Dişçilik benim köyüm Çal-Akkent’in önemli mesleklerinden biri idi. Sadece köy içinde değil yurdun dört bi tarafına dişçiliğe gidilirdi. Çürüyen ve ağrıyan dişimizi mahalledeki alaylı dişçi kerpetenle söker atardı. Bu işin yegane tedavisinin bu olduğu akıllara kazınmıştı. Bu nedenle 1980 yılında ODTÜ’de okurken, ağrıyan dişim nedeniyle revirdeki diş hekimine gittiğimde çektirmeye hazırdım. Hayatımda ilk defa dolgu kavramından fiili olarak haberdar oldum. Bu dişim, arada bir dolgusu yenilense de hala yerindedir.

Annem benim kadar şanslı olamadı. Alaylı bir dişçi tarafından protez tutturmak için bırakılan birkaç diş dışında, ağzında ne var ne yoksa çekildi. Çeken ve protezi yapan bir alaylı idi, ama diş kiniğinde kapı gibi hekim diploması vardı. 1980’ler alaylı dişçilerin, hekim diploması kiraladığı yıllardı, hala var mıdır bilmem.

Okuduğum TDB raporundan, böylesi bir sorunun evrilerek devam ettiğini anlıyorum. Bu aralar ardı ardına açılan diş merkezleri var ya, işte onları açmak için %51 diş hekimi ortaklığı olması gerekiyormuş. Yani yasa diş hekimini korumak istemiş ama TDB’ye göre bu amaç kadük kalmış.  Diş merkezi açmak için gerekli olan hekim sayısı 5 olunca, bu %51’lik hisse iki hekim arasında bölünse bile, hekim olmayanlara ayrılan % 49’luk hekim dışı hisse çoğunluğa geçebiliyor. Bu hissenin alaylı bir diş teknisyenine geçmesi halinde, hekimler teknisyen yanında ve kurallarında çalışır duruma düşüyorlar.

Diş teknisyeni veya bir başka sermayedarın sahipliğinde hekim çalıştırmak, sağlık hizmeti sunulmasını doğrudan kar amaçlı teşekküle dönüştürür ki, uzun vadede bu alan vahşi kapitalizmin eline düşer. Avukatlık, eczacılık, veterinerlik alanında hizmet verebilmek için adı geçen mesleklerden olmak gerekiyor. Öyle olmayaydı ben bünyesinde üç beş avukat çalıştıran bir hukuk bürosu kurmayı çok isterdim. Sadece hekimlerin malpraktis davalarını alsam bana yeterdi. Soruşturmacılık yapa yapa artık uzmanı oldum. Avukat mahkemede temsil etsin yeterli, ben dosyayı hazırlardım.

Avukatların mecliste fazlaca temsil ediliyor olmalarından mıdır bilemem; bir avukat yanında, sigorta sözleşmeli avukat çalıştırabiliyor ama diş hekimi muayenehanesinde aynısını yapamıyor. Yeni mezun bir diş hekimi tecrübe edinirken, tecrübeli bir hekimin yanında sigortalı çalışmasının ne mahsuru olabilir.

Rapora göre plansız bir şekilde açılan diş hekimliği fakülteleri nedeniyle, 2028 yılında nüfus başına düşen diş hekimi sayısı, Avrupa ortalaması ile eşitlenecek. Yalnız burada şöyle bir sorun var. Nüfus başı diş hekimi ziyareti Türkiye’de 1 iken, Avrupa’da 5. Bu durumda diş hekimlerinin işsiz kalması söz konusu olacak. Asgari ücret ve altında çalışan avukat, mühendis gibi mesleklere diş hekimleri de eklenecek. Diş hekimliği gibi pahalı bir eğitim sonrası elde edilen çıktıların atıl kalması memleket ekonomisine zarar. Diş hekimlerinin bu konudaki önerisi kontenjan sınırlaması ve yeni tıp fakültesi açılmaması.

Türkiye’de nüfus başı muayene sayısı yıllık 8 defa olmakla Avrupa ile eşdeğere ulaştı. Bunu sağlayan temel sebep, genel sağlık sigortasının kapsamını genişletmek oldu. Aynı uygulama diş hekimliğine de taşınmalıdır. Muayenehaneler dahil, özelde yapılan Diş Hekimliği muayene ve tedavileri Genel Sağlık Sigortası kapsamına alınabilir. Bu sağlanır ise, nüfus başına diş hekimi muayene sayısı Avrupa değerlerine ulaşacak, sayısı artan diş hekimlerinden verimli bir şekilde faydalanılacaktır.  

Sağlıkçıları örseleyen yasaların son durağı sağlık hizmeti alanlar, yani hastalar olacaktır. Hastaların ve sağlığın kapitalizme teslim edilmesine giden bu yolun yeniden değerlendirilmesi gerekiyor diye düşünüyorum.

Not; Bu yazı 15 Şubat 2021 tarihinde Denizli Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

Denizli'de gündem olan kedi türünün önünde fotoğraf çekildi Denizli'de gündem olan kedi türünün önünde fotoğraf çekildi

Editör: Denizli Güncel Sağlık