Deprem olgusu , günlük rutinlerimizi her alanda ve farklı şiddetlerde etkileyen , değiştiren bir doğal yaşam olayıdır. Söz konusu değişikliklerden negatif etki almamızın temel sebebi gündelik yaşantımızın aksine başımıza gelen bu yeni süreci kontrol edemiyor oluşumuzdur. Buna bağlı olarak , yaşadığımız değişimlere sürecin çeşitli evrelerinde duygular ve düşünceler eşlik edebilir. Kahramanmaraş ve diğer on ilimizi etkiyen deprem toplumsal travma niteliğindedir. Toplumsal travma aniden yaşanan yıkıcı olay sonrasında toplumun büyük bir kesimini etkileyen olaydır. Yaşanan şiddetli deprem bizde şok etkisi yaratabilir ve bu durum sonucunda yüksek derecede korku , kaygı (anksiyete) , çaresizlik , üzüntü duyguları normaldir. Çünkü anormal olaylara verilen anormal tepkiler normaldir. Alt beynimizin aktif olması , korteksin devre dışı kalması ilkel ve tehditi odaklı ve algıların sınırlı olduğu durum içerisinde sempatik sinir sistemi aktive olur. Bu süreçte nihai amacımız temel ihtiyaçların giderilmesi ve ya giderilmesine yardımcı olmaktır. Deprem ve sonrasında şok etkileri , ağlama , irkilme tepkileri , disosiyatif belirtiler , iştah - uyku problemleri , kaygı ve kaçınma gibi tepkiler Akut Stres Bozukluğu içerisinde değerlendirilir. Ortalam bir ile bir buçuk ay sürebilir. Normaldir. Depremden sonra her artçı sarsıntıda ve ya depremi bize hatırlatan her uyaranlarla karşılaştığımızda tekrar edebilir. Çevrede oluşan kaotik durum ; yıkımlar , gürültüler ve birçok acı görüntü şimdiye ve geleceğe karşı güvensizlik , belirsizlik ve hayal kırıklığı duymamıza sebep olabilir. Yakınlarımıza ulaşmak için gösterdiğimiz çaba ve bu süreçte görsel medya , ana akın medya ve sosyal medyadan maruz kaldığımız çeşitli haberler yukarıda saydığımız olumsuz deneyimleri büyütebilir ve bu duygulara öfke ve çeşitli agresif davranışlar eklenebilir. Depremin ilerleyen zamanlarda her ne kadar ilk şok anını atlaşmış olsak bile fiziksel iyileşme süreci başlamış olsa da kayıpların getirdiği yoğun acı devam edebilir. Çok normaldir , kayıpların yas süreci başlaması sağlıklıdır. Bazılarımız hastanede adım adım iyileşirken bazılarımız evlerinden uzakta kayıplarıyla baş etmeye çalışıyor , bazılarımız ise evlerinde kaygı içerisinde yakınları ya da diğer insanlardan gelecek haberleri bekliyor olabilir. Dolayısıyla aynı depremden farklı şekilde etkilenebiliriz. Yas , ölüm ve travmalara karşı insanların doğal bir iyileşme mekanizması vardır. Yapmamız gereken ilk şey doğal iyileşme mekanizmasını bozmamaktır. (H. Türkçapar) Her bireyin acı eşiği , psikolojik sağlamlığı ve yaralanabilme düzeyi farklıdır. Olaylar karşısında çeşitli savunma mekanizmaları ,bahsetme tepkisi , psikososyal ve fiziksel durumu farklılık gösterebilir. Örneğin deprem sonrası kişi yaşadıklarını ağlayarak anlatabilir normaldir, içe dönüp konuşmak istemeyebilir bu durumda çok normaldir.. Geçmiş dönemde yaşadığımız kaygılar tetiklenebilir deprem esnasında ve ya sonrasında kaygıların da devam edeceğini belirtmek sağlıklıdır. Kişi , deprem sonrası kaçınma ve sosyal izolasyon gibi davranışlar aracılığı ile yansıtmalar yapabilir. Deprem psikoloji nasıl atlatılır neler yapılabilir? Öncelikle sonuçları bambaşka ve yıkıcı olsa da deprem olayına verdiğimiz tepkiler yaşamdaki diğer beklenmedik olaylara karşı verilen tepkilerle benzer olduğunu farketmek önemlidir. Anormal tepkiler SAĞLIKLIDIR. Burada önemli olan bu durumu kabul ederek iyileşme sürecine başlamaktır. İyileşme sürecinin kısa sürmeyeceğini , stres tepkilerinin devam edebileceğini önemli bir gerçektir. Bu durumda yaşanan acılara saplanıp kalmanın ya da depremi hafife alıp görmezden gelmenin faydası dokunmayacaktır. Bunun yerine depremin elimizde olmadan gerçekleştiğini ve acı bir olay olduğunu kabul edip elimizden gelenlere yani kontrol edebileceğimiz şeylere odaklanmak daha gerçekçi ve sağlıklı olacaktır. Bir diğer dikkat edilmesi gereken nokta ise haber alma araçlarını kullanma biçimimizdir. Böylesi yıkıcı bir durumda bilgi almak istememiz ve yakınlarımızı merak etmemiz gayet doğaldır. Fakat oluşabilecek bilgi kirliliğinden kaçınmak güvenilir bulduğumuz bir veya birkaç kaynakla sınırlı tutmak daha sağlıklı olacaktır. (Kaynakları belli aralarla bırakmak , sürekli haber akışına maruz kalmamak da dinlendirici olacaktır.) İşe , okula ve ya günlük rutinlerinize yavaş yavaş dönmek depremin etkilerini sürekli olarak düşünmemizi engelleyecektir. Bu rutinlere devam ederken eğer hazır hissediyorsanız depremden etkilenen kişiler için yapılan yardım faaliyetlerinde gönüllü olarak çalışmak da bizi üretken kılacak ve dayanışma hissi depremin belirsizliği ile mücadele ederken yalnız olmadığımızı fark ettirecektir. Sizi anlayacağınızı düşündüğünüz ve yanında kendinizi güvende ve rahat hissettiğiniz kişilerin bu süreçte size eşlik etmesine izin vermek psikolojik sağlamlığınızı olumlu etkilecektir. Travmayı doğrudan yaşayanlar gibi onlara yardım etmek için gidenler de başlangıçta yapılabilecek çok şey olduğunu hissederken zaman içerisinde yaptıklarını anlamsız, yetersiz bulmaya başlayabilir ve umutsuzluğa kapılabilir. Ancak unutulmamak gerekir ki , süreç uzun.. bu durumlarda yapılan her yardım , verilen her destek çok büyük bir anlam ve öneme sahiptir.