gelmesine karşı idim ve bu işin yanlış yapıldığı konusunda eleştirilerim vardı, buraları görünce ne kadar haklı olduğumu anladım, göçmen alınabilir fakat bu iş belirlenen kurallar dahilinde ihtiyaçların tespit edilmesi ve ona göre göçmen kabul edilmesi şeklinde olur. Bu ülkenin kısa zamanda bu kadar gelişmesi elbette doğal kaynakları olan petrol ve türevlerinin yanında doğru göçmen politikası ile de ilgili bence. Bizim ülkemizdeki % 10 u bile bulmayan göçmenler haberlerden gördüğümüze göre şehirlerde gettolar oluşturmuş ve mafyalaşmışlar. Şimdi bu kadar nüfusla bunları yapanlar ileride çoğaldıkça neler yaparlar diye düşünmeden edemiyor insan. Acil bir göçmen yasası çıkarılmalı, ülkemize gelen göçmenler sıkı denetlenmeli belirli bir yıl sonunda uyum sağlamış olanlar vatandaşlığa alınmalı.
Doğru her zaman birdir bu yönde ilerleyen ülkelerin durumları her kesçe malum, adamların ülkesi bizim İzmir vilayetimiz kadar yok fakat paraları bizim paramızdan beş kat daha değerli.
Efendim haftaya yollarda her daim gezen benzinin sudan ucuz olduğu bu ülkede insanlar hangi model ya da hangi ülkelerin araçlarına biniyorlar ve bu ülkede bulunduğum süreç içinde hissettiğim duygularımdan bahsedip Dubai konusunu kapatacağım.