Geçen hafta ilkini yazdığım Dubai Seyahati yazımın bitiminde bu haftaki yazımın başlığının Para Nedir? Ne işe yarar? olacağını söylemiştim, öyle de yazayım ki dikkatli okuyucuların sinirlerini zıplatmayayım.

            Efendim hava alanından sorunsuz geçtikten sonra çıkışta bizi bekleyen oğlumla hasret giderip çıktık dışarıya. Saat gecenin 04;30 u serin ve taze sabah havası beklerken dışarısı saunadan hallice, sıcak insanın yüzüne bir tokat gibi çarpıyordu. İlk düşündüğüm şey sabaha karşı hava böyle sıcak olur ise gündüz nasıl olur? Otoparka arabamızın yanına geldik, bitişiğimizde kocaman bir cip gürül gürül çalışır vaziyette duruyor, sordum neden diye? İçinde kimse yok, (araçların içi ısınmasın diye çalışır bırakılıp gidilirmiş buralarda). 22Ağustos tarihli tasarruf yazımdaki 24 saat çalışır vaziyette duran polis arabaları geldi aklıma. Daha sonra AVM otoparklarında bu durumla çok karşılaştım, bir süre sonra normal geliyor insana hemen sordum ‘’Benzin burada kaç lira iye 3 liraymış’’ tek fark ülkemiz petrolü dışarıdan alıyor bunlar ise yerden çıkarıyor.

            Altı şeritli yolda sabahın bu saatlerinde bile araçlar vardı, demek ki 24 saat yaşayan bir şehir. Deniz kenarına ve Burç el Arap oteli ve Palmiye adasına yakın olan evimizin altındaki otoparkın üçüncü katında ki yerimize park edip, beş metre yürüyerek girdik hole. Beş tane asansör hazır bekliyor, sürgülü kapı otomatik kapanınca çölden kuzey kutbuna geçiş yaptık sanki! Öyle soğutuluyor kapalı alanlar. 24 katlı binanın 12. Katında olan dairemize girip yerleştik.

            İlk gün torunla hasret gidermekle geçti bir yere çıkmayı istemedik. Ertesi akşam Burç Halife binasına gittik binanın etrafında birçok gökdelen var fakat bunların arasında gökyüzüne yapılmış bir merdiven gibi uzanan bina dikkati çekiyor, otoparkında yer bulmak için bayağı dolaştıktan sonra alışveriş merkezinden buradaki ismi MAAL bizdeki ismi AVM olan devasa büyüklükte alışveriş merkezine giriş yaptık. Bizim AVM ler bu MAAL in yanında bizim köydeki Safa dayının bakkal dükkanı gibi kalır öyle diyeyim size. Her milletten binlerce insan içerideydi, Dünyada ne kadar lüks mağaza var ise hepsi burada yerini almış, dikkatimi çeken bir şey her dükkanın müşterilerle dolu olması. Rolex saat mağazasının önünde bekleyen 18 kişi saydım, sıranın kendilerine gelmesini bekliyorlardı, içeride iki kişi saat bakıyordu, mağazanın kapısında ise iri kıyım siyahi bir güvenlik görevlisi dikilmiş ‘’ Sırayı bozarsanız yamulturum’’ pozları atmakta. Bir saat kadar yol yürüyüp ayaklarımıza kara sular inince Maal dan dışarıya çıkıp Burç Halife binasının dibine havuz gösterisinin olduğu yere geldik, ben havuz diyeyim siz yine de inanmayın, burası denize uzak bir mesafede olmasına rağmen kanal açılarak binanın dibine deniz getirilmiş. İçerileri buz gibi de dışarıya çıkınca çöl iklimi sarıyor insanı, sırtımdan akan ter aşağılara kadar indi. Binaya lazerle yansıtılan görüntüler müthiş, altındaki devasa havuzda kayıklarla insanlar gezdirilmekte. Havuzdaki su fıskiyelerinin gösterileri başlamadan uygun bir yer bulup beklemeye başladık. Whitney Houston un söylediği I will alvays love you (Seni her zaman seveceğim) şarkısı eşliğinde fıskiyelerin su danslarını seyrettik. (İzlemek isteyen Google’a veya youtube, dubai fıskiye shov yazıp izleyebilir) fıskiyelerin gösterisi sona erince serinlik bir müddet sonra bitti ve çöl sıcağına maruz kaldık, tekrarı yarım saat sonraydı sıcakta beklemenin manası yoktu, oradaki herkes de bizim gibi düşünmüş olmalı MAAL in içine kutup soğuklarına kaçtılar.

            Güzel bir yemek yiyip döndük evimize, şimdi gelelim buradaki yaşamın, zenginliğine, ve paranın gücüne, paranın ne işe yaradığı ya da sadece insanın içindeki doymak bilmez, uslanmaz benliğini biraz olsun rahatlatmaya yaradığı açık. Devasa büyük arabalar, her biri rezidans olan kırk beş, elli katlı binalar, siteler içerisinde etrafı yüksek duvarlarla kaplı, bahçeli havuzlu villalar, her yerde diğer ülkelerden gelmiş çalışan hizmetliler. Burası paranın su gibi harcandığı, tasarrufun pek bilinmediği bilinse de umursanmadığı, turizm ve tüketim çılgınlığının sınırlarının zorlandığı, kimsenin kılığına kıyafetine karışılmadığı bir ülke. Elbette arayanlar ve çalışanlar için de sayısız fırsatlar sunmakta.

            Bir makalede okumuştum şöyle diyordu ‘’Para Tanrı dır, Tanrı da paradır. Elbette para, yüceltilir ve de kutsanırsa, tanrı makamına çıkar. Bu ülkede para henüz Tanrı olmasa bile ona çok yakın olduğu kuşkusuz, buradaki yaşam kalitesini, insanların tatminsiz bir şekilde koşturup durduklarını görünce, paraya, pula hiç değer vermeyen ben, doğru yolda olduğumu anladım.

            Efendim haftaya Göçmen konusuna değinelim, malum burası göçmenler ülkesi.

Denizlide sıcak hava alarmı... Berna Öztürkten uyarı geldi Denizlide sıcak hava alarmı... Berna Öztürkten uyarı geldi
Editör: Denizli Güncel Sağlık