Pamukkale Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü tarafından Pamukkale Üniversitesi 30 Yıl 30 Tema Etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen panelde İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yasemin Beyazıt panel yöneticisi; Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ali Ünal, Tarih Bölümü öğretim üyeleri Doç. Dr. İbrahim Balık, Prof. Dr. Ercan Haytoğlu, Dr. Öğr. Üyesi Gülseren Mutlu ise panelist olarak yer aldı.

Prof. Dr. İsmail Çetişli Konferans Salonunda düzenlenen etkinliğe Rektör Prof. Dr. Ahmet Kutluhan ile birlikte öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı.

Prof. Dr. Beyazıt: “Denizli tarihi ve kültürü onlarca kitaba, yüzlerce makaleye ve bildiriye konu olmuştur”

Panelin yöneticiliğini yapan İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yasemin Beyazıt yaptığı açılış konuşmasında şunları aktardı: “Fen-Edebiyat Fakültesi bünyesinde iken geçtiğimiz Temmuz ayında müstakil bir fakülte haline dönüşen İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi 12 bölüm 153 akademik personel ve 5000 öğrencisiyle araştırma ve eğitim öğretim bakımından önemli potansiyele sahiptir. Bölümlerimiz dil, tarih, kültür, sanat ve düşüncenin izlerini kaya resimlerinde, lahitlerde, yazma eserlerde, arşiv belgelerinde, şiirlerde, romanlarda, nakışlarda, ezgilerde, sözlü kültür ve daha nicesinde arıyorlar ve tartışıyorlar. Fakültemiz yürüttüğü arkeolojik kazılar, yüzey araştırmaları, TÜBİTAK projeleri, Türk dünyası ile kurduğu köklü ilişkiler ve ulusal, uluslararası konu ve platformlardaki çalışmaları ile önemli yaygın etkiye sahiptir. Çalışma alanlarımız Türkistan’dan İngiltere’ye, Fransa’dan Yemen’e, Kudüs’ten Der-saadete uzanmaktadır. Arkeolojik kazılarımız Laodikea’da, Stratoniekia’da, Tripolis’de, Tabae’de, Sillion’da ve Olimpos’da devam etmektedir. Ulusal ve uluslararası düzeydeki bu çalışmalarımızın yanı sıra yerel tarihe ve kültüre katkı vermeyi de üniversitemiz bir vazife olarak görmektedir. Halil İnalcık’ın ifadesiyle yerel tarih olmaksızın genel tarihe ve terkiplere ulaşmamız mümkün değildir. Denizli tarihi ve kültürü onlarca kitaba, yüzlerce makaleye ve bildiriye konu olmuştur. Üniversitemiz tarafından ve üniversitemiz desteğiyle çok sayıda sempozyum düzenlenmiştir. Bunların bir kısmında Denizli bir bütün halinde incelenirken, bir kısmında da ilçelerin tarihi ve kültürü masaya yatırılmıştır.  Bu alanda fakültemiz üniversitemizin kuruluşunun 30. yıl dönümüne önemli bir katkı getirmiştir. Tarih bölümümüz arkeoloji, sanat tarihi, sosyoloji gibi disiplinlerden de destek alarak üniversitemizin kuruluşunun 30. yılına armağan olarak Pamukkale Belediyemizin desteğiyle 30 makaleden oluşan Denizli Çalışmaları Birikim ve Yol Haritası kitabı vücuda getirilmiştir. Pamukkale Belediyemize ve Başkan Avni Örki beyefendiye minnettar olduğumuzu belirtmek isterim. Bu kitapta Denizli Çalışmaları hem nicel hem de nitel bakımdan değerlendirilerek bundan sonra araştırmacılara bir yol haritası çizmeye çalışılarak Denizli çalışmaları için bir rehber kitap vücuda getirilmiştir.”

Panelin açılış konuşmaları Rektör Prof. Dr. Ahmet Kutluhan’ın yaptığı konuşma ile devam etti.

