Güzel yurdumun bulunduğu coğrafyada sığınılacak bir ada gibi olduğunu ve gelenleri misafir ettiğimizi ve de bir süre daha edeceğimizi belirttiğim bir yazı yazmıştım. Bu fikrim hala değişmiş değil fakat geçtiğimiz günlerde haberlerde kısa bir görüntü dikkatimi çekti ve beni son derece endişelendirdi. Haber; İstanbul Başak şehir de bir grup Suriyeli, Türk imamların arkasında kılmaya imtina ettikleri bayram namazını boş bir arsada kılarken görüntülendi. Suriyeliler Türk imamların arkasında namaz kılmıyor. Kimileri buna neden olarak imamların Türk oluşunu gösterirken kimileri ise imamların Arap dilini bilmeyişini gösteriyor.
Haberi burada dondurup benim yıllar önce yaşadığım bir olayı anlatıp konuya sonra döneceğim. 1990 lı yıllar, otelciliği bıraktım ve bacanağımla gıda toptancılığı işine girdik. Haftanın iki günü Çal tarafına gidip bakkallara mal satıyoruz, kasabanın adını vermeyeceğim orada bakkallık yapan aynı zamanda diğer kasabaların pazarlarına yayınan oralarda da mal satan bir bakkal var, işleri iyi bizden de çok mal alıyor. O hafta Perşembe günü yüklü miktarda mal indirdim dükkanına, kendisi dükkanda yoktu, not bırakmış eşine yarın uğrasınlar ödeme yapacağım diye, ertesi günü menderesin karşı tarafı güzergahımız olmasına rağmen uğradık dükkanına, hoş beş, çay kahveden sonra ödemeyi yaptı, çok zaman kaybettik arabamız mal dolu daha gideceğimiz çok yer var, tam çıkacağız Cuma ezanı okundu, bakkalın karşısında da cami var, Cuma namazını kılıp öyle çıkalım diye düşündük, bakkalın yanındaki çeşmeden abdestimizi aldık, hızla camiye doğru yürüyorduk ki adam seslendi ardımızdan ‘’durun bakem bekleyin beni’’ dükkanın yan tarafında duran Toros arabayı çalıştırdı ve geldi yanımıza ‘’Binin bakem hadi geç galcaz şindi’’ bindik mecbur, hızla sürdü arabayı köyün yukarı çıkışında olan bir caminin önünde durdu, aceleyle girdik içeriye, durduk namaza, kafamda deli sorular, kıldık namazı çıktık dışarıya, herkes birbirine Cuma mübareği ediyor, baktım insanlara hepsinin saçı sakalı, kılığı kıyafeti birbirine benziyor, hiç ses etmedim geldik dükkana vedalaşıp bindik arabamıza ve ayrıldık oradan. Kafamdaki soruyu sordum bacanağa ‘’Yaa bir yaşıma daha girdim, ne yaşadık biz şimdi? Adamın bakkalının ve evinin karşısında cami var, oraya değil de köyün çıkışındaki başka bir camiye getirdi bizi’’. Bacanağımın babası yıllardır Çal da toptancılık yaptığı için onları tanırmış ‘’Onlar falanca tarikattan, onların camileri ayrıdır, başka camiye gitmez, kendi imamlarından başkasının ardında da namaz kılmaz onlar ‘’ dedi. Bu söz uzunca yıllar kafamı meşgul etmişti meğer bu yaşadığım olayın birçok yerlerde de olduğunu öğrendim, insanlar tarikatlara bölünüp camilerini bile ayırmışlardı o yıllarda.
Şimdi gelelim Suriyelilerin durumuna, olaya onların açısından bakmak ve mümkün olduğu kadar objektif olmak için kendimi zorluyorum. Çocuklarını camiye kuran kursuna göndermeyebilirler, hoca bizim dilimizi bilmiyor diye bu anlaşılabilir fakat kılınan namaz ya! Türkiye de yaşıyorsun bu ülke sana kucak açmış, Türkçe mecburen öğrenmek zorundasın, konuşuyor ve anlıyorsun da, bayram namazında okunan hutbe Türkçe, namazda okunan dualar ise Arapça, sen neyin ayrımcılığını yapıyorsun! Bu memleketin aziz insanları şimdiye kadar dili, dini, rengi ne olursa olsun kimseye ayrımcılık yapmamış, ötekileştirmemiş kendisi gibi görmüş, bu yapılanlar insanı üzüyor, beni üzdü, bunun mezhepsel farklılıkla falan izah edilir bir yanı yok bana göre. Burada binlerce yıldır Arap toplumlarının beyinlerine kazınmış MEVALİ kavramı var. Arap olmayanları, sonradan Müslümanlığı kabul edenleri bunlar gerçek Müslüman saymıyorlar o yüzden de ardında namaz kılmayı istemiyorlar. (Bknz. Mevali, Google)
Aynı olayı kendi köylüm çocukluk arkadaşım ve akrabam olan ortaokulu bitirince Almanya ya gitmiş ve halen orada yaşayan bir arkadaşımda görmüştüm. Köye izne geldiğinde bir arkadaşımla evlerine gittik ezan okundu camiye gidilecek olundu. ‘’ben gitmeyeceğim camiye evde kılarım’’ Dedi nedenini sorduğumuzda ‘’Bu imamların ardında kılınan namaz kabul olmaz’’ dedi. Israr etmek ne fayda, Almanya da mensubu olduğu tarikat öyle buyurmuş, o da inanıyor ve uyguluyor, yapacak bir şey yok.
Sonuç olarak Suriyelilerin yaptıkları bu hareket bizleri üzse de kendi içimize baktığımızda, kendi vatandaşlarımızın bile bu kadar ayrışmış olması, Allah’ın evi olarak bildiğimiz camilerin ayrılması, imamların beğenilmemesi, bizim milli birliğimi, dini birliğimizi bölmek ve bizi parçalamak için uğraşanların ekmeğine yağ sürmekten başka bir işe yaramayacağını ne zaman anlayacağız!