Köylerde veya mahallelerde yürütme görevini üstlenen kişilere muhtar adı verilmektedir. Muhtar köyde yapılması gereken işleri imece usulü ile gerçekleştirir. Aynı zamanda muhtar, genel yönetimin temsilcisi sıfatıyla da yasaları ve hükûmet emirlerini halka duyurur, köy içinde dirlik ve düzeni sağlar. Genel yönetimle ilgili işlerin köyde uygulanmasına yardımcı olur. En küçük idari birim olan muhtarlık görevini bir kişinin üstlenmesi gerekmektedir. Ayrıca muhtarların yanında ihtiyar heyeti de olmak zorundadır.

Muhtarların en asli görevi mahalle veya köyde her konuda düzeni sağlamaktır. Yani yerleşim bölgesinde yapılacak bir çalışma olduğu zaman muhtarların haberi olmaktadır. Bunun yanında vatandaşın nüfus, çevre temizliği, yardım ve buna benzer konularına Muhtar yardımcı olmaktadır. Bir başka deyişle muhtarın çok sayıda görevi bulunmaktadır. 15/04/1944 yılında çıkarılan 4541 kanun numaralı ve 5682 sayı ile resmi gazetede yayınlanan ŞEHİR VE KASABALARDA MAHALLE MUHTAR VE İHTİYAR HEYETLERİ TEŞKİLİNE DAİR KANUN da bu görevler açıkça belirtilmiştir. Bu görevleri sayarak canınızı sıkmak istemem, isteyen bakıp öğrenebilir. Muhtar, köy veya mahalle halkı tarafından seçilir. Muhtar seçiminde siyasi partiler aday gösteremezler. Benim için en önemli özelliği budur, siyasi partilerin aday gösterememesi yani muhtarın bir siyasi partinin elemanı değil de halkın seçtiği bağımsız bir kişi olması ve seçildiği takdirde devleti temsil etmesidir. Eskiden muhtarlar devletten maaş almazlardı, yaptıkları işlemlerden nüfus cüzdanı sureti, ikametgah belgesi, doğum ve ölüm belgeleri vb. gibi işleri yaparak aldıkları ücretle geçimlerini sağlarlardı. O zamanlar muhtarlık onurlu ve saygın bir meslekti, bu göreve getirilecek kişiyi halk ince eleyip sık dokuyarak seçerdi, öyle insanlar vardı ki! Yeniden aday olmak istemese bile halk zorla onu aday ederdi, sanki doğuştan muhtar doğmuş gibi. Bazı kişiler ömür boyu muhtar seçilir hatta onlar öldükten sonra evlatları dahi seçilerek muhtar yapılırdı. Muhtar olmak büyük özveri ve severek yapılması gereken bir meslekti, sevmeyenin yapması mümkün değildi. Muhtar demek sözüne güvenilir, emin olunan köylünün her türlü derdi ile dertlenen ve o dertlere çare bulmak için didinen kişi demekti eskiden. Son yıllarda yapılan birçok kanun değişikliği ile muhtarların bu özellikleri yavaş yavaş yok oldu. İlk önceleri gelir getirici işleri nüfuz müdürlüklerine verildi. Gelirlerinden olan muhtarlara cüzi bir maaş bağlandı, muhtar odaları yapıldı, bilgisayarlar verildi, sadece tebligat alan ve odasına gelenlere tebligat dağıtan bir memur haline geldiler. Tebligat dağıtmaktan odadan dışa çıkamaz, mahallesinin ya da köyünün dertleriyle uğraşamaz hale getirildiler. Son yıllarda hükümetler tarafından devlet memuru gibi görülen muhtarların maaşlarının artırılması muhtarlığa olan talebi bir hayli arttırdı, benim köyüm Akkent te şimdiden beş ya da altı aday seçimi beklemekte. Eskiden sadece belinde beylik tabanca taşıma onuru olan muhtarlar şimdilerde Külliyelerde ağırlanmakta, birçoğu siyasilerden emir almaktalar, ne demişler ‘’maaş alan emir de alır’’. Günümüzde muhtarlık gönüllü bir görevden ziyade bir memuriyete dönüşmüş durumda.

Merkezefendide Ailelere Psikolojik Destek Merkezefendide Ailelere Psikolojik Destek

Şimdi gelelim bu yazıyı neden yazdığıma ‘’muhtarların dertleri seni mi gerdi’’ diye soranlarınız olabilir. Efendim beni geren konu muhtarların derdi değil elbette, birçoğunuz hatırlayacaksınız? Sosyal medyada görsel ve yazılı basında bolca yer aldı. Noktasına virgülüne dokunmadan aktaralım; Denizli’nin Acıpayam ilçesinde bazı belediye görevlileri ve muhtarların Kıbrıs gezisi olay oldu. Muhtarların kumar oynarken çekilmiş fotoğrafları sosyal medyaya düşünce ilçe karıştı. Bağımsız meclis üyesi Ertan Başkan, belediye meclisinde konuyu gündeme getirdi; “Bu ahlaksızlığa seyirci kalmayın” dedi. 24 kişilik heyetin kültür gezisi 15 Şubat tarihinde gerçekleşti. Geziye katılanlar Kıbrıs'ta cumhurbaşkanlığı, meclis başkanlığı ve belediyeler birliği ziyareti gerçekleştirdi. Heyette bulunanlardan bir kısmı kaldıkları otelin kumarhanesinde görüntülendi. Türkiye deprem felaketinin yaralarını sarmaya çalışırken Denizli'nin Acıpayam ilçesinde bazı belediye personeli ve muhtarların Kıbrıs gezisine çıkması ilçeyi karıştırdı.

Şimdi gelelim fasulyenin faydalarına. Bu yazıyı yazdığım için muhtarların kültür gezilerine mualif olup istemezük cilere katıldığımı falan sanmayın, ben bu gezilerin gayet faydalı olduğuna inanmaktayım. Benim karşı çıktığım konu 6 şubat ta dünyanın bildiği en büyük kara depremi yaşanmış, 10 il yıkılmış 15 milyon kişi etkilenmiş 50 bin kişi ölmüş 850 bin kişi yaralanmış ve üzerinden daha bir hafta geçmemişken, bu muhtarların Kıbrıs a geziye gitmeleridir, bu konuda çok şey yazabilirim fakat yazmayacağım olayı sizlerin takdirlerine bırakacağım. ‘’Efendim gezi önceden tertip edilmiş iptal edememişlerdir falan’’ demesin kimse, çok fena bozarım.

Her yerel seçimden sonra Belediye başkanlarının meclis üyelerinin ve muhtarlarla beraber ihtiyar heyetlerinin de yurt dışı gezilerine devlet tarafından götürülmelerinin son derece faydalı olacağına inanan biriyim.

Bu gezilerin Kıbrıs, uzak doğu ülkeleri ve kuzey ülkeleri hariç sadece Avrupa ülkeleri ile sınırlı olması temennimdir. Ne demek istediğimi anladınız siz! Açtırmayın kutuyu, söyletmeyin kötüyü.