Rektör Kutluhan: “Kaya resimleri konusunda araştırma merkezimizi de kuracağız”

Prof. Dr. Ahmet Kutluhan “İnsan ve Toplum Bilimleri fakültemizin ilk toplantısı hayırlı uğurlu olsun. İnşallah, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi olarak, nice güzel toplantılar burada yapılır. Üniversitemize, şehrimize, ülkemize ve insanlığa faydalı işler geliştirilir. ‘30 Yıl 30 Tema’ Etkinlikleri konusunda bir kelimeye ihtiyaç vardı, ifade edememiştik, burada otururken zihnimde canlandı. Şimdi ifade ediyorum: Pamukkale Üniversitesinin silkinmeye ihtiyacı var, başka hiçbir şeye ihtiyacı yok! ‘30 Yıl 30 Tema’ etkinliklerimiz bunu kısmen başardı. Çünkü biz üniversitemizde gerçekleştirdiğimiz senatolarımızda hocalarımızla temalar oluşturmak için çok kez bir araya geldik. 30 tema derken baktık 55 temaya ulaştık. İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültemizin bu temalardaki öneminin, katkısının ne kadar büyük olduğunu gördük. Sizlere çok teşekkür etmek istiyorum, sağ olun var olun! İnşallah, daha güzel çalışmalarla nice 30 yıllarda böylesi güzel işlerin yapıldığını biz belki görmeyeceğiz ama burada okuyan öğrencilerimiz görecek. Pamukkale Üniversitesi’nin ne kadar güzel bir üniversite, ne kadar değerli bir üniversite, ne kadar yaşanmaya değer bir üniversite olduğunu herkes anlamış olacak. Kaya resimleri konusunda, inşallah araştırma merkezimizi de kuracağız. YÖK Başkanımıza bunu anlattık. Bu panelin hayırlara vesile olmasını diliyorum, hepinize saygılar ve sevgiler sunuyorum.”

Dr. Öğr. Üyesi Mutlu: “Denizli’de de eski yerleşimlerin lokasyonu ve bölgelerin sınırları net olarak belirlemek zor olsa da coğrafi olarak nehir, dağ gibi oluşumlar bu hususta oldukça önemli belirleyici rol oynamaktadır”

Panelde ilk olarak söz alan PAÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Başkan Yardımcısı Dr. Öğretim Üyesi Gülseren Mutlu şunları aktardı: “Denizli ili sınırları içerisinde ilk sistematik kazı çalışması 1954-1959 yılları arasında Seton Lloyd başkanlığında James Mellaartin katılımıyla Beycesultan Höyüğü’nde gerçekleştirilmiştir. Kazılarda, Geç Kalkolitik Dönemden (M.Ö. 4300) Geç Tunç Dönemine kadar (M.Ö. 1200) önemli veriler ortaya konulmuştur. Yapılan kazı ve yüzey araştırmalarında Ege’yi İç Anadolu’ya bağlayan ve üç doğal yol güzergâhından biri olan Büyük Menderes Havzası üzerinde eski yerleşimler oldukça fazla sayıda tespit edilmiştir. Beycesultan gibi daha çok sayıda höyüğün bu güzergâhta yer aldığı bilinmektedir. Yapılacak yeni yüzey araştırmaları ve kazı çalışmaları ile henüz literatüre girmemiş, ortaya çıkartılacak çok sayıda höyüğün tespit edilmesi sağlanabilecektir. Anadolu’da birçok kentte olduğu gibi Denizli’de de eski yerleşimlerin lokasyonu ve bölgelerin sınırları net olarak belirlemek zor olsa da coğrafi olarak nehir, dağ gibi oluşumlar bu hususta oldukça önemli belirleyici rol oynamaktadır. Son olarak bölgenin coğrafi özelliklerinin, kentin ekonomisi, dinsel inanılar ve geleneklerinin şekillenmesinde önemli rol oynadığı anlaşılmakta olup, yol ağlarına sahip olan hareketli yapısının bir sonucu olarak değişik etnik yapısından kaynaklı kimliğini yansıtan değerli eserlere sahip bir kent olduğu göz ardı edilmemelidir.”

Yaz tatilinde rehavet nedeniyle beyniniz vites düşürmesin Yaz tatilinde rehavet nedeniyle beyniniz vites düşürmesin

Doç. Dr. Balık: “Denizli, İç Ege ile Kıyı Ege’yi bağlayan önemli bir güzergâhta bulunması, uygun ulaşım imkânları, ılıman iklimi, verimli toprakları ve zengin su kaynaklar sebebiyle her dönemde stratejik önemini korumuş bir yerdir”

