Benim gibi köşe yazısı yazan leşkerler için gündem aramaya hiç gerek yok. Elin gavur memleketlerinde köşe yazarı olmak son derece zor zanaat. Memleketlerinde olumsuz ya da insanı şaşırtacak bir olay olma ihtimali son derece zayıf, yazacak konu ara ki bulasın! Gözünü sevdiğimin memleketinde durum hiçte öyle değil, her gün ayrı bir konu, insan hangisini yazacağına karar vermekte epey zorlanıyor doğrusu. Efendim bu haftaki konumuz TARIM malum yılın sekiz ayının yaz olduğu bir memlekette bir tarladan üç ürün almak mümkün iken biz bir ürün dahi almayı beceremeyip, temel gıda ürünlerinin tamamına yakınını dışarıdan ithal ediyoruz. Bir ara basın muhabirlerinden haddini bilmez birisi tarım bakanına ‘’Samanı dahi dışarıdan alıyoruz, neden?’’ diye bir soru sorunca bakanımız ‘’Paramız var ki! alıyoruz’’ dedi. Tabi o zamanlar döviz kurları bu kadar yüksek değil idi! Ne zaman paramız pul oldu çarşı o zaman karıştı. Her türlü tarımsal ürünü dışarıdan alacağız fakat kasada para kalmadı.

            Efendim gelelim konumuza, Dünya durdukça başımızda durası, yaylaklarında mor koyunları sağılası, haralarında yağız atları kişneyesi tarım bakanımız Sn. Prof. Dr. Vahit Kirişçi’nin Venezuela da buğday yetiştirme projesine. Haber şöyle yansıdı basınımıza.

            İktidara yakın …………. gazetesinin haberine göre; Tarım Bakanlığı, Latin Amerika ve Afrika’da 10 ülkede tarım arazisi kiralamak için görüşmelere başladı. Özellikle Türkiye’de iklimsel olarak üretimi zor olan ürünlerin ekimi yurt dışında kiralanacak arazilerde yapılacak. Sudan’da geçmiş yıllarda 850 bin hektar civarında bir arazi kiralanmış ama daha sonra bu proje sekteye uğramıştı. Bu proje yeniden hayata geçirilecek. Ardından kiralanan diğer arazilerde başta yem bitkisi olmak üzere, Türkiye’de işlendikten sonra ihraç edilecek nitelikteki hububat ürünlerinin üretimi yapılacak. Geçen günlerde de Venezuela heyetinin Türkiye’yi ziyareti sırasında 400 bin hektarlık tarım alanının Türkiye’ye kiralanması gündeme gelmişti.

            Önceki Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli bir beyanatında. ‘’Türkiye'de 24 milyon hektar tarım alanından 2 milyon hektarının atıl durumda olduğunu belirterek, "2 milyon hektar tarıma kazandırıldığı takdirde, yıllık ortalama 13 milyar liralık bir gelir artışı sağlamak mümkün’’ Dedi.

            Şimdi! ‘’Sen bu işlerden ne anlarsın da yorum yapıp yazı yazıyorsun, bakanımızdan daha mı? İyi bileceksin’’ diyenler olabilir. Anlatayım efendim. Ben köylü çocuğuyum Büyük Menderes nehrinin kenarındaki tarlamızda mevsimine göre her türlü sebze ve meyveyi üretip salı sabahları eşeğe yükleyip Bekilli pazarında satmış bir çocuktum, benim yaptığımı tarım bakanı bile yapmamıştır, bu cüreti oradan alıyorum da yazıyorum. Dikilitaş mevkisindeki tarlamıza buğday ekerdik, sulanmayan bir arazide buğday yetiştirmek son derece zordur, kaderin tamamen yağmura bağlıdır, yağmur zamanında yağmazsa buğdayların boyu kısa kalır, başaklardaki taneler olgunlaşmadan ekinler kurumaya başlar ve hasatta verim son derece düşük olur.

            Şimdi ben azıcık aklımla sorarım?  Bu adı geçen Afrika ülkelerinde tarım mümkün ise neden kendileri yapmıyor da biz yapacağız. Malum oralarda her daim kuraklık ve kıtlık hakim, Birleşmiş milletler örgütü oralardaki açlığa çözüm bulmak için uğraşırken biz tarım yapıp buğday üretip yurdumuza getireceğiz ve vatandaşımıza ucuz yedireceğiz öyle mi? Gelelim diğer Latin Amerika ülkesi Venezuela ya, bu ülke petrol ülkesi fakat tarımsal üretim konusunda biraz sıkıntılılar. Google amcaya sorunca şöyle diyor; Venezuela, buğday üretimi ile bilinen bir ülke değil. Buğday ithal ediyor. Bu da yetmiyor ciddi miktarda un ithalatı yapıyor. 2021 verileri ile bu ülkenin buğday ithalatı 193 milyon dolar. Bunun yüzde 51’ini Amerika Birleşik Devletlerinden yüzde 49’unu Kanada’dan gerçekleştirdi. Un ithalatının yüzde 58’i Türkiye’den.

            Her zaman dediğim gibi işimiz siyaset yapmak değil, bağcıyı dövmek ise hiç değil bilirsiniz. Yurdumda bakanın dediği 2 milyon hektar alanda tarım yapılamıyor iken, bu alanlarda tarım yapılması için gereken şartların oluşturulması için çaba sarf edilmeden ve çözüm bulunmadan, başka ülkelerde 850 bin ve 400 bin hektar tarım arazileri kiralanması fikrini benim aklım almıyor, alan var ise bana anlatsın lütfen.

Menopozun Artıları ve Eksileri Menopozun Artıları ve Eksileri

            Elin dört ay yaz olan memleketlerinden tarım ürünleri ithal etmek, bizim gibi sekiz ay hatta dokuz ayı yaz olan güzel ülkemize hiç yakışmıyor doğrusu. Dışarıya giden dövizi, çiftçimizin durumunu falan bir kenara koysak bile, bence çok ayıp bir durum. Yurdunu seven her insanın içini sızlatacak b ir durum.

            Sen 2 milyon hektar arazini boş bırak, işleme, git elin memleketinde tarım yapacağım de! Yazının kuyruğunu bir ata sözü ve hoca dan ibretlik bir sözle bitirelim.

            Oynamasını bilmeyen gelin ‘’YERİM DAR’’ demiş, yerini genişletmişler ‘’YENİM DAR’’  demiş.

            Nasrettin hoca ise eşeğinin kulağına eğilip şöyle demiş; Ölme eşeğim ölme, yonca ektim, yaz gelecek yonca bitecek, sende yersin bende.