Panel, PAÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. İbrahim Balık’ın yaptığı konuşma ile devam etti. Doç. Dr. Balık: “Denizli, İç Ege ile Kıyı Ege’yi bağlayan önemli bir güzergâhta bulunması, uygun ulaşım imkânları, ılıman iklimi, verimli toprakları ve zengin su kaynaklar sebebiyle her dönemde stratejik önemini korumuş bir yerdir. Bu yüzden Bizans hâkimiyetinden sonraki süreçte de bir ok istila ve akına maruz kalmıştır. Bizans-Sasani mücadelesinde veya Bizans-İslam mücadelesinde Bizans’in zafiyet gösterdiği dönemlerde pek çok kez yağmalanmış bir bölgedir. Nitekim Colosseia ve Laodikeia halkının şehirlerini terk edip savunmaya daha elverişli dağlık alanlara doğru çekilmesinin temel sebeplerinden birisi bu istilalardır. Bu yüzden özellikle Bizans kaynaklarında Denizli ve çevresi ile ilgili bilgiler mevcuttur.” şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Ünal: “Denizli bölgesine ait, Osmanlı Dönemine ait çok sayıda kaynak ve arşiv belgesi var”

Sözlerinin başında Denizli özelinde Osmanlı dönemine ait yapılan çalışmaların sayısının, Milli Mücadele ve Cumhuriyet Dönemine ilişkin yapılan çalışmalara göre oldukça az olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Mehmet Ali Ünal, bu anlamda ilk akademik çalışmaların ilk ve orta çağ dönemine ait çalışmalar olduğunu söyledi. Prof. Dr. Ünal: “Aslında Denizli bölgesine ait, Osmanlı Dönemine ait çok sayıda kaynak ve arşiv belgesi var. Ancak bu dönemlere ait yapılan çalışmalar, sayısal olarak arşiv belgeleri ile doğru orantılı değil. Bu alanda yapılan çalışmaların yeniden bir gözden geçirilmesi ve bunların üstüne yeni çalışmaların yapılması gerekiyor. Temettuat defterleri araştırmalar için çok kıymetli. Nüfus ve ziraata ait pek çok önemli bulgu o defterlerde var. Bu defterlerden istifade edilerek Honaz, Çal, Buldan ilçelerine yönelik çalışmalar yaptım. Osmanlı döneminde Denizli, Kütahya sancağına bağlı bir kaza idi. Kütahya’ya ilişkin tarihi metinlerde Denizli’den de bahsediliyordu. Denizli ve bölgesine Kayı boyu ve Oğuz boylarının her birinden kalabalık gruplar halinde gelip yerleşmişler. Her boy için ayrı yaylalar belirlenmiş. Bu yüzden Denizli’de çok sayıda yayla vardır. İlçe bazlı yapılan tarihi araştırmaların artık mahalle ve daha küçük bölgeler bazında da yapılması gerekiyor. 19. yy’da devlet, askere gidecekleri tespit etmek için nüfus sayımı yaptırmış ve bunu kayıt altına almış. O dönemki nüfus sayımlarına bağlı yapılan bir takım akademik çalışmalar var. Ancak bu çalışmalar yeterli seviyede değildir.” dedi.

Prof. Dr. Haytoğlu: “Denizli Basın tarihi 100 yıl önce başlıyor. Sadece kahraman ve hülasa gazetelerin tek nüshaları elimizde var”

Tarih Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ercan Haytoğlu ise yaptığı konuşmada şunları aktardı: “Denizli Basın Tarihi Çalışmaları üzerine sunum gerçekleştirdi. “Dünya çok hızlı değişiyor gazeteleri artık bulmak zor. Önceden gazeteler hayatımızın her alanındaydı. Artık gazete de internet hayatına dâhil oldu. Denizli basın tarihi yüz yıl önce başlıyor. Sadece kahraman ve hülasa gazetelerin tek nüshaları elimizde var. Özellikle 1940’da yeni Denizli var. 1957’den sonra gazete sayıları azaldı. 1957’de ulusal gazeteler, ekler yayınlanmaya başlıyor. Yerel gazeteye talep düşüyor. 1960’dan sonra ilçelere de gazeteler yayılmaya başlıyor. İnanç dergisi de dâhil olmak üzere bu konuda yapılan çalışmalar bize bu çalışmada heyecan oldu. Denizli basını ile ilgili pek çok makale yayınlanmaya başladı. Artık Denizli basın çalışmaları ulusal mecraya çıkmaya başladı.” şeklinde konuştu.

Editör: Denizli Güncel Sağlık